Endonezya içindeki anak ne anlama geliyor?
Endonezya'deki anak kelimesinin anlamı nedir? Makale, tam anlamını, telaffuzunu ve iki dilli örneklerle birlikte anak'ün Endonezya'te nasıl kullanılacağına ilişkin talimatları açıklamaktadır.
Endonezya içindeki anak kelimesi çocuk, kız, oğlan, Çocuk anlamına gelir. Daha fazla bilgi için lütfen aşağıdaki ayrıntılara bakın.
anak kelimesinin anlamı
çocuknoun (Ergenlik çağına gelmemiş bir insan.) Aku selalu bilang kalau Tom anak yang pandai. Tom'un akıllı bir çocuk olduğunu her zaman söyledim. |
kıznoun Aku pikir anak perempuan itu dulunya cantik ketika ia lebih muda. Sanırım o kız gençken güzeldi. |
oğlannoun Anak laki-laki sama seperti ayahnya. Oğlan tıpkı babası gibi. |
Çocuknoun Anak-anak belajar untuk merespon suara yang berima sejak usia kecil. Çocuklar çok genç yaştan itibaren ritmik seslere cevap vermeyi öğrenirler. |
Daha fazla örneğe bakın
anak baik hati itu dijebak, dia pasti menderita. O iyi kalpli çocuğa çamur atıldı, ne kadar acı çekiyordur kim bilir. |
Bagaimanapun juga, anak-anak bukan barang atau mainan tetapi manusia dengan kebutuhan khusus. Bir kere, çocuklar eşya ya da oyuncak değil, çok özel ihtiyaçları olan insanlardır. |
Apa yang mereka lakukan kepadamu, anakku? Sana ne yaptılar bebeğim? |
Ia adalah anak kedua dari lima bersaudara. Ben beş çocuktan ikincisiyim. |
Yesus menyebut rasul (Petrus dan Andreas; Filipus dan Bartolomeus; Yakobus dan Yohanes) ”Anak-Anak Guruh” karena watak mereka yang cepat marah. [gt-IN psl. II. Korintoslular 4:7’ye göre sahip olduğumuz “hazine” (Tanrı’nın zengin eden maddi bereketleri; Tanrısal hizmet; kişinin yeti ve yetenekleri) demektir. [2, kd 10/90 s. 13 par. |
Kita melihat banyak sekali anak difitnah dan dibuat merasa diri kecil atau tidak berarti oleh orangtua mereka. Aileleri tarafından kötülenen, küçük ve değersiz oldukları hissettirilen bir sürü çocuk görürüz. |
Anak-anak yang berada dalam krisis mencapai jumlah jutaan. Toplumsal bunalımlar içinde yaşayan çocukların sayısı milyonlarla ölçülmektedir. |
Dan, yang paling penting, pemadam kebakaran tiang, sehingga anak perempuan bisa menggosok sarung mereka. Ve, en önemlisi, striptiz direği, kızlar amlarını sürebilsin diye. |
(1 Samuel 25:41; 2 Raja 3:11) Orang tua, apakah kalian menganjurkan anak-anak dan remaja kalian untuk dengan ceria melakukan tugas apa pun yang diberikan kepada mereka, baik di Balai Kerajaan maupun di tempat kebaktian? Samuel 25:41; II. Kırallar 3:11) Ana babalar, küçük ve ergenlik çağındaki çocuklarınıza –ister İbadet Salonunda, isterse de çevre veya bölge ibadeti yapılan bir yerde– herhangi bir görev verildiğinde, bu görevi sevinçle yerine getirmeleri için onları teşvik ediyor musunuz? |
Aku kenal anak ini. Bu çocuğu tanıyorum. |
Bersama kedua anak saya sekarang İki çocuğumla birlikte, bugünkü halim |
Tapi anak-anak malang ini tidak berpikir seperti itu Ama fakir çocuklar aynı şeyi yapamıyorlar. |
Buku A Parent’s Guide to the Teen Years menulis, ”Bahaya lainnya, mereka bisa menarik perhatian anak laki-laki yang lebih tua yang biasanya lebih berpengalaman secara seksual.” Ayrıca bir başvuru kitabına göre, “cinsel açıdan deneyimli olabilecek daha büyük erkek çocukların ilgisini çekebilirler” (A Parent’s Guide to the Teen Years). |
Ini tak ada hubungannya dengan sisi psikologi anak, tolol! Bunun çocuk psikolojisiyle bir alakası yok, salak! |
Anak Autis, brengsek. Çocuk otizmiymiş, kıçımın kenarı. |
" Ha, ha, anak saya, apa yang anda lakukan dengan itu? " ́Ha, ha, oğlum, bu ne yapabilirim? " |
Hey, dengar, di atas sana masih ada...,... tiga anak kecil. Dinleyin, orada yanımda üç çocuk vardı. |
