İtalyan içindeki persona ne anlama geliyor?
İtalyan'deki persona kelimesinin anlamı nedir? Makale, tam anlamını, telaffuzunu ve iki dilli örneklerle birlikte persona'ün İtalyan'te nasıl kullanılacağına ilişkin talimatları açıklamaktadır.
İtalyan içindeki persona kelimesi kişi, kimse, şahıs, kişi, şahıs, şahıs, vücut, beden, karakter, kişi, insan, kişi, şahıs, kimse, kişi, insan, bir kimse, şahıs, kişi, kimse, fert, birey, kişi, kimse, şahıs, kişi, kimse, gerçek kişi, (birşeyin) düşkünü/meraklısı kimse, kaçırma, zorla kaçırma, yabancı ülkede yaşayan kimse, şakacı/muzip kimse, yaşlı/ihtiyar kimse, Çok Önemli Kişi, uygulamacı, Kuzey Amerikalı, önder, insanlarla iyi geçinen kimse, bizzat, şahsen, bir konuda yetenekli/kabiliyetli kişi, anlaşılmaz kimse, centilmen/sportmen erkek, umutsuz şey, rafting yapan sporcu, raftingci, önemsiz kimse, dolaylı olarak, (kişilere hakaret yollu söylenir) solucan, solucan gibi kimse, bizzat, yaşına göre davran, çocuk olma, çocukluk etme, anormal/acayip görünüşlü kimse, hizmetçi, uşak, temizlikçi, yardımcı, misafir, konuk, yapan/harekete geçen kimse, sahne sanatçısı, cenazeye katılan kimse, pis/pasaklı kimse, şık, modayı takip eden, sahilde bulduklarıyla/topladıklarıyla geçinen kimse, solcu/sol görüşlü kimse, başarılı kimse, ailenin geçimini sağlayan kimse, aileyi geçindiren kimse, çekici erkek, (birisini) karşılayan kimse, karşılayıcı, çok yakışıklı/çekici erkek, yürek hoplatan erkek, zayıf/güçsüz/kuvvetsiz kimse, sakar, tahminci, davetsiz misafir, ödül kazanmış, ödüllü, solcu, amatör gözlemci, güvenilir kimse, alkol bağımlısı, geçiştiren kimse, mırıldanan kimse, ısıran çocuk, kolaylaştıran kimse, ayrılan kimse, güzel kadın, işaret dili kullanan kimse, para harcayan kimse, bahşiş bırakan kimse, çok başarılı kimse, başkasının işine burnunu sokan kişi, bir konuda çok deneyimli kimse, (otomobil) marş, kafa dengi kimse, aile üyesi, yaşlı insan, üçüncü şahıs, üçüncü kişi, bireylik, etkisi olan kimse, iyi niyetli kimse, birinci şahıs, iş arayan kişi, vuran şey/kimse, karar veren kimse, bizzat, ahlaksız/aşağılık kimse, sinsi/kurnaz kimse, modayı takip eden/şık kimse, itici, istenmeyen/sevilmeyen kimse, verici/vermeyi seven kimse, enerjik kimse, utangaç kimse, batılı, inatçı kimse, seçkin kimse, düşük mevkili kimse, uyuşturucu etkisiyle halüsinasyon gören kimse, seks için aranan kişi, hapis hayatı yaşayan kimse anlamına gelir. Daha fazla bilgi için lütfen aşağıdaki ayrıntılara bakın.
persona kelimesinin anlamı
kişi, kimse, şahıssostantivo femminile (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Di quale persona stai parlando? La madre o la figlia? Hangi kişiden bahsediyorsun? Anneden mi, kızından mı? |
kişi, şahıs(hukuk) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Tutte le persone che hanno qualcosa a che fare con questo caso devono restare in tribunale. |
şahıssostantivo femminile (grammatica) (dilbilgisi) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) La terza persona singolare del tempo presente di "essere" è "è". |
vücut, beden(non comune) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Non le piace che la propria persona venga toccata. |
karakter, kişi(edebiyat, tiyatro) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) L'opera parla di cinque persone su un'isola deserta. |
insansostantivo femminile (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Le persone differiscono dagli animali e dagli oggetti per la loro capacità di ragionare. |
kişi, şahıs, kimsesostantivo femminile (mecazlı) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Leslie si sentiva più felice di quanto una persona avesse diritto di essere. |
kişi, insan, bir kimse
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) È solo una persona che ho incontrato sull'autobus. Adam, sadece otobüste tanıştığım bir kimsedir. |
şahıs, kişi, kimse, fert, birey(singola persona) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) All'apertura c'era una sola persona. Açılışa sadece tek bir kişi (or: şahıs) geldi. |
kişi, kimsesostantivo femminile (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
şahıs, kişi, kimse
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
gerçek kişi(hukuk) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Tutte le aziende e le persone fisiche sono soggette al regolamento. |
(birşeyin) düşkünü/meraklısı kimse(figurato, persona) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
kaçırma, zorla kaçırma
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Nel palazzo reale c'è stato un rapimento. |
yabancı ülkede yaşayan kimse
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Will decise di diventare un espatriato e si trasferì in Italia. |
şakacı/muzip kimse
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) I burloni facevano scherzi telefonici ai loro genitori, spacciandosi per poliziotti. |
yaşlı/ihtiyar kimse
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
Çok Önemli Kişi
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) L'aeroporto offre un lounge speciale, riservato ai VIP. |
uygulamacı
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) I pragmatisti prendono le loro decisioni sulla basa del raziocinio e del buon senso. |
Kuzey Amerikalı(USA) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Brad lavorò al nord, tra i nordisti, per dieci anni. |
önder(figurato) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
insanlarla iyi geçinen kimse
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) John è davvero un estroverso: riesce a parlare con tutti. |
bizzat, şahsen
(zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").) Ma certo che posso procurarti un autografo; conosco Michael Jordan personalmente! |
bir konuda yetenekli/kabiliyetli kişi(persona di talento) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Il produttore musicale riconosceva un talento quando ne vedeva uno. |
