İtalyan içindeki pezzo ne anlama geliyor?
İtalyan'deki pezzo kelimesinin anlamı nedir? Makale, tam anlamını, telaffuzunu ve iki dilli örneklerle birlikte pezzo'ün İtalyan'te nasıl kullanılacağına ilişkin talimatları açıklamaktadır.
İtalyan içindeki pezzo kelimesi parça, parça, dilim, tane, adet, parça, örnek, eser, yapboz parçası, parça, taş, madeni para, makale, piyes, parça, kısım, bölüm, parça, bölüm, kısım, parça, büyük/iri parça, ince şerit, top, parça, parça, şarkı, türkü, nağme, ezgi, melodi, beste, (bütünü) oluşturan parça, aşı dalı, küçük parça, makale, satranç taşı, parça, nağme, kalın dilim, küme, öbek, yığın, şarkı, küme, yığın, paçavra, bez parçası, parça, parça, en iyi yaptığı iş, yapılı/boylu poslu erkek, ileri gelen, kağıt parçası, dev, eş, tutuşturma kağıdı, azar azar, aşağılık herif, pis herif, iri parça, adi/rezil/aşağılık kimse, antika eşya, aşağılık/rezil/alçak kimse, geri zekâlı, dangalak, bok kafalı, çok önemli kimse, müzede bulunan eser, müze parçası, orospu çocuğu, orospu evladı, pezevenk, puşt, en can alıcı kısım, aşağılık kimse, yedek parça, adi herif, aşağılık herif, önemli kişi, azar azar, parça parça, göt herif, it herif, puşt, enstrümantal müzik, sözsüz müzik, başlıca ilgi konusu olan şey, aşağılık/rezil kimse, ana becerici, koleksiyonluk eşya, koleksiyon eşyası, etkileyici şey, dikkat çekici şey, etkileyici kimse, önemli kişi, yüksek mevkideki kimse, nüfuzlu kimse, bir miktar, şerefsiz, yavşak herif, adi herif, parça, yedek parça, yavşak, nüfuzlu, aşağılık, rezil, bikini üstü, mayo üstü, çekici, tanesi, tek, bir dolarlık banknot, önemli kimse, hatırı sayılır kimse, en önemli unsur, turba, güzel şarkı anlamına gelir. Daha fazla bilgi için lütfen aşağıdaki ayrıntılara bakın.
pezzo kelimesinin anlamı
parçasostantivo maschile (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) La madre ha tagliato il cibo per suo figlio in pezzi più piccoli. Anne çocuğunun yemeğini küçük parçalara böldü. |
parça, dilimsostantivo maschile (fetta) (tümün bir kısmı) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Per favore dammi un pezzo della torta di mele. Elmalı tatlıdan bana da bir dilim verir misin? |
tane, adet, parçasostantivo maschile (componente) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Il mio nuovo servizio da tavola ha 34 pezzi. Yeni yemek takımım otuz dört parçadan oluşmaktadır. |
örneksostantivo maschile (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Questo pezzo mostra lo stile di Warhol. |
esersostantivo maschile (brano musicale) (müzik) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Quel pezzo di Bach era molto bello. |
yapboz parçası, parçasostantivo maschile (di puzzle) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Questo puzzle ha 1000 pezzi. |
taş(giochi da tavolo) (dama, vb.) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Dopo aver tirato i dadi ha mosso il pezzo cinque spazi in avanti. |
madeni parasostantivo maschile (moneta) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Ha pagato quella terra venti pezzi d'oro. |
makalesostantivo maschile (testo, articolo) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Ha scritto un pezzo sui pericoli del radon. |
piyes(teatro) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) L'ultimo pezzo di Ayckbourn è molto coinvolgente. |
parça
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Ho raccolto i cocci del piatto rotto. |
kısım, bölüm
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Il pezzo dell'ala è collegato alla fusoliera con giunzioni in titanio. Kanat kısmı gövdeye titanyumdan yapılma cıvatalarla bağlıdır. |
parça
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
bölüm, kısımsostantivo maschile (spettacolo) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Il pezzo comico sull'ascensore è stato molto divertente. |
parçasostantivo maschile (biscotto, cioccolato, ecc.) (çikolata, bisküvi, vb.) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Ha preso un pezzo del biscotto e l'ha inzuppato nel caffè. |
büyük/iri parçasostantivo maschile (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Papà si prende sempre il pezzo di carne più grosso dello spezzatino. |
ince şeritsostantivo maschile (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) C'era un brandello di tessuto impigliato nel filo spinato. |
top(tereyağı) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
parçasostantivo maschile (musica) (müzik) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Bisogna alzare le percussioni in questo brano. |
parça
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Il bambino ha assemblato le parti del modellino di treno. L'aero è esploso in volo e alcune sue parti si sono sparpagliate su una vasta area. Çocuk, model tren setinin parçalarını birleştirdi. |
şarkı, türkü
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) La canzone è stata tradotta in molte lingue. Bu şarkının sözleri pek çok dile çevrilmiştir. |
nağme, ezgi, melodi
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Harry canticchiava un motivo mentre lavorava. |
beste(musica) (müzik) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
(bütünü) oluşturan parça
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
