Endonezya içindeki mengusir ne anlama geliyor?

Endonezya'deki mengusir kelimesinin anlamı nedir? Makale, tam anlamını, telaffuzunu ve iki dilli örneklerle birlikte mengusir'ün Endonezya'te nasıl kullanılacağına ilişkin talimatları açıklamaktadır.

Endonezya içindeki mengusir kelimesi kovmak, çıkarmak, sürmek, atmak, sınırdışı etmek anlamına gelir. Daha fazla bilgi için lütfen aşağıdaki ayrıntılara bakın.

telaffuz dinle

mengusir kelimesinin anlamı

kovmak

(banish)

çıkarmak

(dislodge)

sürmek

(banish)

atmak

(throw out)

sınırdışı etmek

(deport)

Daha fazla örneğe bakın

Apa aku salah karena mengusirnya?
Kovmakta hata mı yaptım sence?
Kita dapat melihat pengaruh diusirnya Setan dari surga.
Şeytan’ın gökten atılmasının etkilerini görebiliriz (Vahiy 12:9).
Aku tidak mengusir Banshee si hantu perempuan dengan tersenyum padanya.
Ölüm Perisi Bandon'dan, tebessüm ederek kurtulmadım.
Tak bisa mengusirnya sekarang, ayah baru saja menamainya.
Evet, onu şimdi dışarı atamam, daha şimdi ona ad koydum.
Kepada Adamson, Girl bahkan memberi izin untuk menyentuh anak-anaknya, sedangkan singa-singa yang lain diusirnya.
Adamson’a gelince; Girl, diğer aslanları uzak tutmasına rağmen, onun, yavrularına dokunmasına bile izin verdi.
Dan, di sanalah Yesus kadang-kadang berbicara di hadapan kerumunan orang dan dua kali mengusir para penukar uang dan pedagang, mengatakan bahwa mereka tidak menghormati rumah Bapaknya.
Ve orası İsa’nın bazı zamanlarda kalabalıklara seslendiği ve sarrafları ve tüccarları Babasının evine saygısızlık ettiklerini söyleyerek iki kez kovduğu yerdi.
Ada percikan riil politik, politik kekuasaan, dengan mengusir tersebut sangat kaya komunitas yang telah menempatkan diri mereka dalam setiap kasus dalam situasi pengkhianatan.
Burda gerçekçi politikanın bir kıvılcımı var iktidar politikaları bu zengin toplumları dışarı atarak kendilerini hain durumuna sokmuştur.
Sekali peristiwa, orang-orang di sebuah desa Samaria mengusir Yesus hanya lantaran ia orang Yahudi yang sedang menuju ke Yerusalem.
Bir keresinde bir Samiriye köyü, İsa’yı sırf Yeruşalim’e gitmekte olan bir Yahudi olduğu için kabul etmedi.
Ayah sangat marah dan mengusir saya.
Babam bunu duyunca öfkeden deliye döndü ve beni evden kovdu.
Karena itu, Nehemia memerintahkan agar pintu-pintu gerbang ditutup pada waktu senja di hari keenam, dan para pedagang asing diusir sebelum Sabat dimulai.
Tüm bu yaşananlara tanık olan Nehemya, altıncı gün akşam karanlığı çökmeden önce şehir kapılarını kapattırır ve Sebt başlamadan önce yabancı tüccarları şehirden uzaklaştırırdı.
Ada delapan pemilik rumah yang harus kita usir setelah Greene.
Greene'den sonra evlerinden çıkarmamız gereken sekiz ev sahibi daha var.
Aku tidak diusir.
Dışarı atılmadım.
Meskipun demikian, mereka memutuskan untuk mengusir kami dari kota.
Buna rağmen bizi şehirden atmaya karar verdiler.
Ternyata J.P. akan diusir tiga hari lagi.
J.P.'nin evden atılmasına üç gün varmış.
Setelah mengusir Adam dan Hawa dari taman Eden, Yehuwa menempatkan ”beberapa kerub dengan pedang yang bernyala-nyala dan menyambar-nyambar, untuk menjaga jalan ke pohon kehidupan”. —Kejadian 2:9; 3: 22-24.
