İtalyan içindeki trovarsi ne anlama geliyor?
İtalyan'deki trovarsi kelimesinin anlamı nedir? Makale, tam anlamını, telaffuzunu ve iki dilli örneklerle birlikte trovarsi'ün İtalyan'te nasıl kullanılacağına ilişkin talimatları açıklamaktadır.
İtalyan içindeki trovarsi kelimesi bulmak, bulmak, bulmak, bulmak, rastlamak, karşılaşmak, bulmak, arayıp bulmak, bulmuştu, -m, -n, -k, -nuz, -lar, -e rastlamak, görmeye gitmek, ziyaret etmek, rastlamak, aklına gelmek, yeraltında su ya da maden damarı aramak, toplamak, -e doğru, bulmak, bulmak, keşfetmek, ortaya çıkarmak, karşı karşıya gelmek, karşılaşmak, planlamak, kurmak, izini takip edip yakalamak/izleyerek bulmak, bulmak, ayarlamak, kaynağını bulmak, ulaşmak, erişmek, bulmak, tespit etmek, sonuçlandırmak, konsantre olmak, becermek, zaman ayırmak, vakit ayırmak, ortasını bulmak, bir yolunu bulmak, ile iş yapmak, ortak noktada buluşmak, uzlaştırmak, işe girmek, vakit ayırmak, zaman ayırmak, ziyarete gelmek, uğramak, ziyaret etmek, uğramak, geçerken uğramak, uğramak, başka bir eve yerleştirmek, vakit bulmak, zaman bulmak, zaman bulmak, vakit bulmak, tesadüfen bulmak, araştırmak, konuşarak çözümlemek, vakit bulmak, ziyaret etmek, ortada anlaşmak, ortada buluşmak, uğramak, ziyaret etmek, çözmek, halletmek, zaman ayırmak, vakit ayırmak, yer açmak, (fikir, vb.) anlaşılmak, kavranmak, birşey söylemeye çabalamak, ziyaret etmek, katmak, halletmek, buraya, yuvaya dönmek, sevgili bulmak, yiyebilmek anlamına gelir. Daha fazla bilgi için lütfen aşağıdaki ayrıntılara bakın.
trovarsi kelimesinin anlamı
bulmakverbo transitivo o transitivo pronominale (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Ieri ho trovato dieci dollari per strada. Dün sokakta on lira buldum. |
bulmak(ritenere) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Trovo la musica moderna piuttosto monotona. Modern müziği tekrarlardan ibaret buluyorum. |
bulmakverbo transitivo o transitivo pronominale (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Lasciate tutto esattamente come l'avete trovato. |
bulmakverbo transitivo o transitivo pronominale (çare, vb.) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) È un problema e dobbiamo trovare una soluzione. |
rastlamak, karşılaşmak
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Ho incontrato John alla stazione che aspettava un taxi. Teoman'a durakta taksi beklerken rastladım. |
bulmak, arayıp bulmakverbo transitivo o transitivo pronominale (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) La scorsa settimana ho perso il mio telefono ma l'ho ritrovato questa mattina. |
bulmuştu, -m, -n, -k, -nuz, -larverbo transitivo o transitivo pronominale (bulmak/miş'li geçmiş) (miş'li geçmiş zaman: İş, oluş, hareket, konuşan tarafından görülmemiş, sonradan duyulmuş yahut öğrenilmiştir. Fiillere "-mış, -miş, -muş, -müş" ekleri getirilerek yapılır.) Avevamo trovato un dollaro per terra. Yerde para bulmuştuk. |
-e rastlamak(per caso) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) |
görmeye gitmek, ziyaret etmek
(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Mi piacerebbe andare a trovare zia June questo weekend. Bu hafta sonu teyzemi görmeye gitmek istiyorum. |
rastlamak
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Ho trovato questa citazione di Oscar Wilde studiando un altro autore. Durante il weekend degli scrittori, ho incontrato un tipo pieno di contatti utili in campo editoriale. |
aklına gelmekverbo transitivo o transitivo pronominale (figurato) (fikir) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Ho scoperto un ottimo modo per risparmiare: starsene tutto il giorno a letto! |
yeraltında su ya da maden damarı aramakverbo transitivo o transitivo pronominale (rabdomanzia) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Visto che il ruscello si stava prosciugando, l'agricoltore ha assunto una persona per trovare correnti d'acqua sotterranee nei suoi campi. |
toplamakverbo transitivo o transitivo pronominale (coraggio) (cesaretini, vb.) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Non sono riuscita a trovare il coraggio di chiedergli un appuntamento. |
-e doğruverbo transitivo o transitivo pronominale (zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").) Ha trovato il suo padre naturale. |
bulmakverbo transitivo o transitivo pronominale (maden, petrol, vb.) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) La città si è sviluppata dopo che qualcuno ci ha trovato l'oro. |
bulmak, keşfetmek, ortaya çıkarmak
