Endonezya içindeki bekal ne anlama geliyor?

Endonezya'deki bekal kelimesinin anlamı nedir? Makale, tam anlamını, telaffuzunu ve iki dilli örneklerle birlikte bekal'ün Endonezya'te nasıl kullanılacağına ilişkin talimatları açıklamaktadır.

Endonezya içindeki bekal kelimesi vermek, sağlamak, sunmak, önermek, tedarik etmek anlamına gelir. Daha fazla bilgi için lütfen aşağıdaki ayrıntılara bakın.

telaffuz dinle

bekal kelimesinin anlamı

vermek

(put up)

sağlamak

(supply)

sunmak

(offer)

önermek

(offer)

tedarik etmek

(provision)

Daha fazla örneğe bakın

John, kita tak punya senjata maupun bekal.
John, ne silahımız ne yiyeceğimiz var.
Tanpa memberi tahu Nabal, ia mengumpulkan perbekalan —termasuk lima ekor domba dan makanan yang berlimpah —lalu pergi menemui Daud di padang belantara. —1 Samuel 25:18-20.
Nabal’a söylemeden erzaklar hazırladı—bunlar arasında beş koyun ve bol bol yiyecek vardı—ve Davud’u çölde bulmaya çıktı.—I. Samuel 25:18-20.
/ Aku yang mengurusi perbekalan amunisi.
Benim işim mühimmat kurtarma ve bakımı.
19 Dan karena kelangkaan perbekalan di antara para perampok; karena lihatlah, mereka tidak memiliki apa pun kecuali daging untuk pertahanan hidup mereka, yang daging itu mereka dapatkan di padang belantara;
19 Ve eşkıyaların erzakları ise yeterli değildi; çünkü işte, yaşayabilmek için kırsalda vurdukları hayvanların etinden başka yiyecek bir şeyleri yoktu.
Dan saya menarik semua makanan yang saya butuhkan, bekal, alat-alat, kantong tidur, satu pakaian dalam untuk ganti -- semuanya yang saya butuhkan selama hampir 3 bulan.
Üstelik ihtiyacım olan yiyecek... ...malzeme, ekipman, uyku tulumu ve tek kullanımlık iç çamaşırı gibi... ...üç aylık ihtiyaçlarımı da arkamda çekiyordum.
Jangan biarkan dia mengendalikan pembekalan.
Brifingi yönetmesine izin verme.
Angkatan bersenjata membutuhkan kuda-kuda kuat yang tidak takut mendengar kebisingan medan perang dan memiliki kekuatan serta stamina untuk mengangkut perbekalan berat melalui medan yang bergelombang.
Ordular savaşın gürültüsünden ürkmeyecek ve ağır levazımatı engebeli arazide taşıyabilecek güçlü ve dayanıklı atlara ihtiyaç duydu.
Berbekal pengalaman-pengalaman mereka selama bertahun-tahun, mereka dapat memberikan nasihat kepada wanita-wanita yang lebih muda, sebagaimana diwajibkan oleh Alkitab agar mereka lakukan.
Uzun yıllar boyunca edindikleri tecrübelere dayanarak daha genç kadınlara hikmetli öğütler verebilirler ve Mukaddes Yazılar bunu yapma yetkisini onlara tanıyor.
Barzilai bersama dua orang lain, Syobi dan Makhir, dengan murah hati menyediakan banyak bekal untuk Daud.
Barzillay ve başka iki adam, Davud’un maddi ihtiyaçlarını cömertçe karşıladılar.
Lingkungan umat beragama telah semakin tidak bersahabat, dan kini mereka harus membekali diri.
Dinsel çevre daha da düşman olmuştu ve şimdi onlar kendi ihtiyaçlarını karşılamak zorundaydılar.
" Saya tidak bisa mematuhi untuk melihat bekal yang baik pergi ke limbah.
" Ben iyi bir erzak boşa gittiğini görmek için tahammül edemiyorum.
Yosua meminta bangsa itu untuk menyiapkan perbekalan dan tidak berpangku tangan menunggu Allah yang menyediakannya.
Yeşu İsraillilere yiyeceklerini hazırlamalarını ve bunları Tanrı’nın sağlaması için tembel tembel beklememelerini söylüyor.
Yang berada paling depan adalah seorang pria, kemungkinan seorang pelayan, yang berlari dengan sebuah tas berisi perbekalan yang diselempangkan di bahunya.
Önde, omzunda erzak çantası asılı, evin uşağı olduğu tahmin edilen bir erkek koşuyordu.