aşı dalı(specifico) (bitki) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Grace ha preso un germoglio dal mio giardino per piantarlo sul suo. |
küçük parça
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
makale(giornalismo) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Jillian spera in una buona storia. |
satranç taşı(scacchi) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Ha mosso la sua pedina in avanti di due caselle. |
parça(müzik) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Il batterista non suona nel secondo brano. Oggi si svolgerà una prova di tutti i brani del musical. |
nağme(musica classica) (müzik) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Camminando vicino alla finestra aperta abbiamo sentito un canto della Quinta di Mahler. |
kalın dilim(pasta, kek) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Jeremy portò a Martha una tazza di caffè e una fetta della torta al limone fatta in casa. |
küme, öbek, yığın
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Allison rimosse un grumo di capelli dallo scarico. |
şarkı(canzone) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Suoneremo su richiesta i vostri brani preferiti. |
küme, yığın
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Il sugo era pieno di grumi. |
paçavra, bez parçasısostantivo maschile (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Glenn ha cucito insieme i pezzi per fare delle federe. |
parça
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Abbiamo diviso il dessert in tre parti. |
parçasostantivo maschile (makine) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Il tecnico ha smontato tutti i pezzi del computer. |
en iyi yaptığı iş(birisinin) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Fare torte è la specialità di Dan. |
yapılı/boylu poslu erkek(informale: bell'uomo) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
ileri gelen(figurato) (önemli kişi) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) William Shakespeare è stato forse il più famoso magnate della letteratura. |
kağıt parçası
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
dev
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
eş(di paio) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
tutuşturma kağıdı(ateş) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) La professoressa di chimica ha acceso il becco di Bunsen con un accenditoio. |
azar azaravverbio (anche figurato) (zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").) |
aşağılık herif, pis herif(volgare, offensivo) (saldırgan) (ünlem: Üzüntü, sevinç, korku, kızgınlık, şaşkınlık gibi duyguları belirtir veya bir kimseyi çağırmak için kullanılır.) |
iri parçasostantivo maschile (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Jim ha tagliato un grosso pezzo di tacchino e se lo è messo sul piatto. |
adi/rezil/aşağılık kimsesostantivo maschile (volgare, offensivo) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Quello stronzo mi ha fregato le chiavi della macchina! |
antika eşyasostantivo maschile (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) I figli litigarono su chi dovesse prendere i pezzi d'antiquariato della nonna. |
aşağılık/rezil/alçak kimse(volgare, offensivo) (kaba, hakaret) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
geri zekâlı, dangalak, bok kafalı(volgare, offensivo) (kaba, hakaret) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) In realtà Harry pensava che il suo capo fosse uno stronzo. |
çok önemli kimsesostantivo maschile (colloquiale: persona importante) (argo) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
müzede bulunan eser, müze parçasısostantivo maschile (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Quel vecchio moschetto non spara, è solo un pezzo da museo. |
orospu çocuğu, orospu evladı, pezevenk, puşt(volgare) (argo) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Quel figlio di puttana farebbe bene a stare dietro le sbarre. Ucciderò quel figlio di troia. |
en can alıcı kısımsostantivo maschile (figurato: cibo) (yemek) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Il piatto principale era delizioso, ma il pezzo forte è stato il dolce. |
aşağılık kimsesostantivo maschile (volgare) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Dopo il suo pessimo comportamento alla festa tutti consideravano Matt uno stronzo. |
yedek parçasostantivo maschile (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Hai un pezzo di ricambio per la mia bici? |
adi herif, aşağılık herifsostantivo maschile (volgare) (argo) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Il mio ex è un vero stronzo! |
önemli kişi(figurato: persona importante) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Pensa di essere un pezzo grosso da quando gli hanno dato una macchina aziendale. |
azar azar, parça parça
(zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").) |
göt herif, it herif, puştsostantivo maschile (volgare) (kaba) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) L'ex ragazzo di Erin è uno stronzo. |
enstrümantal müzik, sözsüz müziksostantivo maschile (musica) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Il gruppo ha chiuso la sua esibizione con un brano strumentale. |