Keibaan hati seorang ibu bahkan memotivasinya untuk mengurangi jatah makanannya sendiri agar anak-anaknya tidak sampai kelaparan. Anne çocuklarına duyduğu şefkat sonucu beslenebilmeleri için kendi payından bile verir. |
Dalam suatu keluarga Kristen, orang-tua merangsang komunikasi yang terbuka dengan menganjurkan anak-anak mereka mengajukan pertanyaan-pertanyaan tentang hal-hal yang mereka tidak mengerti atau yang menyebabkan kekhawatiran. İsa’nın takipçisi bir ailede ana-baba, çocuklarını anlamadıkları ya da merak ettikleri şeyleri sormaya teşvik ederek iletişimi açık tutmak için çaba gösteriyor. |
Meskipun luka bakar yang besar bisa berakibat fatal, perawatan modern yang dikembangkan sejak tahun 1960 telah meningkatkan hasil penanganan secara signifikan, terutama pada anak dan remaja. Geniş çaplı yanıklar ölümcül olabilirken, 1960’tan beri geliştirilen modern tedaviler özellikle çocuk ve gençlerde alınan sonuçları önemli derecede geliştirmiştir. |
Saya hanya ingin mengatakan bahwa kita sedang menerapkan hal ini pada banyak masalah dunia, mengubah tingkat drop out anak sekolah, melawan kecanduan, meningkatkan kesehatan remaja, mengobati gangguan stres pasca trauma dengan metafora waktu -- dengan keajaiban -- mempromosikan kesinambungan dan konservasi, mengurangi rehabilitasi fisik di mana ada tingkat drop out 50%, mengubah daya tarik teroris bunuh diri, dan mengubah konflik keluarga sebagaimana zona waktu berbenturan. Sadece şunu eklemek istiyorum, bu yöntemi bir çok dünya problemine uygulayarak okulu bırakanların sayısını değiştiriyoruz, bağımlılıkla savaşıyoruz, gençliğin sağlığını güçlendiriyoruz, gazilerin travma sonrası depresyonlarını zaman benzetmeleriyle --mucize gibi-- iyileştiriyoruz. sürdürülebilirliği ve korunmayı teşvik ediyoruz, yüzde 50 bırakma oranı olan fiziksel rehabilitasyonu azaltıyoruz, intihar teröristliğine başvurmayı kesiyoruz, ve zaman-bölgesi çatışmaları sonucunda oluşan aile çatışmalarını düzeltiyoruz. |
Sama seperti bangsa Israel mengikuti hukum ilahi yang berbunyi, ”Seluruh bangsa itu berkumpul, laki-laki, perempuan dan anak-anak, . . . supaya mereka mendengarnya dan belajar,” Saksi-Saksi Yehuwa dewasa ini, tua, muda, pria dan wanita, berkumpul bersama dan menerima pengajaran yang sama. Tıpkı İsraillilerin izledikleri Tanrısal kanunun dediği gibi: “Kavmı, erkekleri ve kadınları ve çocukları . . . . topla, ta ki, işitsinler ve öğrensinler,” Yehova’nın Şahitleri de bugün gençler ve yaşlılar, erkekler ve kadınlar olarak bir araya geliyor ve aynı öğretimi alıyorlar. |
Lihatlah anakmu. Oğluna bak. |
Maka, mengingat hal itu, tidak boleh ada keraguan bahwa Maria tidak memiliki anak-anak lain.” Öyleyse, Meryem’in başka çocuğunun olmadığına hiç kuşku yoktur.” |
Apa gerangan ”Bukit Sion” yang di atasnya Anak Domba dan 144.000 ”berdiri”? Kuzu’nun ve 144.000’lerin ‘durduğu’ “Sion dağı” nedir? |
Endonezya öğrenelim
Artık anak'ün Endonezya içindeki anlamı hakkında daha fazla bilgi sahibi olduğunuza göre, seçilen örnekler aracılığıyla bunların nasıl kullanılacağını ve nasıl yapılacağını öğrenebilirsiniz. onları okuyun. Ve önerdiğimiz ilgili kelimeleri öğrenmeyi unutmayın. Web sitemiz sürekli olarak yeni kelimeler ve yeni örneklerle güncellenmektedir, böylece bilmediğiniz diğer kelimelerin anlamlarını Endonezya içinde arayabilirsiniz.
Endonezya sözcükleri güncellendi
Endonezya hakkında bilginiz var mı
Endonezyaca, Endonezya'nın resmi dilidir. Endonezya dili, 1945'te Endonezya'nın bağımsızlık ilanıyla resmen tanımlanmış standart bir Malay dilidir. Malayca ve Endonezyaca hâlâ oldukça benzerdir. Endonezya dünyanın en kalabalık dördüncü ülkesidir. Endonezyalıların çoğunluğu, neredeyse %100'lük bir oranla akıcı Endonezyaca konuşur ve bu da onu dünyanın en yaygın konuşulan dillerinden biri haline getirir.