Endonezya içindeki senja ne anlama geliyor?
Endonezya'deki senja kelimesinin anlamı nedir? Makale, tam anlamını, telaffuzunu ve iki dilli örneklerle birlikte senja'ün Endonezya'te nasıl kullanılacağına ilişkin talimatları açıklamaktadır.
Endonezya içindeki senja kelimesi alacakaranlık, tan anlamına gelir. Daha fazla bilgi için lütfen aşağıdaki ayrıntılara bakın.
senja kelimesinin anlamı
alacakaranlıknoun Tetapi malam segera menyelimuti, karena sangat jarang terdapat senja. Fakat hava şaşırtıcı bir hızla kararır, çünkü Avustralya’da alacakaranlık oldukça kısa sürer. |
tannoun |
Daha fazla örneğe bakın
Karena itu, Nehemia memerintahkan agar pintu-pintu gerbang ditutup pada waktu senja di hari keenam, dan para pedagang asing diusir sebelum Sabat dimulai. Tüm bu yaşananlara tanık olan Nehemya, altıncı gün akşam karanlığı çökmeden önce şehir kapılarını kapattırır ve Sebt başlamadan önce yabancı tüccarları şehirden uzaklaştırırdı. |
Kedua pria tersebut mengurus keluarga pada usia senja mereka. Her ikisi de, ömürlerinin sonuna doğru çocuklar büyüttü. |
Itu sudah senja, dan lampu yang hanya menjadi terang seperti kita berjalan mondar- mandir di depan Briony Lodge, menunggu kedatangan penghuninya. O, zaten alacakaranlıkta oldu lambalar edildi gibi ışıklı varlık biz yukarı ve aşağı tempolu Briony Lodge önünde bekliyor onun işgalci geliyor. |
Jika si pemberi utang mengambil pakaian luar orang yang berutang sebagai jaminan, ia harus mengembalikannya pada waktu senja, karena orang yang berutang tersebut kemungkinan besar memerlukannya untuk menghangatkan dirinya pada malam hari. —Ulangan 24:10-14. Alacaklı borçlunun dış giysisini rehin aldığı takdirde, borçlunun gece ısınabilmesi için muhtemelen ona ihtiyacı olacağından, karanlık basmadan onu geri getirmeliydi.—Tesniye 24:10-14. |
Ini meninggalkan ruang di senja A. Bu bir alacakaranlıkta odadan çıktı. |
Jika senja tiba, perahu akan membuang sauh di dekat tepian atau, bagi yang ingin menyepi dan menikmati lebih banyak ketenangan, di tengah salah satu danau. Karanlık bastırınca tekneler kıyıya yanaşır ya da sessiz ve herkesten uzak bir akşam geçirmek isteyenler için bir gölün ortasında demir atar. |
Merenungkan perkara-perkara semacam itu dapat, bagaikan matahari terbenam yang memberikan cahaya yang bahkan lebih redup dan hangat dibanding matahari pada siang hari, memberikan keindahan tersendiri dalam usia senja kita. Öğle güneşinden daha derin ve daha doyum verici güzel bir ışık veren akşam güneşi gibi, bu konular hakkında derin düşünmek hayatımızın son yıllarına özel bir güzellik verebilir. |
Dia sangat suka melihat senja. Günbatımını izlemeye bayılırdı. |
Mrs Ashcroft mengatakan itu dua kali terlihat saat senja. Yaslı bayan Ashcroft gece vakti onu iki kez gordugunu soyledi. |
Nikmati usia senjamu Hayatının alacakaranlığının tadını çıkar |
+ 4 Jangan ada padamu adonan khamir di seluruh daerahmu selama tujuh hari,+ dan dari daging yang kaukorbankan pada senja hari pertama, jangan ada yang bermalam hingga pagi. + 4 Yedi gün boyunca topraklarının hiçbir yerinde ekşi hamur bulunmayacak. + İlk günün akşamı kestiğin kurbanın eti de o gece bitecek, sabaha kalmayacak. |
Menjelang senja, kami melihat Cape York dan dengan perlahan berbelok ke utara, mendekati daratan. Akşam York Burnunu ilk kez gördük ve karaya daha da yaklaşarak yavaşça kuzeye döndük. |
