İtalyan içindeki sulla ne anlama geliyor?
İtalyan'deki sulla kelimesinin anlamı nedir? Makale, tam anlamını, telaffuzunu ve iki dilli örneklerle birlikte sulla'ün İtalyan'te nasıl kullanılacağına ilişkin talimatları açıklamaktadır.
İtalyan içindeki sulla kelimesi görüp geçirmek, kendini düzeltmek, düzelmek, açık sözlü, sözünü esirgemeyen, dobra dobra konuşan, politika, düşünce tarzı, frekans, ellilerinde, kırklarında, altmışlarında, dünyada, yazılı olarak, solda, binada, sağda, sağdan, olay yerinde, olay mahallinde, nedeniyle, sebebiyle, karada, yolunda, geri dönüş, sahilde bulduklarıyla/topladıklarıyla geçinen kimse, başına hafifçe dokunma, başını sokacak bir yer/ev, yaşam sigortası, hayat sigortası, yaşam sigortası, hayat sigortası, üzerinde, üstünde, tepesinde, yol üzerinde, -den sonra, üstünde, yaklaşmış, bazında, geri yönelmek, savunucu, savunan, müdafaa eden, doğru yoldan sapan, sapkın, nehir kıyısındaki, ırmak kıyısındaki, öykücülükle ilgili, kırklı yaşlarında, altmışlı yaşlarında, kağıt üstünde, kağıt üzerinde, kaynağından, yolunda, deniz kıyısındaki, vahşi yaşam, ilerlemek, başına hafifçe dokunmak, şartlı tahliye etmek, şartlı olarak serbest bırakmak, elektrikli sandalyede idam etmek, elektrikle idam etmek, kara listeye almak, yolunda, zort çekmek, su kıyısındaki, su kenarındaki, oyun sırasında toplanıp konuşmak, oyuncuların toplanarak konuşması, elle hafif dokunuş/vuruş, kaçak avlanmak, başkasının arazisinde izinsiz avlanmak, (iğne, diken, vb.) batmak, sağa, sağ tarafa, sağ yöne, emlak vergisi, dışında, bir fazla vuruş yapma, bogey, , iç taraftaki, reklam, tanıtım, kağıt üstünde, ön, tıklamak, elektrikli sandalyede idam edilmek, tepe noktasına erişmek, üzerine eğilmek, omzuna almak, elektrikli sandalyede idam etmek anlamına gelir. Daha fazla bilgi için lütfen aşağıdaki ayrıntılara bakın.
sulla kelimesinin anlamı
görüp geçirmek(vivere un evento) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) I nostri nonni hanno visto la guerra e sanno cosa significa perdere tutto. |
kendini düzeltmek, düzelmek
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Joey ha promesso di ravvedersi, ma non nutro molte speranze. |
açık sözlü, sözünü esirgemeyen, dobra dobra konuşanaggettivo (persona) (kişi) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Dan è un tipo diretto; se vuoi una risposta onesta, chiedigli pure qualsiasi cosa. |
politika
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Il governatore prende decisioni politiche. Vali, benimsenecek politikalar hakkında karar verir. |
düşünce tarzı, frekans(figurato) (mecazlı) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
ellilerinde(età) (zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").) Mio papà era appena sulla cinquantina quando è andato in pensione. // La polizia vuole sentire un uomo sulla cinquantina che è stato visto vicino al luogo del delitto. |
kırklarında
(zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").) |
altmışlarında
(zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").) |
dünyadaavverbio (zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").) Non c'è nulla di simile sulla Terra! |
yazılı olarakavverbio (zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").) Dobbiamo mettere questi accordi per iscritto. |
solda
(zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").) |
binadaavverbio (zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").) |
sağdalocuzione avverbiale (zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").) L'ufficio postale è più avanti lungo la strada, sulla destra. |
sağdan
(zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").) |
olay yerinde, olay mahallinde(figurato) (zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").) I nostri giornalisti sono sul posto per documentare dal vivo nel luogo dell'accaduto. |
nedeniyle, sebebiyle
(zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").) William è stato licenziato sulla base del fatto che la sua prestazione lavorativa era insufficiente. |
karadaavverbio (zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").) È stato un sollievo scendere dalla nave e ritrovarsi di nuovo sulla terraferma. |
yolunda
(zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").) Uso un'app per tenere sotto controllo tutti i miei progetti. |
geri dönüşsostantivo maschile (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Fa il suo ritorno sulla scena con l'uscita del suo nuovo singolo. |
sahilde bulduklarıyla/topladıklarıyla geçinen kimse
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
başına hafifçe dokunmasostantivo maschile (tocco affettuoso) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Nulla piace al cane quanto un buffetto sulla testa. |
