İtalyan içindeki dal ne anlama geliyor?
İtalyan'deki dal kelimesinin anlamı nedir? Makale, tam anlamını, telaffuzunu ve iki dilli örneklerle birlikte dal'ün İtalyan'te nasıl kullanılacağına ilişkin talimatları açıklamaktadır.
İtalyan içindeki dal kelimesi kuzeyden gelen, kuzey, yünlü (hayvan), caz gibi, cömert, grev, ayaklar altında ezilmiş/çiğnenmiş, tarihe göre, yapı bakımından, geçici olarak kapatmak, çıngırdayan, tıngırdayan, (kadın) büyük göğüslü, iri göğüslü, koca memeli, pişman, pişmanlık duyan, fazla pahalı, güneşte yanmış, rüzgar alan, paniklemiş, aydınlık, rüzgardan savrulmuş, makina tarafından okunabilir, makinaca okunabilir, makinaca okunur, sıradışı, iki büklüm olmuş, cimri, kır saçlı, rüzgardan uçmuş, kederli, eğlenen, bence, bana kalırsa, kanımca, hukuki olarak, kanunen, yasal olarak, çevre yönünden, sanatsal olarak, tıbbi açıdan, sıfırdan başlayarak, ansızın, bakımından, akademik anlamda, farzedelim ki, ücra yer, haydi uyan, kalk artık, siktir git, talih kuşu, devlet kuşu, burun kanaması, sihirbazlık numarası, kıyıya vuran şey, gayri meşru çocuk, gökten inen yiyecek, canlı müzik, kimden, kalpli, acı içinde kıvranmak, gülmemek, yayından kaldırmak, yataktan kalkmak, (rüzgârla) sürüklenmek, arkaya taramak, geriye taramak, tehlikelerini anlatmak, rüzgarla savrulan, fevkalâde, olağanüstü, üzüntülü, üzgün, sade, basit, rüstik, tadında olan, olağanüstü, sıcaktan bunalmış, rüzgar tarafındaki, endişeli, manevi yönü ağır basan, stratejik, sesli, gizemli, alttan, tadı kötü, ekonomik bakımdan, çevresel olarak, yanlış yolda, yasaklı, defol git, canlı gösteri, manevi rızık, vazgeçirmek, vazgeçirmek, engel olmak, engellemek, içeri dalmak, arkasını temizlemek, güldürmek, yanlış, boyunlu, tarihsel olarak, alttan, bir anda, birden, siktir git, dövüşken kuş, talih kuşu, devlet kuşu, şapka numarası, mizaçlı, kaçınmak, korkup vazgeçmek, gözünü korkutmak, paniğe kapılmak, hayret etmek, kararından döndürmek, gerçekleştirmek anlamına gelir. Daha fazla bilgi için lütfen aşağıdaki ayrıntılara bakın.
dal kelimesinin anlamı
kuzeyden gelen, kuzey
(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Il Canada ha degli inverni molto freddi a causa dei venti dell'Atlantico settentrionale. |
yünlü (hayvan)
(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) I lanosi mammut sono estinti da migliaia di anni. |
caz gibi(musica) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Il bar esclusivo assumeva solo musicisti con un sound jazzato sexy. |
cömert
(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Il teatro si manteneva grazie alle donazioni di spettatori generosi. |
grev
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) I lavoratori hanno votato per entrare in sciopero. |
ayaklar altında ezilmiş/çiğnenmiş(letteralmente) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Il tappeto era vecchio e calpestato dopo anni di camminate. |
tarihe göre
(zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").) Storicamente, lo stato vota per il candidato più liberale. |
yapı bakımından
(zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").) La composizione al pianoforte è strutturalmente diversa dalle tipiche sonate. |
geçici olarak kapatmak(temporaneamente) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) |
çıngırdayan, tıngırdayan
(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) |
(kadın) büyük göğüslü, iri göğüslü, koca memeli(donna) (resmi olmayan dil) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Se sei una persona dal seno prosperoso è difficile trovare un reggiseno comodo. |
pişman, pişmanlık duyanaggettivo (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Cynthia era tormentata dal rimorso per come aveva trattato sua madre. |
fazla pahalı
(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Le auto di lusso sono troppo costose; ci sono molte automobili meno care di qualità simile. |
güneşte yanmışaggettivo (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Quando è andata a sciare, Heather si è bruciata sotto il sole; non è incredibile? |
rüzgar alan
(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Il paesaggio battuto dal vento di Dartmoor è tra i più belli di tutta Europa. |
paniklemiş(gayri resmi) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) L'attore era preso dal panico al pensiero di andare in scena con un grosso brufolo. |
aydınlıkaggettivo (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Il gatto poltriva sul letto nella stanza soleggiata. |