Periode juga disebut sebagai The Twilight War (Perang Senja) (oleh Winston Churchill), der Sitzkrieg ("perang duduk": plesetan dari blitzkrieg), The Bore War (Perang yang Membosankan) (plesetan dari Perang Boer), Dziwna Wojna ("perang aneh" dalam bahasa Polandia), dan drôle de guerre ("perang lucu / aneh" dalam bahasa Prancis). Diğer dillerde aynı kavram Almanya'da Sitzkrieg ("oturma savaşı/oturulan savaş", Blitzkrieg'e bir gönderme), Fransa'da la drôle de guerre ("komik savaş" veya "garip savaş," drôle iki anlama da gelmektedir) ve Polonya'da dziwna wojna ("garip savaş") olarak isimlendirilmiştir. |
Antropolog Joe Zias mendapati adanya inskripsi yang sudah terkikis sewaktu ia mengamati foto yang diambil pada waktu senja. Akşamleyin alacakaranlıkta çekilmiş bir fotoğrafta görülen yazı antropolog Joe Zias’ın silinmiş gibi görünen bu yazıtı fark etmesini sağladı. |
aku ingin hingga senja hari. Ona tepeyi alabilirsek, geceye kadar işgal edilmesini istiyorum. |
Mengapa Yehuwa membiarkan Abraham menikmati kesenangan yang luar biasa karena memiliki putra pada usia senjanya, dan kemudian memintanya mengorbankan putra ini? Sonradan onu kurban etmesini isteyecekse, neden İbrahim’e böylesine ileri bir yaşta oğul sahibi olma zevkini tattırmıştı? |
Dia pasti sangat senang kau membantunya dari senja hingga fajar. Sen de ona yardım ettiğin için çok mutlu oluyordur gün batımından şafağa kadar. |
Mereka meninggalkan rumah pada waktu senja karena ketika malam menyelimuti daerah pedalaman, rumah mereka menjadi tempat yang berbahaya. Onlar, karanlık çöktüğünde evleri tehlikeli bir yer haline geldiğinden güneş battıktan hemen sonra evden ayrılıyorlar. |
Tapi, malam masih senja... dan si Manusia kuda tanpa kepala masih berkeliaran mencari... mencari sebuah kepala. Ama size şunu da söyleyeyim ki... gece daha bitmedi ve atlı adam hala dışarıda... bir kafa arıyor. |
" Disinilah senja datang. " " Akşam karanlığı burada sonlanır. " |
Senja yang indah, ya? Güzel gün batımı, değil mi? |
Aku sebut itu senja. Dışarıyı görüyor musunuz? |
Hari menjelang senja, dan tibalah waktunya naik ke trolleybus untuk perjalanan pulang. Akşam oluyor, eve dönmek için tekrar troleybüse binme vakti geldi. |
Sudah senja, dan lampu sedang dinyalakan hanya seperti yang kita mondar- mandir di depan Briony Lodge, menunggu kedatangan penghuninya. Zaten akşam oldu ve biz aşağı yukarı tempolu ve lambalar sadece ışıklı ediliyordu Briony Lodge önünde, kendi işgalci gelişini bekliyor. |
Istri Abraham melahirkan seorang putra pada usia senjanya, dan dengan demikian janji Yehuwa bahwa Abraham akan menjadi ayah dari suatu benih diteguhkan. İbrahim’in karısı ileri yaşta bir oğul doğurdu ve böylece Yehova’nın, İbrahim’in bir “zürriyetin” babası olacağına ilişkin vaadi doğrulandı. |
Endonezya öğrenelim
Artık senja'ün Endonezya içindeki anlamı hakkında daha fazla bilgi sahibi olduğunuza göre, seçilen örnekler aracılığıyla bunların nasıl kullanılacağını ve nasıl yapılacağını öğrenebilirsiniz. onları okuyun. Ve önerdiğimiz ilgili kelimeleri öğrenmeyi unutmayın. Web sitemiz sürekli olarak yeni kelimeler ve yeni örneklerle güncellenmektedir, böylece bilmediğiniz diğer kelimelerin anlamlarını Endonezya içinde arayabilirsiniz.
Endonezya sözcükleri güncellendi
Endonezya hakkında bilginiz var mı
Endonezyaca, Endonezya'nın resmi dilidir. Endonezya dili, 1945'te Endonezya'nın bağımsızlık ilanıyla resmen tanımlanmış standart bir Malay dilidir. Malayca ve Endonezyaca hâlâ oldukça benzerdir. Endonezya dünyanın en kalabalık dördüncü ülkesidir. Endonezyalıların çoğunluğu, neredeyse %100'lük bir oranla akıcı Endonezyaca konuşur ve bu da onu dünyanın en yaygın konuşulan dillerinden biri haline getirir.