Pembangunan permulaan adalah bersama dengan Prancis, Dassault membekalkan berbagai sistem peluru kendali semenjak 1963 dan jenis dikelaskan MD-620 diuji pelancarannya pada 1965.
İlk gelişmede Fransa'yla birlikte, Fransız Dassault 1963'ten itibaren çeşitli füze sistemleri sağladı ve MD-620 olarak adlandırılan bir tür 1965'te test edildi.
Hari ini Pemerintah mengumumkan yang.. .. bekalan air akan dihentikan selama 4 jam.
Hükümet bugün duyurdu... günlük sağlan su dört saat için kesildi.
Aku tak mau berkeliaran di jalanan Atlanta hanya dengan berbekal niat baik.
Atlanta sokaklarını sırf iyi niyetimden dolayı arşınlayacak değilim.
Itu bisa melunasi utangku dan membeli bekal.
Bu hesabımı kapatmaya yeter de artar bile.
13 Sekarang Salomo mengadakan pekerjaan pembangunan yang sangat besar di seluruh wilayah kekuasaannya. Ia tidak hanya membangun istana bagi dirinya tetapi juga kota-kota berbenteng, kota-kota perbekalan, kota-kota kereta kuda dan kota-kota untuk pasukan berkuda, serta segala sesuatu yang ingin ia bangun.
13 Süleyman bundan sonra egemenliği altındaki topraklarda kapsamlı bir inşa işine girişir. Kendisine bir saray yapar, ayrıca surlu şehirler, ambar şehirleri, savaş arabası şehirleri, atlıları için şehirler inşa eder ve arzu ettiği tüm inşa işlerini gerçekleştirir.
Barzilai bersama kedua orang itu berbuat sebisa-bisanya untuk memenuhi kebutuhan tersebut dengan menyediakan bagi Daud dan anak buahnya tempat tidur, gandum, barli, tepung, biji-bijian yang dipanggang, kacang babi, miju, madu, mentega, domba, serta perbekalan lainnya. —2 Samuel 17:27-29.
Barzillay, Şobi ve Makir; Davud ve adamlarına döşek, buğday, arpa, un, kavrulmuş buğday, bakla, mercimek, bal, tereyağı, koyun ve başka şeyler vererek ihtiyaçlarını karşılamak için ellerinden geleni yaptılar (2. Samuel 17:27-29).
Menunjuk kepada saat manakala ia mengutus para rasul untuk mengadakan perjalanan pengabaran ke Galilea tanpa membawa pundi-pundi dan bekal, Yesus bertanya, ”Adakah kamu kekurangan apa-apa?”
İsa, kendilerini Galile’de kese ve azık torbası almadan vaaz etme turuna gönderdiği zamana değinerek, resullere “Bir şeyiniz eksik mi idi?” diye sordu.
Ia ilmuwan yang meninggalkan banyak bekal ilmu pengetahuan.
Görevimiz çok önemli bir bilim adamını kaçırmak.
Kita perlu perbekalan juga.
Biraz da yiyecek alsak iyi olur.
Aku punya teman di perbekalan Guantanamo.
Guantanamo'da levazımda bir arkadaşım var.
Dia tak membawa bekalnya.
Öğlen yemeği getirmemiş.
Kami mencuri makanan, bahan bakar, dan perbekalan lainnya.
Gizlice yakıt, yiyecek ve erzak taşımıştık.

Endonezya öğrenelim

Artık bekal'ün Endonezya içindeki anlamı hakkında daha fazla bilgi sahibi olduğunuza göre, seçilen örnekler aracılığıyla bunların nasıl kullanılacağını ve nasıl yapılacağını öğrenebilirsiniz. onları okuyun. Ve önerdiğimiz ilgili kelimeleri öğrenmeyi unutmayın. Web sitemiz sürekli olarak yeni kelimeler ve yeni örneklerle güncellenmektedir, böylece bilmediğiniz diğer kelimelerin anlamlarını Endonezya içinde arayabilirsiniz.

Endonezya hakkında bilginiz var mı

Endonezyaca, Endonezya'nın resmi dilidir. Endonezya dili, 1945'te Endonezya'nın bağımsızlık ilanıyla resmen tanımlanmış standart bir Malay dilidir. Malayca ve Endonezyaca hâlâ oldukça benzerdir. Endonezya dünyanın en kalabalık dördüncü ülkesidir. Endonezyalıların çoğunluğu, neredeyse %100'lük bir oranla akıcı Endonezyaca konuşur ve bu da onu dünyanın en yaygın konuşulan dillerinden biri haline getirir.