İtalyan içindeki nero ne anlama geliyor?
İtalyan'deki nero kelimesinin anlamı nedir? Makale, tam anlamını, telaffuzunu ve iki dilli örneklerle birlikte nero'ün İtalyan'te nasıl kullanılacağına ilişkin talimatları açıklamaktadır.
İtalyan içindeki nero kelimesi siyah, kara, siyah, aksi, ters, kara, sütsüz, siyah giysi, siyah, siyah giysi, siyah, zenci, siyahi, pis, kirli, zenci, kapkara, koyu, zenci, mürekkep, hüzünlü, efkarlı, şiş, şişmiş, kabarmış, çok ciddi, kötü, kötü, fena, kederli, üzüntülü, kötü, koyu renk, kara, siyah, kuzguni, simsiyah, siyahlatmak, siyaha boyamak, gizlice, el altından, el altından, gizlice, gizlice, el altından, siyah-beyaz, kuzguni siyah, simsiyah, kapkara, tutucu, frenk üzümü, karga, ekin kargası, (ciltte) siyah nokta, kara lahana, ek bir işte çalışma, morarmış göz, foseptik çukuru, morluk, siyah-beyaz fotoğrafçılık, kara fasulye, kara delik, kara mizah, karabiber, börülce, kara borsa, vahim durum, siyah beyaz resim, kömür balığı, eleştirmek, kâğıda dökmek, yazıya dökmek, yazmak, siyah, kara, kara, siyah, gümüşi, gümüş renkli, siyah-beyaz, kuzguni siyah, karabiber, börülce, boşluk, damla, frenk üzümü aromalı, bariz, mürekkep balığı boyası, sepya, ek işte çalışmak, ek iş yapmak, simsiyah anlamına gelir. Daha fazla bilgi için lütfen aşağıdaki ayrıntılara bakın.
nero kelimesinin anlamı
siyah, karaaggettivo (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Stava bene nel vestito nero. Siyah elbise ona çok yakışmış. |
siyahsostantivo maschile (renk) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Il mio colore preferito è il nero. En sevdiğim renk siyahtır. |
aksi, tersaggettivo (figurato) (mecazlı) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Tom era di umore nero dopo che il suo capo lo aveva rimproverato. |
karaaggettivo (leke, mecazlı) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) La condanna era un marchio nero sulla sua fedina. |
sütsüz(specifico: caffè) (kahve, çay) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) |
siyah giysi(in lutto) (matem giysisi) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) La vedova ha vestito il nero per anni. |
siyahsostantivo maschile (colorante nero) (koyu renk) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Laura vuole tingersi di nero i capelli. |
siyah giysi, siyahsostantivo maschile (abbigliamento di colore nero) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Stai bene col nero. |
zenci, siyahi(persona) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Nina intervista diversi comici di colore nel suo podcast. |
pis, kirliaggettivo (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Le pareti della fabbrica erano annerite di fuliggine. |
zenci
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
kapkara(mecazlı) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Le ombre nere spaventarono la bambina. |
koyuaggettivo (renk) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) |
zenci(persona di colore) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
mürekkep(ahtapot, mürekkep balığı) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Il calamaro ha schizzato dell'inchiostro sul suo aggressore. |
hüzünlü, efkarlı(mecazlı) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Le cattive notizie mi hanno messo di umore triste. |
şiş, şişmiş, kabarmışaggettivo (livido) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) L'occhio del pugile è gonfio a causa di un gancio destro infertogli dall'avversario. |
çok ciddi
(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Qual è il motivo per cui sei di umore così cupo stamattina? |
kötü(umore, ecc.) (ruh hali) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Morris è di pessimo umore. Cosa gli hai detto per sconvolgerlo a tal punto? |
kötü, fena(gün, deneyim, vb.) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Ho avuto una pessima mattina; spero che nel pomeriggio vada meglio. |
kederli, üzüntülüaggettivo (mecazlı) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Con una recessione prevista a breve, questo è un periodo grigio per l'economia. |
kötü(avverso) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Abbiamo avuto proprio una cattiva sorte. |
koyu renkaggettivo (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Un uomo su un cavallo nero comparve sulla cima della montagna. |
kara, siyahsostantivo maschile (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) C'erano tre cavalli nel fienile: due pezzati e uno scuro. |
kuzguni, simsiyahaggettivo (renk) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Agatha si scansò i capelli corvini dal viso. |
siyahlatmak
(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) I soldati si sono anneriti il volto prima della missione. |
siyaha boyamakverbo transitivo o transitivo pronominale (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Il lustrascarpe ha lucidato di nero le scarpe. |
gizlice, el altındanavverbio (figurato) (zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").) |
el altından, gizliceavverbio (figurato: illegale) (zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").) L'impresario edile paga i suoi lavoratori a giornata sottobanco. |
gizlice, el altındanavverbio (figurato) (zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").) |
siyah-beyazlocuzione aggettivale (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) La famiglia non poteva permettersi un nuovo televisore, così guardava i programmi su un vecchio schermo in bianco e nero. |
kuzguni siyah, simsiyah, kapkaraaggettivo (colore) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Yolanda ha i capelli nero corvino. |
tutuculocuzione aggettivale (figurato: persona all'antica) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) |
frenk üzümüsostantivo maschile (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) La ricetta richiede una tazza di ribes neri. |
karga, ekin kargasısostantivo maschile (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
(ciltte) siyah noktasostantivo maschile (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Pulisciti il viso con un asciugamano caldo per sbarazzarti dei punti neri. |