rüzgardan savrulmuş
(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Le foglie battute dal vento ricoprivano il terreno. |
makina tarafından okunabilir, makinaca okunabilir, makinaca okunuraggettivo (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Il codice a barre sulle scatolette è leggibile dal computer. |
sıradışıavverbio (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) |
iki büklüm olmuşaggettivo (kişi) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Agonizzava piegato dal dolore. |
cimri
(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) |
kır saçlı
(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Quel signore dai capelli bianchi sembra un tipo così raffinato! |
rüzgardan uçmuşaggettivo (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) I capelli di Lindsey furono spazzati dal vento quando si avvicinò alla bufera. |
kederliaggettivo (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Tentai di consolare mia madre distrutta dal dolore, ma non riuscii ad aiutarla. |
eğlenen
(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Sono contento che indossi il cappello che ti ho dato. |
bence, bana kalırsa, kanımca
(zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").) Personalmente non credo che sia la decisione giusta. |
hukuki olarak, kanunen, yasal olarak
(zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").) Legalmente, il padre ha il diritto all'affidamento. |
çevre yönündenlocuzione avverbiale (zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").) Dal punto di vista ambientale la campagna si adatta di più a me rispetto alla mia vecchia casa in città. |
sanatsal olaraklocuzione avverbiale (zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").) Serena è una bambina dotata dal punto di vista artistico e disegna meglio della maggior parte degli adulti. |
tıbbi açıdan
(zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").) |
sıfırdan başlayarakavverbio (zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").) Ho fatto la torta senza preparati, partendo da zero. |
ansızınavverbio (zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").) È sbucato dal nulla. Il vincitore della gara arrivò dal nulla e sorprese tutti. |
bakımından
(zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").) È vero, in quanto è stato provato in tribunale. |
akademik anlamda(scuola) (zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").) |
farzedelim ki
(zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").) Posto che non piova, domani facciamo un picnic. |
ücra yerlocuzione avverbiale (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Preferiamo mangiare con le persone del luogo, in piccoli ristoranti in zone poco conosciute. |
haydi uyan, kalk artıkinteriezione (ünlem: Üzüntü, sevinç, korku, kızgınlık, şaşkınlık gibi duyguları belirtir veya bir kimseyi çağırmak için kullanılır.) È ora di alzarsi! Sono le sei e devi prepararti per la scuola. |
siktir git(volgare: rabbia, disprezzo) (argo) (ünlem: Üzüntü, sevinç, korku, kızgınlık, şaşkınlık gibi duyguları belirtir veya bir kimseyi çağırmak için kullanılır.) |
talih kuşu, devlet kuşu(figurato) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) La promozione inaspettata e l'aumento al lavoro furono un dono del cielo per Mitch. |
burun kanaması
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Il conducente perse sangue dal naso dopo aver battuto la testa contro il volante durante l'incidente. |
sihirbazlık numarası(generale) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Il mago amatoriale si esercitava sui giochi di prestigio. |
kıyıya vuran şeysostantivo plurale maschile (atık, çöp, vb.) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) La spiaggia inquinata era piena di bottiglie usate e di altri rifiuti portati dal mare. |
gayri meşru çocuk
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
gökten inen yiyeceksostantivo femminile (biblico) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Dio inviò la manna dal cielo ai suoi fedeli, che così riuscirono a superare le difficoltà. |
canlı müzik
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) C'è qualcosa di speciale nel vedere un'esibizione dal vivo piuttosto che ascoltare semplicemente una registrazione. |
kimdenpronome Per favore restituisci il libro alla persona dalla quale lo hai preso in prestito. |
kalplilocuzione aggettivale (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) È spensierata di natura. |
