İtalyan içindeki penso ne anlama geliyor?
İtalyan'deki penso kelimesinin anlamı nedir? Makale, tam anlamını, telaffuzunu ve iki dilli örneklerle birlikte penso'ün İtalyan'te nasıl kullanılacağına ilişkin talimatları açıklamaktadır.
İtalyan içindeki penso kelimesi düşünmek, niyetinde olmak, bulmak, sanmak, zannetmek, düşünmek, düşünceye dalmak, sanmak, zannetmek, düşünmek, -e bakmak, ilgilenmek, yorumlamak, (üzerine) düşünme, sanmak, ummak, düşünmek, düşünce, kanı, görüş, fikrinde olmak, düşüncesinde olmak, görüşünde olmak, düşünmek, addetmek, saymak, düşünmek, akla gelmek, sanmak, zannetmek, zannetmek, sanmak, tahmin etmek, düşünmek, hoş görünmek, çekici gelmek, düşünmek, fikrinde olmak, (iyice) düşünmek, tefekkür etmek, (sürekli) düşünmek, aklından geçirmek, saymak, addetmek, düşünmek, planlamak, tasarlamak, düşünmek, hesaba katmak, dikkate almak, mantık, eseme, bir düşün/hayal et, bir şey değil, düşünce tarzı, aklına koymak, izlenimine kapılmak, izlenimini edinmek, hakkında iyi düşünmek, iyi düşüncelere sahip olmak, mantıklı düşünmek, fazla kafa yormak, iyi düşünmek, etraflıca düşünmek, (yapmaya) niyetli olmak, olasılığını tartışmak, üzerinde düşünmek, hiç düşünmeden, düşünmeksizin, ayrıcalık beklentisi, düşünüp taşınmak, fazla düşünmek, düşünmek, sevmekten vazgeçmek, üzerinde düşünmek, sanmak, zannetmek, halletmek, aklından geçirmek, tasarlamak, planlamak, tahmin, anlam çıkarmak, inanmak, düşünmek anlamına gelir. Daha fazla bilgi için lütfen aşağıdaki ayrıntılara bakın.
penso kelimesinin anlamı
düşünmek, niyetinde olmakverbo transitivo o transitivo pronominale (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Penso che andrò in drogheria adesso. |
bulmakverbo transitivo o transitivo pronominale (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Ehi Jane, ho appena pensato a una soluzione per il tuo problema! |
sanmak, zannetmekverbo transitivo o transitivo pronominale (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Penso che Tom venga con noi. Adesso glielo chiedo. |
düşünmekverbo intransitivo (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Bert uscì per riflettere un momento. |
düşünceye dalmakverbo intransitivo (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Non disturbarlo, sta pensando. |
sanmak, zannetmek
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Che cosa pensi che succederà? Ne olacağını sanıyorsun? |
düşünmek(con discorso diretto) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) |
-e bakmak, ilgilenmek
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Pensa agli affari tuoi e non dire agli altri cosa fare. ⓘQuesta frase non è una traduzione della frase di origine. Sen kendi işine bak (or: işinle ilgilen), başkalarına karışma. |
yorumlamak
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Non so cosa pensare dei suoi comportamenti. Cosa pensi di questa macchina? |
(üzerine) düşünme
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Ci penserò (or: rifletterò) e ti farò sapere. Bu sorunun çözümüne biraz kafa yormam lazım. |
sanmakverbo transitivo o transitivo pronominale (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) |
ummak
(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Sto pensando di fare un viaggio in Europa dopo aver finito l'università. |
düşünmek(pensare) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Sentiva che le sue azioni erano ingiuste. |
düşünce, kanı, görüş
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) A suo stesso avviso, è un bravo attore! |
fikrinde olmak, düşüncesinde olmak, görüşünde olmak
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) |
düşünmek
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) |
addetmek, saymakverbo transitivo o transitivo pronominale (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Gerald vuole sempre incontrare i ragazzi di sua figlia per vedere se può ritenerli adatti a lei. |
düşünmek
(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Suppongo che lei sia il nuovo sceriffo. Visto che è ora di pranzo, immagino che Glenn sia al pub. |
