Endonezya içindeki mengabulkan ne anlama geliyor?

Endonezya'deki mengabulkan kelimesinin anlamı nedir? Makale, tam anlamını, telaffuzunu ve iki dilli örneklerle birlikte mengabulkan'ün Endonezya'te nasıl kullanılacağına ilişkin talimatları açıklamaktadır.

Endonezya içindeki mengabulkan kelimesi vermek, teslim etmek, tatmin etmek, bahşetmek, yerine getirmek anlamına gelir. Daha fazla bilgi için lütfen aşağıdaki ayrıntılara bakın.

telaffuz dinle

mengabulkan kelimesinin anlamı

vermek

(award)

teslim etmek

(allow)

tatmin etmek

(content)

bahşetmek

(allow)

yerine getirmek

(fill)

Daha fazla örneğe bakın

Dan Allah ”mengabulkan doanya, dan mendengarkan permohonannya. Ia membawanya kembali ke Yerusalem dan memulihkan kedudukannya sebagai raja”.
Tanrı “duasını kabul etti, ve yalvarışını işitti, ve onu tekrar Yeruşalime, krallığına getirdi.”
Aku yakin mereka pasti mau mengabulkan permintaan kalian.
Eminim isteklerinizi kabul edeceklerdir.
Dan orang-orangnya Gideon ini memberi tahu mereka tentang semua yang telah terjadi kepada istri mereka dan anak mereka; dan bahwa orang-orang Laman telah mengabulkan bagi mereka bahwa mereka boleh menguasai tanah itu dengan membayar upeti kepada orang-orang Laman setengah dari segala yang mereka miliki.
Ve Gideyon’un adamları, eşleriyle çocuklarının başına gelen her şeyi onlara anlattılar; ve ellerindeki her şeyin yarısını Lamanlılar’a haraç olarak vermeleri koşuluyla Lamanlılar’ın ülkeyi ele geçirmelerine izin verdiklerini söylediler.
18, 19. (a) Lukiskan apa yang Petrus lihat di Laut Galilea. (b) Bagaimana Yesus mengabulkan permintaan Petrus?
18, 19. (a) Petrus Celile Gölü’nde ne gördü? (b) İsa Petrus’un isteğine nasıl karşılık verdi?
Kalau dia mengabulkan permintaan mereka, dia dan keluarganya serta semua orang di istananya bisa kehilangan kenyamanan yang selama ini mereka nikmati.
Eğer halkın isteğini kabul edip daha az şey talep ederse kendisi, ailesi ve sarayda yaşayanlar bazı lükslerden vazgeçmek zorunda kalabilirdi.
Tetapi, ia tidak sekadar meminta Allah mengabulkan keinginannya yang sangat kuat untuk mempunyai anak.
O çocuk sahibi olmak için duyduğu büyük arzuyu dile getirmekten daha fazlasını yaptı.
Mempelai laki-laki hendaknya bersikap masuk akal dan, jika mungkin, mengabulkan keinginan pengantinnya, orang-tuanya, dan mertuanya.
Doğal olarak sorumluluğu damat taşımalı, mümkünse gelinin ve her iki taraftaki akrabaların isteklerini göz önünde bulundurmalıdır.
Kotak itu akan mengabulkan permintaan Penjaga Gerbangnya!
Kutu Tomori Ailesinden birinin dileğini gerçekleştirir.
Pengawasan pemerintah telah berlangsung beberapa dekade, tapi paling buruk pada 2001, saat kongres Amerika mengeluarkan Patriot Act, memberikan pengadilan FISA keleluasaan lebih untuk mengabulkan permintaan pengamatan...... skala besar.
Hükumet gözetimi onlarca yıldır devam ediyor, fakat ABD meclisi 2001 ́de FISA mahkemelerine daha geniş bir gözetleme olanağı veren Yurtseverlik yasasını onayladığında işler daha kötüye gitti.
Santa tak bisa mengabulkannya.
Noel Baba yapamadı.
Jika anak Anda memberikan alasan mengapa dia belum bisa pergi tidur, misalnya karena mau minum air, Anda bisa mengabulkan satu permintaan.
Eğer çocuğunuz bir bardak su içmek gibi bir nedenle biraz daha uyanık kalmak isterse sadece tek bir ricada bulunma hakkı olduğunu söyleyin.
Yehuwa tidak hanya mengabulkan doa hamba-hamba-Nya yang loyal tetapi roh-Nya juga bekerja atas mereka serta membantu mereka melakukan kehendak-Nya.
Yehova, sadece sadık hizmetçilerinin dualarını cevaplandırmakla kalmaz, fakat ruhu da onların üzerinde işler ve iradesini yapmak isteyenlere yardım eder.
Festus tidak mengabulkannya, dengan mengatakan, ”Hendaklah orang-orang yang mempunyai kuasa di antara kamu . . . ikut bersamaku [ke Kaisarea] dan menuduh dia, jika ada sesuatu yang salah mengenai pria itu.”
Festus onların isteğini şu sözlerle geri çevirdi: “Yetkilileriniz benimle birlikte [Sezariye’ye] gelsinler ve bu adamın yaptığı yanlış bir şey varsa, onunla ilgili suçlamada bulunsunlar” (Elçi.