kara lahana(Brassica oleracea sabauda) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Gli esperti dicono che il cavolo verza è il cibo più sano che ci sia. |
ek bir işte çalışmasostantivo maschile (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
morarmış gözsostantivo maschile (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Nick aveva un occhio nero dopo essere stato colpito dalla palla da baseball. |
foseptik çukurusostantivo maschile (per raccolta acque reflue) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
morluksostantivo maschile (gözün etrafındaki) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Dopo la rissa aveva un occhio nero. |
siyah-beyaz fotoğrafçılıksostantivo femminile (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Si è specializzato nella fotografia in bianco e nero. |
kara fasulyesostantivo maschile (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) I fagioli neri col riso sono un tipico piatto di parecchi paesi dell'America Latina. |
kara deliksostantivo maschile (uzay) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Il buco nero è presumibilmente lo stadio finale di sviluppo di una stella di grande massa. |
kara mizahsostantivo maschile (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
karabibersostantivo maschile (pianta) (bitki) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) La pianta del pepe nero appartiene alla famiglia delle Piperacee. |
börülcesostantivo maschile (pianta) (bitki) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Abbiamo piantato due file di fagioli dall'occhio nero in giardino. |
kara borsasostantivo maschile (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Sebbene sia illegale, molta gente acquista merci al mercato nero. Le statistiche economiche ufficiali non considerano il giro d'affari del mercato nero. |
vahim durumverbo transitivo o transitivo pronominale (figurato) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
siyah beyaz resimsostantivo maschile (monocromaticità) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Chiese alla regista perché avesse scelto di girare il suo film in bianco e nero. |
kömür balığısostantivo maschile (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
eleştirmekverbo transitivo o transitivo pronominale (colloquiale) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Dice sempre di tutto ai suoi sottoposti ogni volta che fanno il minimo errore. |
kâğıda dökmek, yazıya dökmek, yazmakverbo transitivo o transitivo pronominale (informale: scrivere) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Adesso che abbiamo trovato un accordo sui termini, mettiamoli nero su bianco. |
siyah, karalocuzione aggettivale (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) |
kara, siyahaggettivo (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) I capelli neri come il carbone ricadevano delicatamente sulle spalle della donna. |
gümüşi, gümüş renkli
(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) L'ospite indossava un abito elegante color grigio perla. |
siyah-beyazsostantivo maschile (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) La fotografia in bianco e nero mostrava una sorprendente quantità di dettagli. |
kuzguni siyahsostantivo maschile (colore) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Queste magliette sono ora disponibili in nero corvino. |
karabibersostantivo maschile (spezia) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Aggiungete una macinata di pepe nero. |
börülcesostantivo maschile (legume) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Nel Sud degli Stati Uniti è tradizione mangiare fagioli dall'occhio nero a Capodanno per avere fortuna nell'anno che verrà. |
boşluksostantivo maschile (figurato) (mecazlı) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
damlasostantivo maschile (pelle) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
frenk üzümü aromalılocuzione aggettivale (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Vuoi provare un po' della mia gelatina di ribes nero fatta in casa? |
bariz(figurato: senza compromesso) (mecazlı) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) A te la cosa sembra tutto bianco o tutto nero, ma è più complicato di così. |
mürekkep balığı boyası, sepyasostantivo maschile (zoologia) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
ek işte çalışmak, ek iş yapmakverbo transitivo o transitivo pronominale (geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").) La nostra compagnia paga così poco che metà del personale fa un secondo lavoro in nero. |
simsiyahlocuzione aggettivale (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) |
İtalyan öğrenelim
Artık nero'ün İtalyan içindeki anlamı hakkında daha fazla bilgi sahibi olduğunuza göre, seçilen örnekler aracılığıyla bunların nasıl kullanılacağını ve nasıl yapılacağını öğrenebilirsiniz. onları okuyun. Ve önerdiğimiz ilgili kelimeleri öğrenmeyi unutmayın. Web sitemiz sürekli olarak yeni kelimeler ve yeni örneklerle güncellenmektedir, böylece bilmediğiniz diğer kelimelerin anlamlarını İtalyan içinde arayabilirsiniz.
nero ile ilgili kelimeler
İtalyan sözcükleri güncellendi
İtalyan hakkında bilginiz var mı
İtalyan (italiano) bir Roman dilidir ve çoğu İtalya'da yaşayan yaklaşık 70 milyon insan tarafından konuşulmaktadır. İtalyanca Latin alfabesini kullanır. J, K, W, X ve Y harfleri standart İtalyan alfabesinde yoktur, ancak yine de İtalyancadan ödünç alınan kelimelerde görünürler. İtalyanca, 67 milyon kişiyle (AB nüfusunun %15'i) Avrupa Birliği'nde en çok konuşulan ikinci dildir ve 13.4 milyon AB vatandaşı (%3) tarafından ikinci dil olarak konuşulmaktadır. İtalyanca, Vatikan'ın başlıca çalışma dilidir ve Roma Katolik hiyerarşisinde lingua franca olarak hizmet eder. İtalyanların yayılmasına yardımcı olan önemli bir olay, Napolyon'un 19. yüzyılın başlarında İtalya'yı fethi ve işgaliydi. Bu fetih, birkaç on yıl sonra İtalya'nın birleşmesini teşvik etti ve İtalyan dilinin dilini zorladı. İtalyanca, yalnızca sekreterler, aristokratlar ve İtalyan mahkemeleri arasında değil, aynı zamanda burjuvazi tarafından da kullanılan bir dil haline geldi.