Endonezya içindeki memanjat ne anlama geliyor?

Endonezya'deki memanjat kelimesinin anlamı nedir? Makale, tam anlamını, telaffuzunu ve iki dilli örneklerle birlikte memanjat'ün Endonezya'te nasıl kullanılacağına ilişkin talimatları açıklamaktadır.

Endonezya içindeki memanjat kelimesi tırmanmak anlamına gelir. Daha fazla bilgi için lütfen aşağıdaki ayrıntılara bakın.

telaffuz dinle

memanjat kelimesinin anlamı

tırmanmak

Untuk memasukinya, orang harus memanjat lereng yang curam dari tepi sungai.
Kapılardan içeri girmek için, ırmağın kenarından yukarı tırmanmak gerekiyordu.

Daha fazla örneğe bakın

Aku akan terbunuh jika memanjat sana.
Oraya çıkarsam kendimi öldürebilirim.
Nah, aku kira kau tidak akan bisa memanjat dinding 30 kaki dalam waktu dekat,
Sanırım yakın zamanda 30 metrelik duvara tırmanamayacaksın.
Jika kita harus menyelamatkannya, kita harus memanjat dinding itu.
Onu çıkarmak istiyorsak bu surları aşmalıyız.
Untuk mengambil tangga, oleh yang mengasihi Anda Harus memanjat sarang burung segera bila gelap:
Bir merdiven almak için, hangi sevgi yakında karanlık bir kuş yuvası tırmanmaya olmalı:
Seraya sang ayah memanjatkan doa, sang ibu berdoa dalam hati kepada allah lain.
Baba dua ederken anne de sessizce başka bir tanrıya dua ediyor.
”Berselancar dengan mobil” —memanjat lewat jendela mobil yang tengah melaju menuju ke atap dan berdiri sementara mobil bergerak cepat —atau berdiri di atap elevator yang bergerak atau di atap kereta yang tengah melaju telah menelan nyawa banyak anak muda.
Süratle giden bir arabanın camından dışarı çıkıp, arabanın üstünde ayakta durarak yapılan “araba sörfü” ya da hareket halindeki bir asansörün veya hızla giden bir metronun üstünde ayakta durmak birçok gencin ölümüne yol açmıştır.
Mereka berlari ”seperti pria-pria yang kuat” dan bahkan memanjat tembok-tembok.
Onlar “yiğitler gibi koşuyorlar” ve duvarları bile aşıyorlardı.
Seraya ia memanjat ke luar dari air, selaput pada tungkai depannya menciut, memperlihatkan kuku-kukunya yang kuat.
Sudan çıkarken ön ayaklarındaki perdeler geri çekilerek güçlü tırnaklarını açıkta bırakıyor.
Saya menemukan semut ajaib saya, setelah berjuang keras memanjat gunung dimana hutan perawan Kuba yang terakhir berada, yang kemudian -- dan masih -- ditebangi hingga saat ini.
Ancak dağların içine yapılan zor bir tırmanıştan sonra son kalan yerel Küba ormanlarının sıkıca tutunduğu yerlerde kendi sihirli karıncalarımı buldum. ki o zamanlar da bile bu ağaçlar kesiliyorlardı, şimdi de öyle.
Kau bisa memanjatkan harapan.
Onlara umut verebilirsin.
Perlengkapan memanjat, lampu asetilen, alat pendeteksi, dan bor yang sangat kuat.
Dağcılık ekipmanları, asetilen kaynağı, geniş bantlı kontrol çubuğu tungsten karbit matkap uçları.
Terus mencoba untuk memanjat lebih tinggi.
Daha yükseğe tırmanmaya çalıştım.
Dalam melawan Setan, orang Kristen harus memanjatkan ”setiap bentuk doa dan permohonan”.
İsa’nın takipçileri Şeytan’a karşı koyarken “her türlü dua ve yalvarış”tan yararlanmalıdır.
Pemenang memanjat pada.
Kazanan tırmanmaya devam ediyor.
Kau tidak bisa memanjat tali, kau tidak bisa melakukan push-up, kau bahkan tidak bisa melakukan koreografi yang sederhana.
İpe tırmanamıyorsun, şınav çekemiyorsun basit bir kareografiyi bile yapamıyorsun.