başlıca ilgi konusu olan şeysostantivo maschile (mecazlı) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Il pezzo forte della conferenza è l'intervento che sarà fatto dal celebre medico. |
aşağılık/rezil kimse, ana becericisostantivo maschile (volgare, offensivo) (saldırgan) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Quel figlio di puttana mi ha rubato la macchina! |
koleksiyonluk eşya, koleksiyon eşyasısostantivo maschile (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Il perito è specializzato in pezzi da collezione come saliere e pepiere. |
etkileyici şey, dikkat çekici şey(mecazlı) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Quella sera, il numero che ha suscitato applausi a scena aperta è stato l'annuncio della gravidanza di Amy. |
etkileyici kimse(colloquiale: attraente) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Jacqueline riconosce che Tony è un bel pezzo di figo. |
önemli kişisostantivo maschile (informale) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
yüksek mevkideki kimsesostantivo maschile (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Non so esattamente in cosa consista il lavoro di Maria, ma è un pezzo grosso nell'ambito del sistema giuridico. |
nüfuzlu kimsesostantivo maschile (figurato: persona importante) (mecazlı) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Alcuni pezzi grossi dei piani alti faranno visita al nostro ufficio. |
bir miktarsostantivo femminile (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Posso avere un'altra porzione di purè di patate? |
şerefsizsostantivo maschile (volgare, offensivo) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
yavşak herif, adi herifsostantivo maschile (volgare, offensivo) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Quel tipo è un tale pezzo di merda. |
parçasostantivo maschile (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Passami un pezzo di corda così posso legare insieme le assi. |
yedek parça
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Questo macchinario ha molti pezzi di ricambio. Bu makinanın birçok yedek parçası bulunmaktadır. |
yavşak(volgare) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) L'uomo ubriaco diede della "fica" a Rob. |
nüfuzlusostantivo maschile (figurato: persona importante) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) |
aşağılık, rezil(volgare) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Che pezzo di merda! Come hai potuto fare una cosa del genere? |
bikini üstü, mayo üstüsostantivo maschile (di bikini) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Si è legata il top del bikini. |
çekici(gergale, molto colloquiale) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Keira è proprio un bel pezzo di figliola, le chiederò di uscire insieme. |
tanesi
(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Questi cioccolatini di qualità vengono 3 dollari l'uno. |
teksostantivo maschile (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Abbiamo molti servizi e coppie, ma non pezzi unici. |
bir dolarlık banknotsostantivo maschile (banconota da un dollaro) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Aveva tre pezzi da un dollaro e una banconota da cinque nel suo portafoglio. ⓘQuesta frase non è una traduzione della frase di origine. Cüzdanında üç adet bir dolarlık banknot vardı. |
önemli kimse, hatırı sayılır kimse
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Riconosco quell'uomo là, è una persona importante dell'industria cinematografica. |
en önemli unsursostantivo maschile (figurato: elemento) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
turbasostantivo maschile (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
güzel şarkı(canzone) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
İtalyan öğrenelim
Artık pezzo'ün İtalyan içindeki anlamı hakkında daha fazla bilgi sahibi olduğunuza göre, seçilen örnekler aracılığıyla bunların nasıl kullanılacağını ve nasıl yapılacağını öğrenebilirsiniz. onları okuyun. Ve önerdiğimiz ilgili kelimeleri öğrenmeyi unutmayın. Web sitemiz sürekli olarak yeni kelimeler ve yeni örneklerle güncellenmektedir, böylece bilmediğiniz diğer kelimelerin anlamlarını İtalyan içinde arayabilirsiniz.
pezzo ile ilgili kelimeler
İtalyan sözcükleri güncellendi
İtalyan hakkında bilginiz var mı
İtalyan (italiano) bir Roman dilidir ve çoğu İtalya'da yaşayan yaklaşık 70 milyon insan tarafından konuşulmaktadır. İtalyanca Latin alfabesini kullanır. J, K, W, X ve Y harfleri standart İtalyan alfabesinde yoktur, ancak yine de İtalyancadan ödünç alınan kelimelerde görünürler. İtalyanca, 67 milyon kişiyle (AB nüfusunun %15'i) Avrupa Birliği'nde en çok konuşulan ikinci dildir ve 13.4 milyon AB vatandaşı (%3) tarafından ikinci dil olarak konuşulmaktadır. İtalyanca, Vatikan'ın başlıca çalışma dilidir ve Roma Katolik hiyerarşisinde lingua franca olarak hizmet eder. İtalyanların yayılmasına yardımcı olan önemli bir olay, Napolyon'un 19. yüzyılın başlarında İtalya'yı fethi ve işgaliydi. Bu fetih, birkaç on yıl sonra İtalya'nın birleşmesini teşvik etti ve İtalyan dilinin dilini zorladı. İtalyanca, yalnızca sekreterler, aristokratlar ve İtalyan mahkemeleri arasında değil, aynı zamanda burjuvazi tarafından da kullanılan bir dil haline geldi.