Endonezya içindeki menyamar ne anlama geliyor?
Endonezya'deki menyamar kelimesinin anlamı nedir? Makale, tam anlamını, telaffuzunu ve iki dilli örneklerle birlikte menyamar'ün Endonezya'te nasıl kullanılacağına ilişkin talimatları açıklamaktadır.
Endonezya içindeki menyamar kelimesi gizlemek, maske takmak, saklamak, zannetmek, sanmak anlamına gelir. Daha fazla bilgi için lütfen aşağıdaki ayrıntılara bakın.
menyamar kelimesinin anlamı
gizlemek(mask) |
maske takmak(mask) |
saklamak(mask) |
zannetmek(imagine) |
sanmak(imagine) |
Daha fazla örneğe bakın
15 Tebusan, bukan gagasan yang samar-samar bahwa jiwa luput dari kematian, merupakan harapan yang nyata bagi umat manusia. 15 İnsanlık için gerçek ümit, canın ölümden sonra yaşamaya devam etmesi gibi bulanık bir fikir değil, fidyedir. |
Tuan Samar, kita butuh bantuan seseorang. Samar Bey, bize bir çıkış yolu gerekiyor. |
Aku menyamar sebagai Raja. Sadece o imişim gibi davranıyorum. |
Apa pun penyebabnya, jika orang tuamu memutuskan untuk tidak menceritakan apa-apa atau hanya memberimu jawaban yang samar-samar sewaktu kamu bertanya soal perceraian mereka, itu tidak berarti mereka tidak menyayangimu. Durum ne olursa olsun, anne babanın boşanmayla ilgili sorularını cevapsız bırakması ya da belirsiz cevaplar vermesi seni sevmedikleri anlamına gelmez. |
Ada yang menyebut Baskerville dan dia mengirim orang untuk mengawasiku, penyamaran. Baskerville'in adı geçmesin, hemen terbiyecimi peşime yollamış, sanki anlamayacağım. |
Apakah kamu menyamar? Önemli değil |
Aku tidak akan pernah bisa menyamar di Paris lagi. Bir daha kılık değiştirerek Paris'e gidemem. |
Penjualan Rolls-Royce-mu ke Krampf akan menutupi penyamaranmu. Krampf'a Rolls-Royce satışın, sana harika bir koruma fırsatı sunuyor. |
Jadi bukanlah suatu hal yang ganjil, jika pelayan-pelayannya menyamar sebagai pelayan-pelayan kebenaran”. Onun hizmetkârları da kendilerine doğruluğun hizmetkârları süsü verirlerse, bu büyük bir şey değildir” diyerek uyarır. |
Kau melatihnya untuk operasi penyamaran. Onu gizli görev casusu olması için eğittin. |
Ponsel penculik itu dibeli dengan tunai dan nama samaran. Gözcü telefonu sahte bir isimle almış, nakit ödemiş. |
Seperti cumi-cumi raksasa, gurita raksasa bisa menyamarkan diri dengan mengubah warna tubuhnya, menggunakan semburan jet untuk meluncur di air, dan meloloskan diri dari bahaya dengan menyemprotkan awan tinta yang pekat. Büyük kalamar gibi dev ahtapot da renk değiştirerek kendini kamufle eder, suda ilerlemek için jet itişini kullanır ve tehlikelerden kaçmak için mürekkep fışkırtarak arkasında yoğun bir duman perdesi bırakır. |
Trujillo, pakai 6 mobil penyamaran, 4 orang per mobil. Trujillo, altı arabayı doldur, araba başı dört adam. |
Tugas ini memerlukan penyamaran yang luar biasa.. .. dan keberanian yang tidak sedikit. Aklımdaki görev çok büyük bir gizlilik ve de büyük cesaret ister. |
Ada dua polisi yang menyamar di sana. Orada gizli görevde olan iki polis varmış. |
Sewaktu 15 kota di Pulau Samar, Filipina, menderita wabah tikus besar-besaran, narasumber pemerintah mempersalahkan deforestasi di kawasan tersebut. Samar adasındaki (Filipinler) 15 şehir çok büyük bir sıçan istilasına uğrayınca, bir hükümet sözcüsü bu durumdan bölgedeki ormanların yok edilişini sorumlu tuttu. |
Kami ingin tahu kalau kecanduan heroin ini sebagai bagian penting dari penyamaranmu. Sadece, eroin bağımlılığının, gizliliğinin bir parçası için gerekli olup olmadığını kanıtlayacağız. |
Saat ini aku sedang dalam penyamaran. Şu anda gizli görev altındayım. |
Dia sedang dalam penyamaran, sampai... Siz gelene kadar gizli kimlikle- |
Fakta-fakta memperlihatkan bahwa di dunia dewasa ini, banyak orang muda yang setelah menyelesaikan sekolah masih memiliki kesulitan dalam menulis dan berbicara dengan benar dan mengerjakan bahkan ilmu berhitung yang paling sederhana; dan mereka memiliki hanya pengetahuan sejarah dan geografi yang samar-samar. Gerçekler, bugün dünyada birçok gencin okulu bitirdikten sonra bile hâlâ, yazma, düzgün bir şekilde konuşma ve en basit hesapları çözme konusunda zorluk çektiğini gösteriyor; ayrıca tarih ve coğrafya konularında da sadece yüzeysel bilgileri olduğu görülüyor. |
Mereka mempunyai perasaan yang samar-samar bahwa mereka harus melakukan sesuatu agar supaya benar di hadapan Allah, tetapi tidak tahu bagaimana melakukannya. Onlar, Tanrı’nın indinde doğru durumda bulunabilmek için az da olsa bir şeyler yapmaları gerektiğini hissediyorlar, ama bunu nasıl yapacaklarını bilmiyorlar. |
Bukan samaran yang sempurna, tapi Perintah ini tidak sepadan bagiku. Sıkı bir aramaya dayanamaz ve bu Warrant bu kadar uğraştığıma değmez. |
Keindahan, keharuman dan samaran. Güzellikleri, kokuları ve kılık değiştirmeleri. |
Nama samaran yang sama yang dia berikan pada Benton. Benton'a aynı takma adı vermişti. |
Alkitab menjelaskan: “Iblispun menyamar sebagai malaikat Terang.” Mukaddes Kitap bunu şöyle açıklar: “Çünkü Şeytan kendisi nur meleğinin suretine girer.” |
Endonezya öğrenelim
Artık menyamar'ün Endonezya içindeki anlamı hakkında daha fazla bilgi sahibi olduğunuza göre, seçilen örnekler aracılığıyla bunların nasıl kullanılacağını ve nasıl yapılacağını öğrenebilirsiniz. onları okuyun. Ve önerdiğimiz ilgili kelimeleri öğrenmeyi unutmayın. Web sitemiz sürekli olarak yeni kelimeler ve yeni örneklerle güncellenmektedir, böylece bilmediğiniz diğer kelimelerin anlamlarını Endonezya içinde arayabilirsiniz.
Endonezya sözcükleri güncellendi
Endonezya hakkında bilginiz var mı
Endonezyaca, Endonezya'nın resmi dilidir. Endonezya dili, 1945'te Endonezya'nın bağımsızlık ilanıyla resmen tanımlanmış standart bir Malay dilidir. Malayca ve Endonezyaca hâlâ oldukça benzerdir. Endonezya dünyanın en kalabalık dördüncü ülkesidir. Endonezyalıların çoğunluğu, neredeyse %100'lük bir oranla akıcı Endonezyaca konuşur ve bu da onu dünyanın en yaygın konuşulan dillerinden biri haline getirir.