anlaşılmaz kimse(di persona) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Kyle è così cupo e silenzioso: un vero enigma. |
centilmen/sportmen erkek(figurato: leale) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Un vero sportivo non metterebbe in discussione il risultato finale. |
umutsuz şey
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
rafting yapan sporcu, raftingci(sport: rafting) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Andiamo in vacanza sul fiume Colorado perché mio marito è un rafter. |
önemsiz kimse(figurato, spregiativo) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Non preoccuparti del suo accesso d'ira, è solo una mezzacalzetta. |
dolaylı olarak
(zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").) Lei non era presente; l'ha saputo indirettamente. |
(kişilere hakaret yollu söylenir) solucan, solucan gibi kimse(offensivo) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Il bullo ha preso a pugni il ragazzino e gli ha detto: "Stai giù verme!" |
bizzatavverbio (zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").) Era incredibilmente eccitato all'idea di vedere di persona il suo cantante preferito. |
yaşına göre davran, çocuk olma, çocukluk etmeverbo riflessivo o intransitivo pronominale Fred dovrebbe iniziare a comportarsi da persona matura. |
anormal/acayip görünüşlü kimse
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) I bambini a scuola dicevano che Karen era una persona stravagante perché si vestiva in modo diverso dagli altri. |
hizmetçi, uşak, temizlikçi, yardımcı
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Prima della seconda guerra mondiale molte case nel Regno Unito avevano dei domestici. |
misafir, konuk
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Elizabeth fece del caffè per gli ospiti. |
yapan/harekete geçen kimsesostantivo femminile (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Mi piace un capo che è una persona che si dà da fare piuttosto che uno che chiacchiera. |
sahne sanatçısı
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Samantha ha frequentato una scuola di recitazione per diventare una persona di spettacolo professionista dopo il diploma. |
cenazeye katılan kimsesostantivo femminile (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
pis/pasaklı kimsesostantivo femminile (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Non riesco a credere che Janie esca con un trasandato come Robert. |
şık, modayı takip eden(kişi) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) |
sahilde bulduklarıyla/topladıklarıyla geçinen kimse
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
solcu/sol görüşlü kimsesostantivo maschile (siyaset) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Mia madre è una persona di sinistra, ma mio padre è un conservatore. |
başarılı kimse
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) George è una persona di successo che lavora duramente per raggiungere i suoi obiettivi. |
ailenin geçimini sağlayan kimse, aileyi geçindiren kimse
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Mia madre era la persona che manteneva la famiglia, mentre mio padre stava a casa con noi bambini. |
çekici erkek
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Il nuovo fidanzato di Lindsey è un seduttore: scommetto che ha avuto molte fidanzate in passato! |
(birisini) karşılayan kimse, karşılayıcısostantivo femminile (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) La persona che dà il benvenuto ci porse un cesto per la spesa quando entrammo nel negozio. |
çok yakışıklı/çekici erkek, yürek hoplatan erkek(persona amata) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Milly era così eccitata all'idea di incontrare il suo innamorato che svenì. |
zayıf/güçsüz/kuvvetsiz kimse
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Rob era una persona gracile di 45 chili. |
sakarsostantivo femminile (figurato) (kişi) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Mia è una persona dalle mani di pastafrolla: le cade sempre la palla quando giochiamo a tirarcela. |
tahminci(specifico: previsioni sul futuro) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
davetsiz misafir
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
ödül kazanmış, ödüllüsostantivo femminile (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) |
solcu(siyaset) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) In California ci sono moltissime persone di sinistra. |
amatör gözlemci
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
güvenilir kimse
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Jenny chiamò Maria, la sua persona di fiducia, affinché l'accompagnasse nella pericolosa missione. |
alkol bağımlısısostantivo femminile (alcol, droga, ecc.) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) È noto che l'uomo arrestato dalla polizia in relazione al furto faccia abuso di sostanze. |
geçiştiren kimsesostantivo maschile (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
mırıldanan kimse
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
ısıran çocuk
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
kolaylaştıran kimse
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Gli insegnanti migliori sono persone che incoraggiano: aiutano gli studenti a raggiungere il loro pieno potenziale. |
ayrılan kimse
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
güzel kadın
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
işaret dili kullanan kimsesostantivo femminile (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
para harcayan kimse(figurato, informale) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
bahşiş bırakan kimsesostantivo femminile (con regolarità) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
