İtalyan içindeki brillante ne anlama geliyor?
İtalyan'deki brillante kelimesinin anlamı nedir? Makale, tam anlamını, telaffuzunu ve iki dilli örneklerle birlikte brillante'ün İtalyan'te nasıl kullanılacağına ilişkin talimatları açıklamaktadır.
İtalyan içindeki brillante kelimesi parlak, parlayan, zeki, parlak, zeki, akıllı, iyi, güzel, parlak, yuvarlak kesim pırlanta, yuvarlak kesim, parlak, parlayan, ışıldayan, parıltılı, ışıltılı, parlak (yüzey), parlak, ışıltılı, parlayan, parıldayan, pırıldayan, pırıl pırıl, parlak, canlı, canlı, isabetli, eskimiş, akıllı, zeki, parlak, ışıldayan, parlayan, ışıldayan, parlak, (müzik) hareketli, canlı, neşelendirici, keyifli, mutluluk veren, zeki, parlak, akıllıca, dahice, (renk) çiğ, cart, (yıldız gibi) parlayan/yanıp sönen, yaratıcı, parlak, canlı, hareketli, parlamak, parıldamak, ışık saçmak, parıldamak, (ışık) titremek, titrekçe parıldamak, parlamak, parıldamak, pırıldamak, parıldamak, parlamak, parlamak, kendini göstermek, ışık vermek, ışıldamak, parlamak, zekâsı parlamak, parlamak, parlamak, parıldamak, parlak ışık, boncuk gibi, başarısız kimse, çok başarılı kimse, harika fikir, müthiş fikir, çok başarılı olmak, sivrilmek, çilek rengi, çilek kırmızısı anlamına gelir. Daha fazla bilgi için lütfen aşağıdaki ayrıntılara bakın.
brillante kelimesinin anlamı
parlak, parlayanaggettivo (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Il sole brillante faceva strizzare gli occhi al bambino. |
zeki, parlak(figurato: intelligente) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Il brillante libro del dott. White ha rivoluzionato il pensiero politico moderno. |
zeki, akıllıaggettivo (intelligente) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Cole è un giovane molto brillante. Parlak zekâlı birisiyimdir. |
iyi, güzel(figurato) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Ha fatto una presentazione brillante. |
parlakaggettivo (renk) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) La nuova auto di Claire è di un rosso brillante. |
yuvarlak kesim pırlantasostantivo maschile (diamante) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Il brillante non usa più molto per le fedi matrimoniali. |
yuvarlak kesimsostantivo maschile (taglio di diamante) (bir çeşit pırlanta kesim şekli) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) È il brillante che dà lucentezza a questo diamante. |
parlakaggettivo (yüzey, boya, vb.) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) La finitura brillante dei mobili li faceva apparire lucidi. |
parlayan, ışıldayan, parıltılı, ışıltılı
(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Rachel guardò i gioielli scintillanti nella vetrina del negozio. |
parlak (yüzey)aggettivo (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Rachel lucidò il tavolo finché non fu brillante. |
parlak, ışıltılıaggettivo (mecazlı) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Helen era conosciuta per il suo brillante acume. |
parlayan, parıldayan, pırıldayan, pırıl pırılaggettivo (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Caroline fissò le stelle luccicanti e cercò di riconoscere le costellazioni. |
parlak, canlıaggettivo (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) È un bel colore blu brillante. |
canlıaggettivo (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Quel quadro ha molti colori brillanti. |
isabetliaggettivo (intelligente) (mecazlı) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) L'articolo era pieno di idee brillanti. |
eskimişaggettivo (giysi) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Tim indossava una giacca con i gomiti lucidi. |
akıllı, zeki(figurato: intelligente) (kişi) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) È una ragazza sveglia. |
parlak, ışıldayanaggettivo (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) La luna brillante illuminava la notte. |
parlayan, ışıldayanaggettivo (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Alla fine l'oggetto splendente che abbiamo visto era un tetto di metallo. |
parlakaggettivo (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) |
(müzik) hareketli, canlıaggettivo (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) La band ha suonato della musica vivace per incoraggiare la gente a ballare. |
neşelendirici, keyifli, mutluluk verenaggettivo (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Gli uccelli giocosi cantavano sugli alberi. |
zekiaggettivo (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) |
parlakaggettivo (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Le ragazze indossavano vistosi abiti blu e gialli. |
akıllıca, dahiceaggettivo (fikir, vb.) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) L'idea di Gabby di ridisporre l'esposizione dei prodotti è stata brillante. |
