İngilizce içindeki glancing ne anlama geliyor?

İngilizce'deki glancing kelimesinin anlamı nedir? Makale, tam anlamını, telaffuzunu ve iki dilli örneklerle birlikte glancing'ün İngilizce'te nasıl kullanılacağına ilişkin talimatları açıklamaktadır.

İngilizce içindeki glancing kelimesi yönü değişmiş, yönünden sapmış, yana kayan, bakış, bakmak, bakış atmak, yukarıya bakmak, aşağıya bakmak, sıyırmak, sıyırıp geçmek, arkasına bakmak, sıyırma, sıyırıp geçme, sıyırış, pırıltı, ışıltı, parıltı, parıldamak, parlamak, sektirmek anlamına gelir. Daha fazla bilgi için lütfen aşağıdaki ayrıntılara bakın.

telaffuz dinle

glancing kelimesinin anlamı

yönü değişmiş, yönünden sapmış

adjective (deflected)

(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.)
The baseball struck Jack's elbow a glancing blow.

yana kayan

adjective (sidelong, sideways)

(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.)
Nina gave a last, glancing look at her old house before leaving.

bakış

noun (glimpse)

(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.)
He had a glance at the newspaper headline.
Gazete başlıklarını bir bakışta okudu.

bakmak

intransitive verb (look)

(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.)
She couldn't help glancing towards the clock every five minutes.
Beş dakikada bir saatine bakmaktan kendini alamadı.

bakış atmak

(look quickly at)

(geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").)
Mark kept glancing at the door to see if his date had arrived. We glanced at each other discreetly.

yukarıya bakmak

(look briefly upwards)

(geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").)
The soccer player glanced up before crossing the ball into the penalty area.

aşağıya bakmak

(look briefly downwards)

(geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").)
Sarah glanced down at the contents of her plate.

sıyırmak, sıyırıp geçmek

(be deflected by)

(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.)
The shot glanced off a defender and went into the goal.

arkasına bakmak

(look briefly behind)

(geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").)
As she walked away, she glanced back to see if he was still there.

sıyırma, sıyırıp geçme, sıyırış

noun (deflection)

(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.)
The glance resulted in a score for the opponents.

pırıltı, ışıltı, parıltı

noun (archaic (gleam)

(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.)
There was a glance of light from her diamond ring.

parıldamak, parlamak

intransitive verb (flash)

(geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").)
She waved her ring so the light would glance off it.

sektirmek

transitive verb (deflect) (top, vb.)

(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").)
He glanced the ball to the boundary.

İngilizce öğrenelim

Artık glancing'ün İngilizce içindeki anlamı hakkında daha fazla bilgi sahibi olduğunuza göre, seçilen örnekler aracılığıyla bunların nasıl kullanılacağını ve nasıl yapılacağını öğrenebilirsiniz. onları okuyun. Ve önerdiğimiz ilgili kelimeleri öğrenmeyi unutmayın. Web sitemiz sürekli olarak yeni kelimeler ve yeni örneklerle güncellenmektedir, böylece bilmediğiniz diğer kelimelerin anlamlarını İngilizce içinde arayabilirsiniz.

glancing ile ilgili kelimeler

İngilizce hakkında bilginiz var mı

İngilizce, İngiltere'ye göç eden ve 1400 yılı aşkın bir süre içinde gelişen Germen kabilelerinden gelmektedir. İngilizce, Çince ve İspanyolca'dan sonra dünyada en çok konuşulan üçüncü dildir. En çok öğrenilen ikinci dildir. ve yaklaşık 60 egemen ülkenin resmi dilidir.Bu dil, ikinci ve yabancı dil olarak anadili konuşanlardan daha fazla sayıda konuşmacıya sahiptir.İngilizce aynı zamanda Birleşmiş Milletler, Avrupa Birliği ve diğer birçok uluslararası kuruluşun ortak resmi dilidir. ve bölgesel organizasyonlar. Günümüzde dünyanın her yerindeki İngilizce konuşanlar nispeten kolaylıkla iletişim kurabiliyor.