akla gelmek
(geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").) Ti è venuto in mente che lei potrebbe opporsi a questo? Onun buna karşı çıkacağı hiç aklına geldi mi? |
sanmak, zannetmekverbo transitivo o transitivo pronominale (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Credo che non pioverà domani, ma non ne sono sicuro. Yarın yağmur yağacağını sanmıyorum (or: zannetmiyorum), ama belli de olmaz. |
zannetmek, sanmak
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) L'idraulico dice che può fare tutto il lavoro in un'ora, ma sospetto che ci vorrà più tempo. |
tahmin etmekverbo transitivo o transitivo pronominale (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Suppongo che ci siano cinquanta persone nella stanza. |
düşünmekverbo transitivo o transitivo pronominale (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Immagino che voglia andare al campeggio, ma non ne sono sicuro. |
hoş görünmek, çekici gelmek(mecazlı) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Che te ne pare di questa idea? |
düşünmek, fikrinde olmakverbo transitivo o transitivo pronominale (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Penso che dovremmo prendere quella strada. |
(iyice) düşünmek, tefekkür etmekverbo intransitivo (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) In questo momento non lo so; devo pensarci ancora. Şu anda cevabı bilmiyorum, tekrar iyice düşünmem lazım. |
(sürekli) düşünmek(bir şeyi, birisini) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Era triste e pensava tutto il tempo alla sua situazione. |
aklından geçirmekverbo intransitivo (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Non pensare nemmeno di chiedermi di farti altri favori! |
saymak, addetmek
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Penso a lui come a un mio amico. Evet, onu arkadaş sayıyorum (or: addediyorum). |
düşünmek, planlamak, tasarlamakverbo intransitivo (bir şeyi yapmayı) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Pensavamo di andare al nuovo ristorante italiano stasera. |
düşünmek, hesaba katmak, dikkate almakverbo intransitivo (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Non puoi lasciarmi! Pensa ai bambini! |
mantık, eseme
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) La logica formale usa simboli per esprimere idee. |
bir düşün/hayal et
Pensa soltanto a quanto saranno tutti sorpresi di rivederti! |
bir şey değilinteriezione (colloquiale) (ünlem: Üzüntü, sevinç, korku, kızgınlık, şaşkınlık gibi duyguları belirtir veya bir kimseyi çağırmak için kullanılır.) Non ti preoccupare, non mi è costato niente! Lascia stare! non mi devi proprio niente. |
düşünce tarzısostantivo maschile (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Se gli parlo sarà d'accordo con il nostro modo di pensare. |
aklına koymak
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Sto pensando di raccontare ai tuoi genitori quello che hai fatto. |
izlenimine kapılmak, izlenimini edinmekverbo transitivo o transitivo pronominale (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Ho l'impressione che tu non ti fidi abbastanza di me. |
hakkında iyi düşünmek, iyi düşüncelere sahip olmak
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) |
mantıklı düşünmek
(geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").) |
fazla kafa yormakverbo intransitivo (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) |
iyi düşünmek, etraflıca düşünmek
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Juliet ha dovuto riflettere a fondo riguardo alla proposta di matrimonio di Romeo. Devo rifletterci bene prima di prendere una decisione. |
(yapmaya) niyetli olmakverbo intransitivo (intenzione) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Non penso di tornare a casa prima di mezzanotte. |
olasılığını tartışmakverbo intransitivo (discutere l'intenzione di) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Pare che stiano pensando di licenziare qualche dipendente. |
