İngilizce içindeki factor ne anlama geliyor?
İngilizce'deki factor kelimesinin anlamı nedir? Makale, tam anlamını, telaffuzunu ve iki dilli örneklerle birlikte factor'ün İngilizce'te nasıl kullanılacağına ilişkin talimatları açıklamaktadır.
İngilizce içindeki factor kelimesi etken, faktör, unsur, öğe, çarpan, borç veren kuruluş, çarpanlara ayrılmak, çarpanlara ayırmak, alacak haklarını devralmak, temsilci, acente, hesaba katmak, dahil etmek, sınırlayıcı faktör, kısıtlayıcı faktör anlamına gelir. Daha fazla bilgi için lütfen aşağıdaki ayrıntılara bakın.
factor kelimesinin anlamı
etken, faktör, unsur, öğenoun (element) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) The price will be a factor in my decision to buy a new suit. Testte, 20 sayısını çarpanlarına ayırmamız istendi. |
çarpannoun (mathematics: divisor) (matematik) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) The factors of six are one, two, three and six. |
borç veren kuruluşnoun (lender) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) He sold his debtor list to a factor. |
çarpanlara ayrılmakintransitive verb (resolve into factors) (geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").) This equation doesn't factor! |
çarpanlara ayırmaktransitive verb (maths: resolve into factors) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) I had to factor 20 equations for my homework. |
alacak haklarını devralmaktransitive verb (business: sell accounts) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) He factors debts for small businesses. |
temsilci, acentenoun (agent) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) He went to the motor factors to buy the replacement carburettor. |
hesaba katmakphrasal verb, transitive, separable (include in calculation) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) We forgot to factor in the cost of air conditioning. |
dahil etmekphrasal verb, transitive, separable (figurative (include) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) |
sınırlayıcı faktör, kısıtlayıcı faktörnoun ([sth] that restricts growth) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) The fact that he never got a degree will be a limiting factor in his career. In some pet fish, the limiting factor is the size of the tank in which they are kept. |
İngilizce öğrenelim
Artık factor'ün İngilizce içindeki anlamı hakkında daha fazla bilgi sahibi olduğunuza göre, seçilen örnekler aracılığıyla bunların nasıl kullanılacağını ve nasıl yapılacağını öğrenebilirsiniz. onları okuyun. Ve önerdiğimiz ilgili kelimeleri öğrenmeyi unutmayın. Web sitemiz sürekli olarak yeni kelimeler ve yeni örneklerle güncellenmektedir, böylece bilmediğiniz diğer kelimelerin anlamlarını İngilizce içinde arayabilirsiniz.
factor ile ilgili kelimeler
Eş anlamlılar
İngilizce sözcükleri güncellendi
İngilizce hakkında bilginiz var mı
İngilizce, İngiltere'ye göç eden ve 1400 yılı aşkın bir süre içinde gelişen Germen kabilelerinden gelmektedir. İngilizce, Çince ve İspanyolca'dan sonra dünyada en çok konuşulan üçüncü dildir. En çok öğrenilen ikinci dildir. ve yaklaşık 60 egemen ülkenin resmi dilidir.Bu dil, ikinci ve yabancı dil olarak anadili konuşanlardan daha fazla sayıda konuşmacıya sahiptir.İngilizce aynı zamanda Birleşmiş Milletler, Avrupa Birliği ve diğer birçok uluslararası kuruluşun ortak resmi dilidir. ve bölgesel organizasyonlar. Günümüzde dünyanın her yerindeki İngilizce konuşanlar nispeten kolaylıkla iletişim kurabiliyor.