Endonezya içindeki semut ne anlama geliyor?

Endonezya'deki semut kelimesinin anlamı nedir? Makale, tam anlamını, telaffuzunu ve iki dilli örneklerle birlikte semut'ün Endonezya'te nasıl kullanılacağına ilişkin talimatları açıklamaktadır.

Endonezya içindeki semut kelimesi karınca anlamına gelir. Daha fazla bilgi için lütfen aşağıdaki ayrıntılara bakın.

telaffuz dinle

semut kelimesinin anlamı

karınca

noun

Ia seharusnya pergi kepada semut untuk mendapat pelajaran dan menjadi bijaksana.
Tembel kişi karıncadan ders almalı ve hikmet kazanmalıdır.

Daha fazla örneğe bakın

Semut yang dijuluki pemotong daun ini mencangkok, memangkas, dan menyiangi tanaman mereka sebagaimana layaknya petani.
(The Miami Herald’ın uluslararası sayısı) Yaprakkesen olarak bilinen bu karıncalar tıpkı bir çiftçi gibi ekinlerinin yerini değiştiriyorlar, onları buduyorlar ve yabani otlardan temizliyorlar.
24 Ada empat binatang yang paling kecil di bumi, tetapi yang berhikmat secara naluri:+ 25 semut adalah bangsa yang tidak kuat,+ tetapi pada musim panas mereka mempersiapkan makanan mereka;+ 26 kelinci hiraks+ adalah bangsa yang tidak perkasa, tetapi mereka membuat rumah di atas gunung batu;+ 27 belalang+ tidak mempunyai raja, tetapi mereka semuanya keluar dalam kelompok-kelompok;+ 28 tokek+ berpegang dengan tangannya sendiri dan ia ada dalam istana agung seorang raja.
24 Yeryüzünde dört küçük şey var ki, içlerinde hikmetle doğarlar:+ 25 karıncalar güçlü bir topluluk değildir,+ ama yiyeceklerini yazdan hazırlarlar;+ 26 kaya damanları*+ da kuvvetli bir topluluk değildir, ama yuvalarını kayaların üzerine kurarlar;+ 27 çekirgelerin+ kralı yoktur, ama hepsi bölük bölük ilerler;+ 28 kertenkele*+ her yere elleriyle tutunur ama kral saraylarında dolaşır.
Jadi, bagaimana caranya labah-labah ini membuat dirinya terlihat bagaikan semut?
O halde örümcek nasıl kendisini karınca gibi gösterir?
Naik saja ke semut itu, Scott!
Çık şu kahrolası karıncanın üzerine Scott.
Jadi, di sini Anda lihat banyak semut bergerak ke mana-mana dan berinteraksi dalam sebuah arena lab yang terhubung melalui tabung ke dua arena lain.
Burada hareket halinde birçok karınca görüyorsunuz, tüp geçitlerle diğer iki alana bağlanan bir laboratuvar alanında etkileşiyorlar.
Selama tiga tahun berikutnya, orang Mongol, yang konon lebih banyak daripada semut, secara sistematis menjarah dan membakar kota serta ladang dan secara besar-besaran membantai rakyat Sultan Muhammad, kecuali orang-orang yang memiliki keterampilan yang diinginkan orang Mongol.
Karıncalardan çok olduğu söylenen Moğollar, sonraki üç yıl içinde şehirleri ve tarlaları yağmalayıp yaktılar. Şah Muhammed’in halkından, istedikleri yeteneklere sahip olmayan herkesi katlettiler.
Benny menyebutkan fakta bahwa mereka sering melihat semut sibuk menggigiti daun agar bisa dibawa ke sarangnya.
Batu, Sungur’a çoğu kez yaprak parçacıklarını koparıp yuvalarına taşırken gördükleri karıncaları hatırlattı.
aku kira kau harus meneleponku seekor semut Renaissance.
Sanırım bana Rönesans karıncası demelisiniz.
Saya menemukan semut ajaib saya, setelah berjuang keras memanjat gunung dimana hutan perawan Kuba yang terakhir berada, yang kemudian -- dan masih -- ditebangi hingga saat ini.
Ancak dağların içine yapılan zor bir tırmanıştan sonra son kalan yerel Küba ormanlarının sıkıca tutunduğu yerlerde kendi sihirli karıncalarımı buldum. ki o zamanlar da bile bu ağaçlar kesiliyorlardı, şimdi de öyle.
Air hujan menyapu semut yang terkurung itu ke sungai, tempat ia akhirnya terkubur dalam endapan lumpur.
Yağmur, tutsak karıncayı nehre sürüklüyor ve karınca nehrin alüvyonuna gömülüp kalıyor.
Koloni semut ini memanfaatkan ”toples-toples madu” yang hidup itu selama paceklik.
Yuvanın dışında yeterince yiyecek bulunmadığı zamanlarda, kolonideki diğer karıncalar bu canlı “bal fıçılarında” biriktirilen besinden yararlanır.