üzerinde düşünmekverbo intransitivo (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Rifletti su ciò che ti ho detto e fammi sapere domani che cos'hai deciso. |
hiç düşünmeden, düşünmeksizinavverbio (zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").) Il capo ha respinto le mie idee su due piedi, non mi ha neanche fatto domande. |
ayrıcalık beklentisi
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) La gente qui ha dei comportamenti fastidiosi perché pensa che le sia tutto dovuto. |
düşünüp taşınmakverbo intransitivo (geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").) È stata una decisione difficile e ci ho riflettuto su per molto tempo prima di prenderla. |
fazla düşünmek(bir şeyi) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) |
düşünmekverbo intransitivo (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Ti va di uscire stasera? Beh, ci pensiamo quando avrai finito tutti i compiti. |
sevmekten vazgeçmek(vita sentimentale) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Mi ci sono voluti mesi per dimenticare Jake dopo che ci siamo lasciati. |
üzerinde düşünmek
(geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").) Abbiamo impiegato così tanto tempo a riflettere su dove cenare che è diventato troppo tardi per prenotare. |
sanmak, zannetmek
(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Suppongo che si sia perso di nuovo. |
halletmek(provvedere a [qlcs]) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Penserà lui all'organizzazione del viaggio. |
aklından geçirmek(bir şey yapmayı) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) |
tasarlamak, planlamak
(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Gelecek yıl bir ev satın almayı planlıyoruz. |
tahminverbo intransitivo (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Anna pensa che Ned non ce la farà. |
anlam çıkarmakverbo transitivo o transitivo pronominale (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Quando mio marito definisce "interessante" il cibo che ho cucinato, credo che intenda che non gli piace. Credevo che John fosse nelle Fiji, ma mi sbagliavo di grosso: era in Venezuela. |
inanmakverbo transitivo o transitivo pronominale (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Lui ritiene che quelle azioni siano illegali. |
düşünmekverbo transitivo o transitivo pronominale (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Quando non l'ho visto a scuola ho pensato che fosse a casa malato. |
İtalyan öğrenelim
Artık penso'ün İtalyan içindeki anlamı hakkında daha fazla bilgi sahibi olduğunuza göre, seçilen örnekler aracılığıyla bunların nasıl kullanılacağını ve nasıl yapılacağını öğrenebilirsiniz. onları okuyun. Ve önerdiğimiz ilgili kelimeleri öğrenmeyi unutmayın. Web sitemiz sürekli olarak yeni kelimeler ve yeni örneklerle güncellenmektedir, böylece bilmediğiniz diğer kelimelerin anlamlarını İtalyan içinde arayabilirsiniz.
penso ile ilgili kelimeler
İtalyan sözcükleri güncellendi
İtalyan hakkında bilginiz var mı
İtalyan (italiano) bir Roman dilidir ve çoğu İtalya'da yaşayan yaklaşık 70 milyon insan tarafından konuşulmaktadır. İtalyanca Latin alfabesini kullanır. J, K, W, X ve Y harfleri standart İtalyan alfabesinde yoktur, ancak yine de İtalyancadan ödünç alınan kelimelerde görünürler. İtalyanca, 67 milyon kişiyle (AB nüfusunun %15'i) Avrupa Birliği'nde en çok konuşulan ikinci dildir ve 13.4 milyon AB vatandaşı (%3) tarafından ikinci dil olarak konuşulmaktadır. İtalyanca, Vatikan'ın başlıca çalışma dilidir ve Roma Katolik hiyerarşisinde lingua franca olarak hizmet eder. İtalyanların yayılmasına yardımcı olan önemli bir olay, Napolyon'un 19. yüzyılın başlarında İtalya'yı fethi ve işgaliydi. Bu fetih, birkaç on yıl sonra İtalya'nın birleşmesini teşvik etti ve İtalyan dilinin dilini zorladı. İtalyanca, yalnızca sekreterler, aristokratlar ve İtalyan mahkemeleri arasında değil, aynı zamanda burjuvazi tarafından da kullanılan bir dil haline geldi.