İtalyan içindeki limitato ne anlama geliyor?
İtalyan'deki limitato kelimesinin anlamı nedir? Makale, tam anlamını, telaffuzunu ve iki dilli örneklerle birlikte limitato'ün İtalyan'te nasıl kullanılacağına ilişkin talimatları açıklamaktadır.
İtalyan içindeki limitato kelimesi kısıtlamak, sınırlamak, sınırlandırmak, sınırlamak, sınırlandırmak, kısıtlamak, kısıtlandırmak, sınırlamak, kısıtlamak, kısıtlamak, kısıtlandırmak, (sadece tek bir bölgeye, vb.) sınırlamak, sınırlandırmak, kısıtlamak, kısıtlandırmak, kapatmak, kısıtlamak, değiştirmek, kısıtlamak, kontrol altına almak, uç, kenar, kısıtlamak, sınırlamak, kısıtlamak, sınırlamak, sınırlamak, durdurmak, frenlemek, yumuşatmak, ılımlılaştırmak, durdurmak, kontrol etmek, denetlemek, kısıtlı, sınırlı, küçük ölçekli, (para, imkân, vb.) sınırlı, kısıtlı, sınırlı, mahdut, sınırlı, kısıtlı, kısıtlı, sınırlı, kısıtlı, sınırlı, sayılı, yerelleştirilmiş, kısıtlı, kısıtlandırılmış, az/ufak (miktar), ılımlı, aşırıya kaçmayan, küçük/etrafı kapalı/dar, dar, dar, kordon altına almak, ile sınırlamak, ile sınırlandırmak, nitelemek anlamına gelir. Daha fazla bilgi için lütfen aşağıdaki ayrıntılara bakın.
limitato kelimesinin anlamı
kısıtlamak, sınırlamak, sınırlandırmak
(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Negli Stati Uniti le corti sono incaricate di limitare il potere del Presidente e del Congresso. |
sınırlamak, sınırlandırmak, kısıtlamak, kısıtlandırmakverbo transitivo o transitivo pronominale (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Ci sono leggi che limitano la vendita di prodotti alcolici e tabacco. |
sınırlamak, kısıtlamakverbo transitivo o transitivo pronominale (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Brian limita le ore lavorative per essere sicuro di avere tempo da dedicare alla famiglia. |
kısıtlamak, kısıtlandırmak
(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Per favore, cercate di limitare i vostri commenti alle critiche costruttive. |
(sadece tek bir bölgeye, vb.) sınırlamakverbo transitivo o transitivo pronominale (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Il pub limitò la zona fumatori al giardino e chiese ai clienti di non portare sigarette accese all'interno. |
sınırlandırmakverbo transitivo o transitivo pronominale (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Fornire alla polizia una descrizione il più possibile dettagliata del rapinatore restringerà il campo delle ricerche. |
kısıtlamak, kısıtlandırmak
(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Le libertà degli studenti sono state ridotte a causa del loro chiasso. |
kapatmak(bir yere) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) |
kısıtlamakverbo transitivo o transitivo pronominale (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Il capo ha limitato le ore di straordinari permesse ogni settimana. |
değiştirmek(dichiarazione) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) |
kısıtlamakverbo transitivo o transitivo pronominale (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Ike era troppo vincolato dai suoi impegni universitari; per questo decise di mollare gli studi e fondare la sua azienda. |
kontrol altına almakverbo transitivo o transitivo pronominale (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) I medici hanno tentato di contenere la malattia. |
uç, kenar
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Il bicchiere era stato messo sul bordo del tavolo. Bu sınırı aşmamanız gerekiyor. |
kısıtlamak, sınırlamak
(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Mia madre razionava sempre i biscotti a casa nostra. |
kısıtlamak, sınırlamak(figurato) (mecazlı) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Le regole stringenti imbrigliavano gli studenti. |
sınırlamakverbo transitivo o transitivo pronominale (belli bir yerle) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Il falegname circoscrive le sue materie prime acquistando il legno solo dalle zone circostanti. |
durdurmak, frenlemek
(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) |
yumuşatmak, ılımlılaştırmakverbo transitivo o transitivo pronominale (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Karen cercava di contenere l'entusiasmo del suo ragazzo. |
durdurmakverbo transitivo o transitivo pronominale (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) I difensori arrestarono la carica degli attaccanti. |
kontrol etmek, denetlemekverbo transitivo o transitivo pronominale (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Cerca di controllare il flusso d'acqua girando la valvola. |