Semut peluru, benar?
Mermi karıncalar değil mi?
Kesemutan di bagian bawah tubuh.
Vücudumun alt kısmında bir karıncalanma hissediyorum.
Pada serangga sosial -- lebah dan tawon dan semut -- individu yang Anda lihat setiap hari -- semut yang selalu kembali ke mangkok gula, lebah madu terbang dari bunga ke bunga -- mereka selalu betina.
Sosyal böceklerde -- arılar, eşek arıları, karıncalar -- her gün bireylerini gördükleriniz -- karıncalar, gezerler ve şeker kâsenizden çıkarlar, bal arıları, çiçekten çiçeğe uçarlar -- tüm bunların hepsi dişidir.
Semut-semut lain bertindak sebagai petani, yang mengurus dan menggarap ”tanaman” fungi.
Başka karıncalarsa çiftçilik yaparak mantar yetiştirirler.
Antibiotik tersebut, yang melindungi tanaman sang semut dari jamur yang mudah menyebar, dihasilkan oleh bakteri yang berasal dari keluarga Streptomisit dan antibiotik ini hidup di kulit sang semut pemotong daun.
Karıncaların ekinini bulaşıcı küften koruyan antibiyotik, Streptomycetaceae familyasına ait bir bakteri tarafından üretilir ve yaprakkesen karıncanın derisinde bulunur.
Bahkan, sewaktu sudah menjadi kepompong, si ulat masih terus menyediakan honeydew dan juga hasil sekresi lain yang sangat digemari oleh kawanan semut itu.
Hatta tırtıl pupa evresine girdiğinde, karıncaların bayıldığı biraz tatlı sıvının yanı sıra başka salgılar da sağlamaya devam eder.
Siapa yang akan menyelamatkan semut malang ini?
Biz zavallı karıncaları kim kurtaracak?
Memegang mikroskop untuk semut merah yang disebut pertama, saya melihat bahwa, meskipun ia tekun menggerogoti kaki kedepan dekat musuhnya, setelah putus yang tersisa peraba, payudara sendiri semuanya terkoyak, mengekspos apa yang dia tanda- tanda vital sana ke rahang prajurit hitam yang, dada rupanya terlalu tebal baginya untuk menembus, dan gelap bisul of mata penderita bersinar dengan ganas seperti perang hanya bisa membangkitkan.
Ilk bahsedilen kırmızı karınca Holding mikroskop, ben o olsa da, gördüm sinsice kemiren düşmanıyla yakın ön bacak kopmuş olan, geriye kalan dokungaç, kendi meme uzakta yırtıldı olan, o siyah savaşçı pençesinden orada ne vardı vitals açığa göğüs, görünüşte onun için delmek için çok kalın ve koyu karbonkül Böyle bir savaş olarak gaddarlığı ile sadece heyecanlandırmak olabilir dertli gözleri parlıyordu.
Dia berburu semut.
Avı karıncalardır.
Ini adalah contoh pertahanan keamanan semut.
İşte karınca güvenliğine dair bir örnek.
Pada suatu malam yang gelap gulita, kami tanpa sadar memasang tenda di tengah-tengah koloni semut hitam besar.
Bir gece ortalık çok karanlıktı, biz de farkında olmadan çadırlarımızı büyük siyah karınca kolonisinin ortasına kurmuşuz.
Kelelawar, semut, lumba-lumba.
Yarasalar, karıncalar, yunuslar.
Uh, yang jarang ada semut dan ular.
Daha az karınca ve yılan var.
Kita bukan semut yang kejam dan tanpa pertimbangan.
Bizler akılsız vahşiler değiliz.

Endonezya öğrenelim

Artık semut'ün Endonezya içindeki anlamı hakkında daha fazla bilgi sahibi olduğunuza göre, seçilen örnekler aracılığıyla bunların nasıl kullanılacağını ve nasıl yapılacağını öğrenebilirsiniz. onları okuyun. Ve önerdiğimiz ilgili kelimeleri öğrenmeyi unutmayın. Web sitemiz sürekli olarak yeni kelimeler ve yeni örneklerle güncellenmektedir, böylece bilmediğiniz diğer kelimelerin anlamlarını Endonezya içinde arayabilirsiniz.

Endonezya hakkında bilginiz var mı

Endonezyaca, Endonezya'nın resmi dilidir. Endonezya dili, 1945'te Endonezya'nın bağımsızlık ilanıyla resmen tanımlanmış standart bir Malay dilidir. Malayca ve Endonezyaca hâlâ oldukça benzerdir. Endonezya dünyanın en kalabalık dördüncü ülkesidir. Endonezyalıların çoğunluğu, neredeyse %100'lük bir oranla akıcı Endonezyaca konuşur ve bu da onu dünyanın en yaygın konuşulan dillerinden biri haline getirir.