Endonezya içindeki terjepit ne anlama geliyor?
Endonezya'deki terjepit kelimesinin anlamı nedir? Makale, tam anlamını, telaffuzunu ve iki dilli örneklerle birlikte terjepit'ün Endonezya'te nasıl kullanılacağına ilişkin talimatları açıklamaktadır.
Endonezya içindeki terjepit kelimesi kaptırmak, sıkıştırmak anlamına gelir. Daha fazla bilgi için lütfen aşağıdaki ayrıntılara bakın.
terjepit kelimesinin anlamı
kaptırmak
|
sıkıştırmak
|
Daha fazla örneğe bakın
dan jepit. Sıkıştır. |
Jepit ususnya, Vanessa. Bağırsağı kıskaçla, Vanessa. |
"Nougat ganda" adalah es krim yang terjepit di antara dua wafer nougat. Bir "çift nuga", iki nuga gofret arasında dondurma dondurmasıdır. |
Balok es krim pada es krim ini pada dasarnya adalah sebuah es krim es yang besar, yang kemudian dipotong (dengan demikian nama potong atau cut dalam bahasa Inggris) dan terjepit di antara dua wafer. Dondurma bloğu, esas olarak dondurmanın büyük bir günlüğünü oluşturur ve sonra dondurma kesilir (dolayısıyla adı potong) ve iki gofret arasına sıkışır. |
Sewaktu kami tidak dapat membayar iuran gereja, sang pastor sama sekali tidak mau tahu akan keadaan kami yang terjepit secara finansial. Kilise vergisini ödeyemediğimizde papaz ekonomik durumumuzun fazlasıyla kötü olmasını dikkate almadı. |
Saya menulis sebuah surat kepada putri saya yang muncul pada bagian akhir dari buku saya "Dewan Ayah," dan saya menuliskan daftar pelajaran ini, beberapa di antaranya telah Anda dengar hari ini. Dekatilah sapi, bawalah sendal jepit, jangan melihat dinding itu, buatlah pertanyaan itu hidup, panenlah keajaiban. Kızlarıma "Babalar meclisi" kitabımın arkasında da bulunan, bir mektup yazdım. Mektubumda bugün burda duyduğunuz birkaç dersin listesini yaptım : İneğe yaklaş, terliklerini bavuluna koy, duvarı görme, soruları yaşa, mucizeler topla. |
Dia mungkin alami penjepitan otak. Fıtıklaşma olmalı. |
Nona, cobalah jepit rambut ini. Bayan, bu saç tokasını deneyin. |
Ya, yang ini melon terjepit Evet, o koca kafasını sıkıştırmış |
Lalu, dengan gerakan yang terlatih, ia menggunakan tang dan gunting untuk menarik, memotong, dan menjepit gumpalan tak berbentuk itu hingga menjadi kepala, kaki, dan ekor dari kuda jantan yang sedang mengangkat kaki depannya. Daha sonra kerpeten ve makasla yaptığı ustaca hareketlerle şekilsiz camı çekerek, keserek ve sıkıştırarak bir atın başını, bacaklarını ve kuyruğunu yapıyor. |
Aku tetap cinta, walau kau melihatku seperti orang gila ketika ada penjepit di hidungku. Deliymişim gibi bakarken kaşını kıvırmanı seviyorum. |
Ada seorang pria terjepit di bawah mobil. Adamın biri arabanın altında sıkışmış. |
Penjepit Keranjang Sepet Yakalayıcı |
24 Tetapi yang buah pelirnya+ terjepit atau remuk atau dikeluarkan atau dipotong jangan dipersembahkan kepada Yehuwa, dan jangan mempersembahkannya di negerimu. 24 Erbezleri+ sıkılmış, ezilmiş, çıkarılmış veya kesilmiş hayvanı Yehova’ya sunmayacaksınız; memleketinizde böyle sunular sunmayacaksınız. |
Cabe, mereka berencana akan menurunkan satu tim kebawah dengan jepitan besi. Cabe, tırmanma çengeliyle bir ekibi aşağı yollamaktan bahsediyorlar. |
Namun, sewaktu umat Allah ”dalam keadaan terjepit”, mereka akan mencari Yehuwa. —Hosea 4:1– 5: 15. Bununla birlikte, Tanrı’nın toplumu ‘sıkıntıdayken’ O’nu arayacaktı (Hoşea 4:1–5:15). |
Terjepit Dua Budaya —Aku Harus Bagaimana? İki Kültür Arasında Kaldım, Ne Yapabilirim? |
Yang lain mungkin merasa terjepit karena berasal dari latar belakang yang sangat miskin. Bazıları, çocukluk döneminde yaşadıkları üzücü şeyler nedeniyle kendilerini mağdur hissedebilirler. |
Kepalamu terjepit cukup bagus, benar? Başını adam akıllı sıkıştırmayı başarabilmişsin |
'Kita rakyat kelas menengah...''... Yang terjepit antara atas dan bawah.' 'Biz alt sınıf ile üst sınıf arasına sıkışmış...''... orta sınıflı insanlarız.' |
Aku minta-maaf telah memukulmu dengan penjepit arang, Celia, dan aku berjanji tidak mengulanginya lagi. Sana ateşli maşa ile vurduğum için özür dilerim, Celia, ve bida yapmıcağımı dair özür dilerim. |
tentu di jepit diantara dua pahanya! O fahişenin bacakları arasında giriyor! |
Orihime Inoue mempunyai rambut yang panjang berwarna oranye kecokelatan yang selalu dipakai jepit rambut di belakangnya. Orihime Inoue, kâküllerini kulaklarının arkasında saç tokaları ile tutturduğu uzun, turuncu-kahverengi saçları olan bir kızdır. |
Penjepit Kıskaç lütfen. |
Kau mungkin salah satu dari pria yang bisa membuka apapun dengan penjepit kertas. Sen de galiba raptiyeyle şu her şeyi açan tiplerdensin galiba. |
Endonezya öğrenelim
Artık terjepit'ün Endonezya içindeki anlamı hakkında daha fazla bilgi sahibi olduğunuza göre, seçilen örnekler aracılığıyla bunların nasıl kullanılacağını ve nasıl yapılacağını öğrenebilirsiniz. onları okuyun. Ve önerdiğimiz ilgili kelimeleri öğrenmeyi unutmayın. Web sitemiz sürekli olarak yeni kelimeler ve yeni örneklerle güncellenmektedir, böylece bilmediğiniz diğer kelimelerin anlamlarını Endonezya içinde arayabilirsiniz.
Endonezya sözcükleri güncellendi
Endonezya hakkında bilginiz var mı
Endonezyaca, Endonezya'nın resmi dilidir. Endonezya dili, 1945'te Endonezya'nın bağımsızlık ilanıyla resmen tanımlanmış standart bir Malay dilidir. Malayca ve Endonezyaca hâlâ oldukça benzerdir. Endonezya dünyanın en kalabalık dördüncü ülkesidir. Endonezyalıların çoğunluğu, neredeyse %100'lük bir oranla akıcı Endonezyaca konuşur ve bu da onu dünyanın en yaygın konuşulan dillerinden biri haline getirir.