acı içinde kıvranmakverbo riflessivo o intransitivo pronominale (geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").) |
gülmemekverbo riflessivo o intransitivo pronominale (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Durante quello spettacolo orribile, riuscivo a stento a trattenermi dal ridere. |
yayından kaldırmak
(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) |
yataktan kalkmak
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Mi sentivo male stamattina e non volevo proprio alzarmi dal letto. |
(rüzgârla) sürüklenmek
(geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").) |
arkaya taramak, geriye taramakverbo transitivo o transitivo pronominale (sa.) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Rachel ha pettinato via dal viso i suoi capelli. |
tehlikelerini anlatmakverbo transitivo o transitivo pronominale (bir şeyin) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) |
rüzgarla savrulanparticipio passato (kar) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) La neve spinta dal vento si accumulò nei campi. |
fevkalâde, olağanüstüaggettivo (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Le sue opinioni alternative sull'educazione dei bambini rendono i suoi libri interessanti. |
üzüntülü, üzgün(generale) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Il pubblico era triste dopo il finale tragico dell'opera. |
sade, basit, rüstik
(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) |
tadında olan
(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Il dottore mi ha prescritto delle medicine dal sapore disgustoso. |
olağanüstüaggettivo (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Il bambino ha una straordinaria predisposizione per la matematica. |
sıcaktan bunalmışverbo intransitivo (kişi) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Per favore, apri la porta: sto morendo dal caldo! |
rüzgar tarafındaki
(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Il lato sopravento dell'isola è più piovoso delle altre zone. |
endişeli
(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) L'allenatore è nel panico perché molti dei suoi giocatori sono infortunati. |
manevi yönü ağır basan
(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) |
stratejik(tasarım, vb.) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) |
seslilocuzione aggettivale (seguito da aggettivo) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Da dove viene questa musica piacevole? |
gizemli
(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Preferivo quando le star del cinema erano misteriose e non si sapeva tutto della loro vita privata. |
alttanlocuzione aggettivale (atış, servis, vb.) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) In questo gioco, i lanci dall'alto verso il basso sono permessi. |
tadı kötü
(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) |
ekonomik bakımdan
(zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").) |
çevresel olaraklocuzione avverbiale (zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").) Molti prodotti per la pulizia non sono sicuri dal punto di vista ambientale. |
yanlış yoldalocuzione avverbiale (zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").) |
yasaklıaggettivo (kişi) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Sei interdetto dal ritornare in questa biblioteca, per sempre. |
defol git(volgare) (ünlem: Üzüntü, sevinç, korku, kızgınlık, şaşkınlık gibi duyguları belirtir veya bir kimseyi çağırmak için kullanılır.) |
canlı gösteri
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Questo nastro è stato registrato durante il suo spettacolo dal vivo a New York. |
manevi rızıksostantivo femminile (figurato) (mecazlı) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
vazgeçirmekverbo transitivo o transitivo pronominale (bir şeyi yapmaktan) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Sto cercando di convincerla a non lasciare la scuola a 16 anni. |
vazgeçirmekverbo transitivo o transitivo pronominale (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Jane ha fatto del suo meglio per dissuadere l'amica dal bere così tanto. |
engel olmak, engellemekverbo transitivo o transitivo pronominale (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) La condizione di Susan la esenta dal fare attività fisica energica. |
içeri dalmakverbo intransitivo (geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").) Quando ho aperto la porta sono entrate delle foglie portate dal vento. |