(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) I ragazzi hanno scoperto un forziere con un tesoro sull'isola. Çocuklar adada bir hazine buldular. |
karşı karşıya gelmek, karşılaşmak(sorunla, vb.) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Si è imbattuto in alcuni problemi in quella zona remota. |
planlamak, kurmak
(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Aiutami a escogitare un modo per non farla sedere vicino a me. |
izini takip edip yakalamak/izleyerek bulmakverbo transitivo o transitivo pronominale (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) La posse usò dei segugi per scovare il fuggiasco. |
bulmak(kaynağını, vb.) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) L'azienda del gas sta cercando di localizzare l'origine della perdita. |
ayarlamak(evento) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Çocukları için bir bakıcı ayarladı. |
kaynağını bulmak
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Karen alla fine rintracciò lo strano odore nella pila di vestiti sul pavimento della stanza della figlia adolescente. |
ulaşmak, erişmekverbo transitivo o transitivo pronominale (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Può raggiungermi per telefono o e-mail. |
bulmak(çözüm) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) |
tespit etmek(sensore) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Lo scanner di sicurezza ha rilevato qualcosa di strano. |
sonuçlandırmak
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Lo scrittore si sforzava di concludere il suo complesso racconto. |
konsantre olmak
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Meditare ogni mattina mi aiuta a concentrarmi. |
becermek(informale) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Sono riusciti in qualche modo ad arrivare ore prima di noi. |
zaman ayırmak, vakit ayırmakverbo transitivo o transitivo pronominale (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Ho l'agenda piena, ma per te posso trovare il tempo. |
ortasını bulmakverbo transitivo o transitivo pronominale (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Devi trovare un buon compromesso fra i videogiochi e i compiti per casa. |
bir yolunu bulmakverbo transitivo o transitivo pronominale (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Non so come, ma troverò un modo. |
ile iş yapmak
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) L'uomo d'affari portò il socio fuori a pranzo per chiudere un affare. |
ortak noktada buluşmakverbo transitivo o transitivo pronominale (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Cos'è più importante, la produttività o la qualità? Si tratta di trovare un compromesso. |
uzlaştırmak
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Il senatore ha cercato di mediare tra le due versioni del disegno di legge. |
işe girmek
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Ho bisogno di trovare un lavoro che renda bene. |
vakit ayırmak, zaman ayırmakverbo transitivo o transitivo pronominale (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Non ho ancora trovato il tempo di fare nessuna delle cose che avevo in programma per oggi. |
ziyarete gelmek
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Se passi a trovarmi dopo possiamo fare i compiti insieme. |
uğramak, ziyaret etmekverbo intransitivo (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Lui non passa spesso a trovarci. |
uğramak, geçerken uğramakverbo transitivo o transitivo pronominale (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Peter è passato a trovarmi oggi pomeriggio. |
uğramak
(geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").) |
başka bir eve yerleştirmek
(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Il governo ha assegnato un nuovo alloggio ai cittadini dopo il tornado. |
vakit bulmak, zaman bulmakverbo transitivo o transitivo pronominale (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Ho molto da fare, ma cercherò di trovare tempo per vederti. |
zaman bulmak, vakit bulmakverbo transitivo o transitivo pronominale (bir şey için) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Bill alla fine ha trovato il tempo per lavare i piatti. |
tesadüfen bulmakverbo transitivo o transitivo pronominale (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) L'altra notte ho scoperto per caso un vecchio album di foto. |