(renk) çiğ, cartaggettivo (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Steven indossava pantaloni fatti con un tessuto giallo acceso. |
(yıldız gibi) parlayan/yanıp sönenaggettivo (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Le luci brillanti del ristorante scintillavano allegramente. |
yaratıcı(fikir, vb.) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Hanno sicuramente un approccio illuminato al problema. |
parlakaggettivo (renk) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) La statua era dipinta di un color oro brillante. |
canlı, hareketliaggettivo (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) |
parlamak, parıldamak, ışık saçmak
(geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").) Heyecanla hikayesini anlatırken mavi gözleri gururla parıldıyordu (or: ışıldıyordu). |
parıldamakverbo intransitivo (figurato: occhi) (göz) (geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").) |
(ışık) titremek, titrekçe parıldamakverbo intransitivo (geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").) La luce scintillava sull'acqua. |
parlamak, parıldamak, pırıldamakverbo intransitivo (geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").) Il diamante dell'anello di fidanzamento di Patricia scintillava quando la luce lo colpiva. |
parıldamak, parlamak
(geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").) Guarda come brilla la sua collana alla luce. |
parlamak, kendini göstermekverbo intransitivo (figurato) (geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").) Oggi lei brillerà nella gara. Ailesi yıl sonu sınavlarında çok başarılı olmasını bekliyor. |
ışık vermek, ışıldamakverbo intransitivo (geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").) Le stelle risplendevano nel cielo notturno. |
parlamakverbo intransitivo (geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").) Il cerino brillò quando Jim lo sfregò. |
zekâsı parlamakverbo intransitivo (mecazlı) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Glen risplendeva stasera, tutti sono rimasti impressionati dal suo acume. |
parlamakverbo intransitivo (gözler) (geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").) Gli occhi della vecchia signora brillarono di ilarità come se stesse ridendo di una bella barzelletta. |
parlamak, parıldamak
(geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").) Era mezzogiorno e il sole splendeva. |
parlak ışıkverbo intransitivo (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) I soldati vedevano una lanterna brillare in lontananza. |
boncuk gibiaggettivo (occhi) (göz) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) |
başarısız kimse
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
çok başarılı kimse(istruzione) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
harika fikir, müthiş fikirsostantivo femminile (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Mi è appena venuta un'idea brillante: perché non organizziamo una festa a sorpresa per Lisa? |
çok başarılı olmak, sivrilmekverbo intransitivo (figurato) (bir konuda) (geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").) Non è bravo a spiegarla, ma brilla davvero in matematica. |
çilek rengi, çilek kırmızısısostantivo maschile (colore) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Il rosso fragola luminoso era il suo colore preferito. |
İtalyan öğrenelim
Artık brillante'ün İtalyan içindeki anlamı hakkında daha fazla bilgi sahibi olduğunuza göre, seçilen örnekler aracılığıyla bunların nasıl kullanılacağını ve nasıl yapılacağını öğrenebilirsiniz. onları okuyun. Ve önerdiğimiz ilgili kelimeleri öğrenmeyi unutmayın. Web sitemiz sürekli olarak yeni kelimeler ve yeni örneklerle güncellenmektedir, böylece bilmediğiniz diğer kelimelerin anlamlarını İtalyan içinde arayabilirsiniz.
brillante ile ilgili kelimeler
İtalyan sözcükleri güncellendi
İtalyan hakkında bilginiz var mı
İtalyan (italiano) bir Roman dilidir ve çoğu İtalya'da yaşayan yaklaşık 70 milyon insan tarafından konuşulmaktadır. İtalyanca Latin alfabesini kullanır. J, K, W, X ve Y harfleri standart İtalyan alfabesinde yoktur, ancak yine de İtalyancadan ödünç alınan kelimelerde görünürler. İtalyanca, 67 milyon kişiyle (AB nüfusunun %15'i) Avrupa Birliği'nde en çok konuşulan ikinci dildir ve 13.4 milyon AB vatandaşı (%3) tarafından ikinci dil olarak konuşulmaktadır. İtalyanca, Vatikan'ın başlıca çalışma dilidir ve Roma Katolik hiyerarşisinde lingua franca olarak hizmet eder. İtalyanların yayılmasına yardımcı olan önemli bir olay, Napolyon'un 19. yüzyılın başlarında İtalya'yı fethi ve işgaliydi. Bu fetih, birkaç on yıl sonra İtalya'nın birleşmesini teşvik etti ve İtalyan dilinin dilini zorladı. İtalyanca, yalnızca sekreterler, aristokratlar ve İtalyan mahkemeleri arasında değil, aynı zamanda burjuvazi tarafından da kullanılan bir dil haline geldi.