kısıtlı, sınırlı
(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Il progetto faceva solo progressi limitati per colpa del direttore incompetente. |
küçük ölçekli
(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Stiamo pensando a una commercializzazione limitata, non a una campagna nazionale. |
(para, imkân, vb.) sınırlı, kısıtlıaggettivo (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) L'azienda disponeva di risorse limitate e non riusciva a mettere in pratica nessuna buona idea. |
sınırlı, mahdut
(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) C'è un numero limitato di modi in cui possiamo risolvere questo problema. |
sınırlı, kısıtlıaggettivo (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Davvero è una fiera e c'è solo un limitato numero di biglietti disponibili al pubblico. |
kısıtlı, sınırlıaggettivo (miktar, vb., mecazlı) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) L'insieme di eventi accettabili è limitato. |
kısıtlı, sınırlıaggettivo (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Viste le nostre risorse limitate, passiamo le vacanze a casa. |
sayılıaggettivo (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Adesso il nostro dipartimento ha il personale ridotto a causa dei recenti tagli al bilancio. |
yerelleştirilmişaggettivo (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Il dolore del paziente era circoscritto all'articolazione del ginocchio. |
kısıtlı, kısıtlandırılmış(da leggi) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Il potere della polizia è limitato dalla legge. |
az/ufak (miktar)aggettivo (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) L'azienda era un'iniziativa imprenditoriale modesta. |
ılımlı, aşırıya kaçmayanaggettivo (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Sperano che una risposta limitata possa evitare ulteriori violenze. |
küçük/etrafı kapalı/dar(yer) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) |
dar
(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) I suoi interessi sono ristretti, limitati alla scienza e alla logica. |
dar(görüş, vb., mecazlı) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Il fazioso ha una visione ristretta della storia. |
kordon altına almakverbo transitivo o transitivo pronominale (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) La polizia ha transennato l'area dell'incidente mentre gli investigatori indagavano sulle cause. |
ile sınırlamakverbo transitivo o transitivo pronominale (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Quando si sceglie l'università è importante limitare le opzioni a tre facoltà. |
ile sınırlandırmakverbo transitivo o transitivo pronominale (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Teresa limita il tempo che i suoi figli passano davanti alla TV a due ore al giorno. |
nitelemekverbo transitivo o transitivo pronominale (dichiarazione) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Agnes ha limitato la sua affermazione con l'ammissione che non conosceva le statistiche esatte |
İtalyan öğrenelim
Artık limitato'ün İtalyan içindeki anlamı hakkında daha fazla bilgi sahibi olduğunuza göre, seçilen örnekler aracılığıyla bunların nasıl kullanılacağını ve nasıl yapılacağını öğrenebilirsiniz. onları okuyun. Ve önerdiğimiz ilgili kelimeleri öğrenmeyi unutmayın. Web sitemiz sürekli olarak yeni kelimeler ve yeni örneklerle güncellenmektedir, böylece bilmediğiniz diğer kelimelerin anlamlarını İtalyan içinde arayabilirsiniz.
limitato ile ilgili kelimeler
İtalyan sözcükleri güncellendi
İtalyan hakkında bilginiz var mı
İtalyan (italiano) bir Roman dilidir ve çoğu İtalya'da yaşayan yaklaşık 70 milyon insan tarafından konuşulmaktadır. İtalyanca Latin alfabesini kullanır. J, K, W, X ve Y harfleri standart İtalyan alfabesinde yoktur, ancak yine de İtalyancadan ödünç alınan kelimelerde görünürler. İtalyanca, 67 milyon kişiyle (AB nüfusunun %15'i) Avrupa Birliği'nde en çok konuşulan ikinci dildir ve 13.4 milyon AB vatandaşı (%3) tarafından ikinci dil olarak konuşulmaktadır. İtalyanca, Vatikan'ın başlıca çalışma dilidir ve Roma Katolik hiyerarşisinde lingua franca olarak hizmet eder. İtalyanların yayılmasına yardımcı olan önemli bir olay, Napolyon'un 19. yüzyılın başlarında İtalya'yı fethi ve işgaliydi. Bu fetih, birkaç on yıl sonra İtalya'nın birleşmesini teşvik etti ve İtalyan dilinin dilini zorladı. İtalyanca, yalnızca sekreterler, aristokratlar ve İtalyan mahkemeleri arasında değil, aynı zamanda burjuvazi tarafından da kullanılan bir dil haline geldi.