araştırmakverbo transitivo o transitivo pronominale (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Quando si trasferì in una nuova città, decise di cercare persone che la pensassero come lei. |
konuşarak çözümlemek
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Io ed Ella abbiamo finalmente discusso i dettagli del nostro business plan. |
vakit bulmakverbo transitivo o transitivo pronominale (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Questa parete è sudicia, devo trovare il tempo di imbiancarla. |
ziyaret etmekverbo transitivo o transitivo pronominale (birisini) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Non vedo i miei genitori da Natale. È ora di andare a trovarli. |
ortada anlaşmak, ortada buluşmak
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) |
uğramak, ziyaret etmekverbo intransitivo (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Se passi a trovarmi questa sera guarderemo un film insieme. |
çözmek, halletmekverbo transitivo o transitivo pronominale (sorun) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Lavorando insieme, i programmatori risolsero il problema con il codice. |
zaman ayırmak, vakit ayırmak(bir şeyi yapmak için) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) |
yer açmakverbo intransitivo (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Credo che riusciremo a trovare posto per uno in più a questo tavolo. |
(fikir, vb.) anlaşılmak, kavranmakverbo transitivo o transitivo pronominale (mecazlı) (geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").) Le sue idee trovavano il favore dell'uditorio di accademici. |
birşey söylemeye çabalamak(mecazlı) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Mi ha chiesto se avevo bisogno di qualcos'altro e non riuscivo a trovare le parole giuste. |
ziyaret etmek(birisini) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) John è andata a trovare Mary mentre era all'ospedale. |
katmakverbo transitivo o transitivo pronominale (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Ho parecchio da fare, ma credo che troverò tempo per il cinema stasera. |
halletmekverbo transitivo o transitivo pronominale (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Hanno molti problemi da risolvere nel loro matrimonio. // I rapporti tra la dirigenza e il sindacato sono molto tesi. Non si capisce come riusciranno a trovare una soluzione a questa controversia. |
buraya(bir yere) (zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").) È venuta a farmi visita a casa. |
yuvaya dönmek
(geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").) Questo piccione è sempre il più veloce a tornare a casa. |
sevgili bulmak
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Gemma e Jim se la intendevano davvero bene, tant'è che lui era certo di aver trovato la donna con cui andare a letto. |
yiyebilmekverbo transitivo o transitivo pronominale (informale. figurato: cibo) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) È stato davvero un pasto abbondante, ma credo che troverò uno spazio per il dolce. |
İtalyan öğrenelim
Artık trovarsi'ün İtalyan içindeki anlamı hakkında daha fazla bilgi sahibi olduğunuza göre, seçilen örnekler aracılığıyla bunların nasıl kullanılacağını ve nasıl yapılacağını öğrenebilirsiniz. onları okuyun. Ve önerdiğimiz ilgili kelimeleri öğrenmeyi unutmayın. Web sitemiz sürekli olarak yeni kelimeler ve yeni örneklerle güncellenmektedir, böylece bilmediğiniz diğer kelimelerin anlamlarını İtalyan içinde arayabilirsiniz.
trovarsi ile ilgili kelimeler
İtalyan sözcükleri güncellendi
İtalyan hakkında bilginiz var mı
İtalyan (italiano) bir Roman dilidir ve çoğu İtalya'da yaşayan yaklaşık 70 milyon insan tarafından konuşulmaktadır. İtalyanca Latin alfabesini kullanır. J, K, W, X ve Y harfleri standart İtalyan alfabesinde yoktur, ancak yine de İtalyancadan ödünç alınan kelimelerde görünürler. İtalyanca, 67 milyon kişiyle (AB nüfusunun %15'i) Avrupa Birliği'nde en çok konuşulan ikinci dildir ve 13.4 milyon AB vatandaşı (%3) tarafından ikinci dil olarak konuşulmaktadır. İtalyanca, Vatikan'ın başlıca çalışma dilidir ve Roma Katolik hiyerarşisinde lingua franca olarak hizmet eder. İtalyanların yayılmasına yardımcı olan önemli bir olay, Napolyon'un 19. yüzyılın başlarında İtalya'yı fethi ve işgaliydi. Bu fetih, birkaç on yıl sonra İtalya'nın birleşmesini teşvik etti ve İtalyan dilinin dilini zorladı. İtalyanca, yalnızca sekreterler, aristokratlar ve İtalyan mahkemeleri arasında değil, aynı zamanda burjuvazi tarafından da kullanılan bir dil haline geldi.