arkasını temizlemek(figurato) (argo, mecazlı) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Crei sempre problemi e sono sempre io che devo passarti dietro a raccogliere i cocci. |
güldürmekverbo transitivo o transitivo pronominale (colloquiale) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) La barzelletta che mi ha raccontato mi ha fatto proprio piegare dal ridere. |
yanlışaggettivo (figurato: sbagliato) (tahmin, vb.) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) La tua stima non era troppo lontana dal vero. |
boyunlulocuzione aggettivale (bardak: uzun, kısa, vb.) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Per lo Champagne si usano calici a gambo lungo. |
tarihsel olaraklocuzione avverbiale (importanza) (zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").) L'occupazione della città fu importante dal punto di vista storico e culturale. |
alttanlocuzione avverbiale (lanci, ecc.) (pas verme, atış yapma, vb.) (zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").) Veronica ha lanciato la palla dal basso verso l'alto. |
bir anda, birden(figurato) (zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").) |
siktir gitinteriezione (volgare: vai via) (argo, kaba) (ünlem: Üzüntü, sevinç, korku, kızgınlık, şaşkınlık gibi duyguları belirtir veya bir kimseyi çağırmak için kullanılır.) Levati dalle palle! Vuoi lasciarmi in pace? |
dövüşken kuşsostantivo maschile (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
talih kuşu, devlet kuşusostantivo femminile (figurato: dono inaspettato) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) L'eredità che ho ricevuto da quella prozia è stata proprio una manna dal cielo. |
şapka numarasıverbo transitivo o transitivo pronominale (sihirbazlık: şapkadan bir şey çıkarma) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) All'ultimo momento il mago ha stupito tutti estraendo il coniglio dal cilindro. |
mizaçlı
(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) |
kaçınmak
(geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").) Astenersi dal parlare in biblioteca, per favore. |
korkup vazgeçmekverbo riflessivo o intransitivo pronominale (desistere per paura) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Lee si è tirato indietro dal salire sulle montagne russe all'ultimo momento. |
gözünü korkutmakverbo transitivo o transitivo pronominale (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Quel grosso cane scoraggiava chiunque dall'introdursi nella proprietà. |
paniğe kapılmakverbo riflessivo o intransitivo pronominale (geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").) Jeremy si è fatto prendere dal panico e si è messo a correre alla vista della polizia. |
hayret etmek
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) |
kararından döndürmekverbo transitivo o transitivo pronominale (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Per favore, convincilo a non agire in maniera affrettata. |
gerçekleştirmek(figurare) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) |
İtalyan öğrenelim
Artık dal'ün İtalyan içindeki anlamı hakkında daha fazla bilgi sahibi olduğunuza göre, seçilen örnekler aracılığıyla bunların nasıl kullanılacağını ve nasıl yapılacağını öğrenebilirsiniz. onları okuyun. Ve önerdiğimiz ilgili kelimeleri öğrenmeyi unutmayın. Web sitemiz sürekli olarak yeni kelimeler ve yeni örneklerle güncellenmektedir, böylece bilmediğiniz diğer kelimelerin anlamlarını İtalyan içinde arayabilirsiniz.
dal ile ilgili kelimeler
İtalyan sözcükleri güncellendi
İtalyan hakkında bilginiz var mı
İtalyan (italiano) bir Roman dilidir ve çoğu İtalya'da yaşayan yaklaşık 70 milyon insan tarafından konuşulmaktadır. İtalyanca Latin alfabesini kullanır. J, K, W, X ve Y harfleri standart İtalyan alfabesinde yoktur, ancak yine de İtalyancadan ödünç alınan kelimelerde görünürler. İtalyanca, 67 milyon kişiyle (AB nüfusunun %15'i) Avrupa Birliği'nde en çok konuşulan ikinci dildir ve 13.4 milyon AB vatandaşı (%3) tarafından ikinci dil olarak konuşulmaktadır. İtalyanca, Vatikan'ın başlıca çalışma dilidir ve Roma Katolik hiyerarşisinde lingua franca olarak hizmet eder. İtalyanların yayılmasına yardımcı olan önemli bir olay, Napolyon'un 19. yüzyılın başlarında İtalya'yı fethi ve işgaliydi. Bu fetih, birkaç on yıl sonra İtalya'nın birleşmesini teşvik etti ve İtalyan dilinin dilini zorladı. İtalyanca, yalnızca sekreterler, aristokratlar ve İtalyan mahkemeleri arasında değil, aynı zamanda burjuvazi tarafından da kullanılan bir dil haline geldi.