başını sokacak bir yer/evsostantivo maschile (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) La casa non sarà bellissima, ma almeno hai un tetto sulla testa. I terremotati sono rimasti senza un tetto sulla testa. |
yaşam sigortası, hayat sigortasısostantivo femminile (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Ho fatto un'assicurazione sulla vita per aiutare la mia famiglia nel caso in cui mi dovesse succedere qualcosa. |
yaşam sigortası, hayat sigortasısostantivo femminile (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Le persone con figli piccoli sono più propense a stipulare un'assicurazione sulla vita. |
üzerinde, üstünde, tepesinde
(zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").) Un piccolo gatto grigio era appollaiato in cima al muro del giardino. |
yol üzerindeavverbio (andare verso) (zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").) Eravamo sulla strada per Manchester quando abbiamo sentito la notizia all'autoradio. |
-den sonrapreposizione o locuzione preposizionale (zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").) Sulla scia del successo dei Beatles, diversi gruppi inglesi distribuirono i loro dischi negli Stati Uniti. |
üstündepreposizione o locuzione preposizionale (zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").) Dopo la tormenta gli scalatori rimasero isolati sulla cima della montagna. |
yaklaşmış(età) (belli bir yaşa) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Tom si rifiuta sempre di rivelare la sua età, ma probabilmente andrà per la settantina. |
bazında
(zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").) |
geri yönelmekverbo intransitivo (geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").) Si sta facendo tardi, torniamo indietro. |
savunucu, savunan, müdafaa eden
(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Si mette sulla difensiva se le parli del suo divorzio. |
doğru yoldan sapan, sapkın(mecazlı) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Joseph si prende cura degli adolescenti sulla cattiva strada durante i fine settimana. |
nehir kıyısındaki, ırmak kıyısındakiavverbio (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) La locanda sulla riva del fiume era chiusa a causa dell'alluvione. |
öykücülükle ilgili(relativo alla narrazione di storie) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) |
kırklı yaşlarında(età) (zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").) Sulla quarantina, mio padre ha iniziato a perdere i capelli. |
altmışlı yaşlarında(età) (zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").) Marie Curie è morta del 1934, sulla sessantina. |
kağıt üstünde, kağıt üzerindeavverbio (mecazlı) (zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").) Sulla carta il piano sembra perfetto. Ma nella realtà? |
kaynağından
(zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").) È stato lui, in prima persona, a darmi l'informazione. |
yolundalocuzione avverbiale (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Dalla riunione è emerso che il gruppo era sulla buona strada per completare il progetto entro giugno. |
deniz kıyısındaki
(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Abbiamo passato una settimana incantevole in una cittadina costiera. |
vahşi yaşam(belgesel, vb.) Ieri sera ho visto un interessante documentario sulla fauna selvatica. |
ilerlemekavverbio (figurato) (hedefe doğru, vb.) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Roger è sulla buona strada per diventare un imprenditore di successo. |
başına hafifçe dokunmakverbo transitivo o transitivo pronominale (con affetto) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Rob ha dato un buffetto sul capo a suo figlio. |
şartlı tahliye etmek, şartlı olarak serbest bırakmakverbo transitivo o transitivo pronominale (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) La commissione metterà Jim in libertà condizionale la prossima settimana. |
elektrikli sandalyede idam etmek, elektrikle idam etmekverbo transitivo o transitivo pronominale (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Il criminale trascorse molti anni nel braccio della morte prima che lo stato lo giustiziasse sulla sedia elettrica. |
kara listeye almak
(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) |
yolunda
(zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").) |
zort çekmeksostantivo femminile (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Charlotte fece delle pernacchie sulla pelle della pancia del bambino. |
su kıyısındaki, su kenarındakilocuzione avverbiale (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Un immobile che si affaccia sul litorale può costare più di un milione di dollari. |
