İtalyan içindeki abbraccio ne anlama geliyor?
İtalyan'deki abbraccio kelimesinin anlamı nedir? Makale, tam anlamını, telaffuzunu ve iki dilli örneklerle birlikte abbraccio'ün İtalyan'te nasıl kullanılacağına ilişkin talimatları açıklamaktadır.
İtalyan içindeki abbraccio kelimesi kucaklamak, sarılmak, kabullenmek, benimsemek, sarılmak, sarılmak, sıkıca sarılmak, kapsamak, içermek, içine almak, içine almak, kucaklamak, kabul etmek, sarılmak, sarılmak, kucaklamak, benimsemek, kucaklamak, etrafını çevirmek, (birisine/birşeye) sokulmak/sarılmak, benimsemek, kabul etmek, (bağrına, vb.) basmak, bastırmak, sarılmak, sürmek, kucaklama, kucaklama, sarılma, kucaklama, sarılma, sarılma, sarma, sarılma, kuçaklaşma, içermek, kapsamak, sıkıca sarılmak, sımsıkı sarılmak, sıkı sıkı sarılmak anlamına gelir. Daha fazla bilgi için lütfen aşağıdaki ayrıntılara bakın.
abbraccio kelimesinin anlamı
kucaklamak, sarılmak
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Lei ha abbracciato suo fratello quando è tornato. Döndüğünde, erkek kardeşine sarıldı. |
kabullenmek, benimsemek(figurato) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Abbraccia liberamente le opinioni in voga tra le celebrità. |
sarılmak
(geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").) Si abbracciano sempre quando si incontrano. |
sarılmakverbo transitivo o transitivo pronominale (cingere con le braccia) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Ha abbracciato a malincuore il suo vecchio rivale. Eski düşmanına isteksiz bir şekilde sarıldı. |
sıkıca sarılmak
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Tim ha abbracciato forte la sua ragazza prima di andare via. |
kapsamak, içermek, içine almakverbo transitivo o transitivo pronominale (figurato) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Le sue idee abbracciano sia la filosofia che la finanza. Fikirleri felsefeden ekonomiye kadar uzanıyordu. |
içine almak(figurato: includere) (mecazlı) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) La matematica abbraccia l'aritmetica, l'algebra e la geometria. |
kucaklamakverbo transitivo o transitivo pronominale (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) La madre strinse la figlia piccola tra le sue braccia. |
kabul etmekverbo transitivo o transitivo pronominale (figurato: accettare, accogliere) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) I suoi colleghi hanno abbracciato le sue proposte. Meslektaşları tekliflerini kabul etti. |
sarılmakverbo transitivo o transitivo pronominale (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) I due si strinsero in un forte abbraccio. La madre abbracciò il suo bimbo che piangeva. |
sarılmak, kucaklamak
(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) La bambina abbracciò (or: strinse) forte la sua bambola. |
benimsemekverbo transitivo o transitivo pronominale (figurato: scegliere) (mecazlı) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) L'imperatore alla fine ha abbracciato la nuova religione. |
kucaklamakverbo transitivo o transitivo pronominale (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Stringi a te i tuoi bambini. |
etrafını çevirmek
(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) |
(birisine/birşeye) sokulmak/sarılmak
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) La piccola Bess si accoccola al suo orsetto preferito quando fa il pisolino. |
benimsemek, kabul etmek(fikir, vb.) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) La commissione ha adottato immediatamente la proposta. |
(bağrına, vb.) basmak, bastırmak
(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Ben strinse a sé la fidanzata e appoggiò il mento sulla sua spalla. |
sarılmakverbo transitivo o transitivo pronominale (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) La mamma di Sarah l'ha stretta forte a sé. |
sürmekverbo transitivo o transitivo pronominale (un arco di tempo) (geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").) La sua carriera nel cinema ha attraversato quarant'anni. |
kucaklamasostantivo maschile (stringere con amore) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Con il suo abbraccio affettuoso Carl rassicurò la moglie. |
kucaklama, sarılma
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) La piccola si dimenava per liberarsi dall'abbraccio della madre. |
kucaklama, sarılmasostantivo maschile (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Con un abbraccio Ursula rassicurò il marito. |
sarılma, sarma
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Il ragazzino cercò di liberarsi dall'abbraccio della nonna. |
sarılma, kuçaklaşmasostantivo maschile (resmi olmayan dil) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Li ho trovati che si scambiavano un abbraccio forte dietro allo stadio. |
içermek, kapsamak
(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) |
sıkıca sarılmak(figurato: abbracciare forte) (mecazlı) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Il papà abbracciò la figlia Shireen con grande affetto. |
sımsıkı sarılmak, sıkı sıkı sarılmak
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Henry prese Amber e la abbracciò forte. |
İtalyan öğrenelim
Artık abbraccio'ün İtalyan içindeki anlamı hakkında daha fazla bilgi sahibi olduğunuza göre, seçilen örnekler aracılığıyla bunların nasıl kullanılacağını ve nasıl yapılacağını öğrenebilirsiniz. onları okuyun. Ve önerdiğimiz ilgili kelimeleri öğrenmeyi unutmayın. Web sitemiz sürekli olarak yeni kelimeler ve yeni örneklerle güncellenmektedir, böylece bilmediğiniz diğer kelimelerin anlamlarını İtalyan içinde arayabilirsiniz.
abbraccio ile ilgili kelimeler
İtalyan sözcükleri güncellendi
İtalyan hakkında bilginiz var mı
İtalyan (italiano) bir Roman dilidir ve çoğu İtalya'da yaşayan yaklaşık 70 milyon insan tarafından konuşulmaktadır. İtalyanca Latin alfabesini kullanır. J, K, W, X ve Y harfleri standart İtalyan alfabesinde yoktur, ancak yine de İtalyancadan ödünç alınan kelimelerde görünürler. İtalyanca, 67 milyon kişiyle (AB nüfusunun %15'i) Avrupa Birliği'nde en çok konuşulan ikinci dildir ve 13.4 milyon AB vatandaşı (%3) tarafından ikinci dil olarak konuşulmaktadır. İtalyanca, Vatikan'ın başlıca çalışma dilidir ve Roma Katolik hiyerarşisinde lingua franca olarak hizmet eder. İtalyanların yayılmasına yardımcı olan önemli bir olay, Napolyon'un 19. yüzyılın başlarında İtalya'yı fethi ve işgaliydi. Bu fetih, birkaç on yıl sonra İtalya'nın birleşmesini teşvik etti ve İtalyan dilinin dilini zorladı. İtalyanca, yalnızca sekreterler, aristokratlar ve İtalyan mahkemeleri arasında değil, aynı zamanda burjuvazi tarafından da kullanılan bir dil haline geldi.