Yehova, Âdem ile Havva’yı Aden bahçesinden kovduktan sonra, “hayat ağacının yolunu korumak için, Aden bahçesinin şarkına Kerubileri, ve her tarafa dönen kılıcın alevini koydu.”—Tekvin 2:9; 3:22-24.
Dengan diusirnya orang itu, pengaruh buruk yang ditimbulkannya atas sidang akan dilenyapkan, atau disingkirkan, sehingga roh, atau sikap dominan, sidang itu tetap terjaga. —2 Tim.
Bu kişinin çıkarılması kişinin cemaatteki kötü etkisinin ‘yok edilmesi’ veya ortadan kaldırılması ve cemaatteki ‘ruhi düşünüşün’ ya da orada hâkim olan tutumun korunmasıyla sonuçlanır (2. Tim.
Ketika putra-putra istrinya itu menjadi besar, mereka mengusir Yefta dan mengatakan kepadanya, ”Engkau tidak boleh memiliki warisan dalam rumah tangga bapak kami,+ karena engkau putra wanita lain.”
Kadının oğulları büyüyünce Yeftah’a “Sen başka bir kadının oğlusun, babamızın evinde senin mirasın olamaz”+ dediler ve onu kovdular.
Dia sudah mengusirku dari kehidupanku sendiri.
Beni hayatımdan zorla uzaklaştırdı.
Usir aja aku dari sini!
Tamam sadece senin yolun açık olacak!
Aku perlu mengusir keluar setan yang tinggal di dalam diriku.
Buna içimdeki şeytanı çıkartmak için ihtiyacım var.
Polandia yang saat itu hampir kalah berhasil mengusir dan mengalahkan Tentara Merah.
Polonya, ağır bir yenilginin eşiğindeyken, istilacıları bastırıp Kızıl Ordu'yu yenmiştir.
Ada yang bahkan mengatakan kepadanya, ”Tuan, Tuan, bukankah kami bernubuat dengan namamu, dan mengusir hantu-hantu dengan namamu, dan melakukan banyak perbuatan penuh kuasa [”mukjizat”, Kitab Suci Komunitas Kristiani] dengan namamu?”
Hatta bazıları ona şöyle diyecekti: “Efendim, Efendim, biz senin adınla peygamberlik etmedik mi, senin adınla cinler çıkarmadık mı ve senin adınla büyük işler yapmadık mı?”
Kau memperbolehkan para Tetua mengusir Putrimu satu-satunya....... tanpa tahu harus ke mana.
Yaşlıların, gidecek yeri olmayan biricik kızını göndermesine ses çıkarmadın.
Selain itu, dalam penglihatan yang diberikan kepada rasul Yohanes, Setan terlihat sedang menuduh hamba-hamba Allah sesudah ia diusir dari surga beberapa waktu setelah Kerajaan Allah didirikan pada tahun 1914.
Elçi Yuhanna’ya verilen görüntüde de, Şeytan Tanrı’nın Krallığının 1914’te kuruluşundan bir süre sonra gökten atılmasının ardından, Tanrı’ya hizmet edenleri suçlarken görülür.
Kebencian tak bisa mengusir kebencian.
Nefret nefreti uzaklaştıramaz;

Endonezya öğrenelim

Artık mengusir'ün Endonezya içindeki anlamı hakkında daha fazla bilgi sahibi olduğunuza göre, seçilen örnekler aracılığıyla bunların nasıl kullanılacağını ve nasıl yapılacağını öğrenebilirsiniz. onları okuyun. Ve önerdiğimiz ilgili kelimeleri öğrenmeyi unutmayın. Web sitemiz sürekli olarak yeni kelimeler ve yeni örneklerle güncellenmektedir, böylece bilmediğiniz diğer kelimelerin anlamlarını Endonezya içinde arayabilirsiniz.

Endonezya hakkında bilginiz var mı

Endonezyaca, Endonezya'nın resmi dilidir. Endonezya dili, 1945'te Endonezya'nın bağımsızlık ilanıyla resmen tanımlanmış standart bir Malay dilidir. Malayca ve Endonezyaca hâlâ oldukça benzerdir. Endonezya dünyanın en kalabalık dördüncü ülkesidir. Endonezyalıların çoğunluğu, neredeyse %100'lük bir oranla akıcı Endonezyaca konuşur ve bu da onu dünyanın en yaygın konuşulan dillerinden biri haline getirir.