oyun sırasında toplanıp konuşmakverbo riflessivo o intransitivo pronominale (Amerikan futbolunda) (geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").) La squadra si è consultata sulla tattica mentre l'allenatore degli avversari discuteva con l'arbitro. |
oyuncuların toplanarak konuşmasısostantivo femminile (sport) (Amerikan futbolunda) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) I giocatori hanno tenuto una consultazione sulla tattica durante durante l'intervallo. |
elle hafif dokunuş/vuruş
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Lisa diede a Bridget un tocco sul braccio facendole capire che aveva il suo sostegno. |
kaçak avlanmak, başkasının arazisinde izinsiz avlanmakverbo intransitivo (geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").) Gli uomini che cacciavano di frodo sulla proprietà altrui avevano abbastanza soldi per risarcire il padrone della proprietà. |
(iğne, diken, vb.) batmak(figurato) (geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").) La vedevo stare sulla difensiva alla prospettiva per cui potrebbe essere incolpata dell'incidente. |
sağa, sağ tarafa, sağ yönelocuzione avverbiale (zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").) Guarda a destra e a sinistra prima di uscire da un incrocio. |
emlak vergisi
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Sulle proprietà dell'azienda bisogna pagare le imposte sulla proprietà. |
dışında
(zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").) Incaricarono l'artista di dipingere un murale all'esterno dell'edificio. |
bir fazla vuruş yapma, bogeyverbo transitivo o transitivo pronominale (golf) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) |
locuzione avverbiale (baseball) Hanno tre uomini in base. |
iç taraftaki
(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) La macchina sul lato interno è in testa. |
reklam, tanıtımsostantivo femminile (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) La sua azione di beneficienza ha avuto una buona risonanza sulla stampa. |
kağıt üstünde(teorico) (mecazlı) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) L'aumento del valore della casa gli ha dato un guadagno sulla carta, ma non ha potuto spenderlo. |
ön(kapı, vb.) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Non usare la porta sulla strada, usa quella sul retro. |
tıklamak(klavye) (geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").) |
elektrikli sandalyede idam edilmekverbo intransitivo (figurato) (geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").) Quel tipo è stato condannato per omicidio; friggerà sulla sedia elettrica. |
tepe noktasına erişmek(di onda) (dalga) (geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").) L'onda raggiunse la cresta vicino alla riva. |
üzerine eğilmekverbo riflessivo o intransitivo pronominale (golf) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Un golfista deve prima posizionarsi sulla palla. |
omzuna almakverbo transitivo o transitivo pronominale (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Il contadino si mise in spalla il sacco di grano. |
elektrikli sandalyede idam etmekverbo transitivo o transitivo pronominale (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) La scorsa settimana lo stato ha giustiziato sulla sedia elettrica il detenuto del braccio della morte. |
İtalyan öğrenelim
Artık sulla'ün İtalyan içindeki anlamı hakkında daha fazla bilgi sahibi olduğunuza göre, seçilen örnekler aracılığıyla bunların nasıl kullanılacağını ve nasıl yapılacağını öğrenebilirsiniz. onları okuyun. Ve önerdiğimiz ilgili kelimeleri öğrenmeyi unutmayın. Web sitemiz sürekli olarak yeni kelimeler ve yeni örneklerle güncellenmektedir, böylece bilmediğiniz diğer kelimelerin anlamlarını İtalyan içinde arayabilirsiniz.
sulla ile ilgili kelimeler
İtalyan sözcükleri güncellendi
İtalyan hakkında bilginiz var mı
İtalyan (italiano) bir Roman dilidir ve çoğu İtalya'da yaşayan yaklaşık 70 milyon insan tarafından konuşulmaktadır. İtalyanca Latin alfabesini kullanır. J, K, W, X ve Y harfleri standart İtalyan alfabesinde yoktur, ancak yine de İtalyancadan ödünç alınan kelimelerde görünürler. İtalyanca, 67 milyon kişiyle (AB nüfusunun %15'i) Avrupa Birliği'nde en çok konuşulan ikinci dildir ve 13.4 milyon AB vatandaşı (%3) tarafından ikinci dil olarak konuşulmaktadır. İtalyanca, Vatikan'ın başlıca çalışma dilidir ve Roma Katolik hiyerarşisinde lingua franca olarak hizmet eder. İtalyanların yayılmasına yardımcı olan önemli bir olay, Napolyon'un 19. yüzyılın başlarında İtalya'yı fethi ve işgaliydi. Bu fetih, birkaç on yıl sonra İtalya'nın birleşmesini teşvik etti ve İtalyan dilinin dilini zorladı. İtalyanca, yalnızca sekreterler, aristokratlar ve İtalyan mahkemeleri arasında değil, aynı zamanda burjuvazi tarafından da kullanılan bir dil haline geldi.