Setelah memanjatkan doa, ia memasukkan kami ke air.
Dua ettikten sonra bizi suya daldırdı.
Mereka memanjat ke atas atap yang datar, membuat lubang, dan menurunkan orang yang lumpuh itu beserta usungannya tepat di depan Yesus.
Evin damına tırmanıp oradan bir delik açarak, felçli kişinin yatağını aşağı, İsa’nın yanına sarkıttılar.
Kemudian dengan pengepungan yang rumit mereka memanjat tembok-tembok kota yang tingginya 46 meter lebih dan merebut kota tersebut pada tahun 332 S.M.
Sonra MÖ 332’de karmaşık kuşatma taktikleri kullanarak 46 metre yüksekliğindeki surları aştılar.
Tapi bagaimana aku bisa memanjat tiang lebih cepat dari Mao?
Ama direğe Mao'dan daha hızlı nasıl tırmanabilirim ki?
Seperti akan kita lihat, kita dapat menghormati Dia dengan memperlihatkan perasaan takut dan hormat kepada-Nya, dengan mematuhi Dia, dengan mengakui Dia dalam semua jalan kita, dengan memberi, dengan meniru Dia, dan dengan memanjatkan permohonan kepada-Nya.
Göreceğimiz gibi, O’na korku ve derin saygı göstererek, O’na itaat ederek, tüm yollarımızda O’nu tanıyarak, takdimeler sunarak, O’nu örnek alarak ve dileklerde bulunarak O’nu onurlandırabiliriz.
Mereka masih memanjat segala rintangan, memasuki jutaan rumah, mendatangi orang-orang di jalan, berbicara kpd mereka melalui telepon, dan menghubungi mereka sebisa-bisanya dng cara apa pun seraya mereka mengumumkan berita Yehuwa.”
Yehova’nın mesajını duyururken, bütün engellerin üstesinden gelerek, milyonlarca eve girmeye, insanlara sokakta yaklaşmaya, onlarla telefon aracılığıyla konuşmaya ve mümkün olan her yolla ilişki kurmaya devam ediyorlar.”
Ini saya sedang memanjat dinding untuk pertama kali.
Bu benim, ilk kaya tırmanışım.
Fred Rusk, yang melayani sebagai instruktur Sekolah Gilead selama 11 tahun, mengakhiri acara dengan memanjatkan doa syukur kepada Yehuwa yang menyentuh hati seluruh hadirin.
Programın sonunda, 11 yıl Gilead programında öğretmenlik yapmış olan birader Fred Rusk, tüm katılımcıların yüreklerine hitap eden bir şükran duası yaptı.
14 Selain permintaan yang sungguh-sungguh dan permohonan yang sepenuh hati, kita hendaknya memanjatkan doa yang berisi pujian dan ucapan syukur.
14 Dileklerin ve yürekten gelen yalvarışların yanı sıra, hamt ve şükran duaları sunmalıyız.
Kalian harus memanjatnya.
Tırmanmanız gerekiyor.

Endonezya öğrenelim

Artık memanjat'ün Endonezya içindeki anlamı hakkında daha fazla bilgi sahibi olduğunuza göre, seçilen örnekler aracılığıyla bunların nasıl kullanılacağını ve nasıl yapılacağını öğrenebilirsiniz. onları okuyun. Ve önerdiğimiz ilgili kelimeleri öğrenmeyi unutmayın. Web sitemiz sürekli olarak yeni kelimeler ve yeni örneklerle güncellenmektedir, böylece bilmediğiniz diğer kelimelerin anlamlarını Endonezya içinde arayabilirsiniz.

Endonezya hakkında bilginiz var mı

Endonezyaca, Endonezya'nın resmi dilidir. Endonezya dili, 1945'te Endonezya'nın bağımsızlık ilanıyla resmen tanımlanmış standart bir Malay dilidir. Malayca ve Endonezyaca hâlâ oldukça benzerdir. Endonezya dünyanın en kalabalık dördüncü ülkesidir. Endonezyalıların çoğunluğu, neredeyse %100'lük bir oranla akıcı Endonezyaca konuşur ve bu da onu dünyanın en yaygın konuşulan dillerinden biri haline getirir.