Semoga Tuhan mengabulkan.
Umarım öyle olur.
Namun, jika ia sebenarnya bisa mengabulkan permintaan mereka tetapi ia tidak mau —ia berdusta.
Ama aslında bu yetkiye sahipse, sırf çalışanların istediğini yapmamak için yalan söylüyor demektir.
Namun, ia tidak menolak sambil marah-marah; ia akhirnya mengabulkan permintaan tersebut mengingat iman wanita itu yang luar biasa, seperti yang akan kita bahas di Pasal 14. —Matius 15:22-28.
İsrailli olmayan bir kadın, kızını iyileştirmesi için ona yalvardığında, başta bunu yapmaya niyeti olmadığını belli etti.
Meskipun pada mulanya merasa enggan, Aleksander akhirnya mengabulkan keinginan mereka.
İskender önce tereddüt ettiyse de sonunda isteklerine boyun eğdi.
Ya, Allah lebih tahu daripada kita apakah kita akan mendapat manfaat jika Ia mengabulkan permohonan kita.
Evet, bazı dileklerimizi yerine getirmenin bizim için en iyisi olup olmadığını Tanrımız bizden daha iyi biliyor.
Di kasus ini, Tuhan akan mengabulkan keinginanmu.
O halde Tanrı sizinle olsun.
15 Oleh karena itu orang-orang Laman membiarkan mereka hidup, dan membawa mereka tertawan dan membawa mereka kembali ke tanah Nefi, dan mengabulkan bagi mereka bahwa mereka boleh menguasai tanah itu, dengan syarat bahwa mereka akan menyerahkan Raja Nuh ke dalam tangan orang-orang Laman, dan menyerahkan harta milik mereka, bahkan setengah dari segala yang mereka miliki, setengah dari emas mereka, dan perak mereka, dan segala benda berharga mereka, dan demikianlah mereka mesti membayar upeti kepada raja orang-orang Laman dari tahun ke tahun.
15 Bu yüzden Lamanlılar onların canlarını bağışladılar ve onları tutsak edip gerisingeri Nefi ülkesine götürdüler; ve Kral Nuh’u Lamanlılar’ın eline teslim edip, mallarını, hatta sahip oldukları her şeyin yarısını, altınlarının ve gümüşlerinin ve bütün değerli eşyalarının yarısını onlara teslim etmek şartıyla ülkeyi mülk edinmeleri için onlara bağışladılar; ve her yıl Laman Kralı’na böyle haraç ödemek zorundaydılar.
Apakah saya selalu mengabulkan permintaan anak?’
Aşırı serbestlik tanıyan biri miyim?’
9 Paulus jelas mengharapkan Filemon mengabulkan permohonannya, dan jika Filemon melakukan hal itu berarti penerapan praktis dari apa yang Yesus katakan di Matius 6:14 dan apa yang Paulus katakan di Efesus 4:32.
9 Belli ki Pavlus Filimon’dan bu ricasını yerine getirmesini bekliyordu, Filimon bu şekilde İsa’nın Matta 6:14’teki sözlerine ve Pavlus’un Efesoslular 4:32’deki öğüdüne göre davranmış olacaktı.
Tak ada yang bisa mengabulkan keinginannya seperti aku.
İstediğini benim dışımda kimse yerine getiremezdi.
23 Sekarang, raja itu, merasa takut dia akan kehilangan nyawanya, berkata: Jika engkau membiarkanku hidup aku akan mengabulkan bagimu apa pun yang akan engkau minta, bahkan sampai setengah dari kerajaan.
23 Şimdi hayatını kaybetmekten korkan kral: “Eğer canımı bağışlarsan, dilediğin her şeyi, hatta krallığımın yarısını sana veririm” dedi.
Yehuwa memperlihatkan hormat kepada Lot yang setia dengan mengabulkan permintaannya.—Kejadian 19: 15-22; 2 Petrus 2: 6-9.
Yehova, sadık Lût’un istediğini yaparak ona onur verdi.—Tekvin 19:15-22; II. Petrus 2:6-10.

Endonezya öğrenelim

Artık mengabulkan'ün Endonezya içindeki anlamı hakkında daha fazla bilgi sahibi olduğunuza göre, seçilen örnekler aracılığıyla bunların nasıl kullanılacağını ve nasıl yapılacağını öğrenebilirsiniz. onları okuyun. Ve önerdiğimiz ilgili kelimeleri öğrenmeyi unutmayın. Web sitemiz sürekli olarak yeni kelimeler ve yeni örneklerle güncellenmektedir, böylece bilmediğiniz diğer kelimelerin anlamlarını Endonezya içinde arayabilirsiniz.

Endonezya hakkında bilginiz var mı

Endonezyaca, Endonezya'nın resmi dilidir. Endonezya dili, 1945'te Endonezya'nın bağımsızlık ilanıyla resmen tanımlanmış standart bir Malay dilidir. Malayca ve Endonezyaca hâlâ oldukça benzerdir. Endonezya dünyanın en kalabalık dördüncü ülkesidir. Endonezyalıların çoğunluğu, neredeyse %100'lük bir oranla akıcı Endonezyaca konuşur ve bu da onu dünyanın en yaygın konuşulan dillerinden biri haline getirir.