çok başarılı kimse(istruzione) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
başkasının işine burnunu sokan kişi
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
bir konuda çok deneyimli kimsesostantivo femminile (figurato) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Tu hai sicuramente un po' di esperienza ma questo lavoro ha bisogno di una persona navigata. |
(otomobil) marşsostantivo femminile (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Jim è una davvero una persona intraprendente. Non devo mai assegnargli del lavoro perché se lo trova da solo. |
kafa dengi kimse
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) John scoprì in Rebecca una persona affine, che amava i cavalli quanto lui. |
aile üyesisostantivo femminile (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) La perdita di una persona cara è difficile da sopportare. |
yaşlı insansostantivo femminile (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Le persone anziane sono più sagge dei giovani, grazie alla loro esperienza. |
üçüncü şahıs, üçüncü kişisostantivo femminile (grammatica) (dilbilgisi) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Essi comprano è la terza persona plurale del verbo comprare. |
bireyliksostantivo maschile (l'essere una persona) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
etkisi olan kimse(bir şey üzerinde) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
iyi niyetli kimse
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
birinci şahıssostantivo femminile (grammatica) (tekil veya çoğul) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Il pronome in quella frase è alla prima persona. |
iş arayan kişisostantivo femminile (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
vuran şey/kimsesostantivo femminile (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
karar veren kimsesostantivo femminile (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Se nessuno è d'accordo allora sarà l'amministratore delegato a decidere. |
bizzat
(zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").) Helen ha consegnato la lettera di persona per assicurarsi che arrivasse a destinazione. |
ahlaksız/aşağılık kimse(figurato) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Il banchiere era un autentico verme e ingannava molta gente. |
sinsi/kurnaz kimsesostantivo femminile (mecazlı) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Quella persona subdola ha messo in giro delle voci su di me in ufficio. |
modayı takip eden/şık kimsesostantivo femminile (argo, modası geçmiş) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Una volta la gente seguiva la moda delle persone affascinanti. |
itici(specifico: persona) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Ogni azienda vuole assumere persone che incitano, non scansafatiche. |
istenmeyen/sevilmeyen kimse
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Gli abitanti del luogo si sono lamentati del fatto che la discoteca attira gli spacciatori e altri indesiderati. |
verici/vermeyi seven kimsesostantivo femminile (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Judith è una persona davvero generosa, ma dovrebbe anche prendersi cura di sé stessa. |
enerjik kimsesostantivo femminile (mecazlı) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Il nuovo capo è una persona dinamica che si aspetta grandi risultati. |
utangaç kimse(colloquiale: persona timida) (mecazlı) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Alle serate mondane Fiona si sentiva molto imbarazzata e alle feste faceva tappezzeria. |
batılısostantivo femminile (USA) (ABD'nin batısında yaşayan) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
inatçı kimsesostantivo femminile (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Mio padre può essere davvero una persona intransigente quando non vuole fare qualcosa. |
seçkin kimsesostantivo femminile (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
düşük mevkili kimsesostantivo femminile (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
uyuşturucu etkisiyle halüsinasyon gören kimsesostantivo femminile (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
seks için aranan kişisostantivo femminile (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Non ero molto preso da lei ma era una buona persona con cui andare a letto. |
hapis hayatı yaşayan kimsesostantivo femminile (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Bob conduceva una vita da persona segregata, estromettendosi dalla società. |
İtalyan öğrenelim
Artık persona'ün İtalyan içindeki anlamı hakkında daha fazla bilgi sahibi olduğunuza göre, seçilen örnekler aracılığıyla bunların nasıl kullanılacağını ve nasıl yapılacağını öğrenebilirsiniz. onları okuyun. Ve önerdiğimiz ilgili kelimeleri öğrenmeyi unutmayın. Web sitemiz sürekli olarak yeni kelimeler ve yeni örneklerle güncellenmektedir, böylece bilmediğiniz diğer kelimelerin anlamlarını İtalyan içinde arayabilirsiniz.
persona ile ilgili kelimeler
İtalyan sözcükleri güncellendi
İtalyan hakkında bilginiz var mı
İtalyan (italiano) bir Roman dilidir ve çoğu İtalya'da yaşayan yaklaşık 70 milyon insan tarafından konuşulmaktadır. İtalyanca Latin alfabesini kullanır. J, K, W, X ve Y harfleri standart İtalyan alfabesinde yoktur, ancak yine de İtalyancadan ödünç alınan kelimelerde görünürler. İtalyanca, 67 milyon kişiyle (AB nüfusunun %15'i) Avrupa Birliği'nde en çok konuşulan ikinci dildir ve 13.4 milyon AB vatandaşı (%3) tarafından ikinci dil olarak konuşulmaktadır. İtalyanca, Vatikan'ın başlıca çalışma dilidir ve Roma Katolik hiyerarşisinde lingua franca olarak hizmet eder. İtalyanların yayılmasına yardımcı olan önemli bir olay, Napolyon'un 19. yüzyılın başlarında İtalya'yı fethi ve işgaliydi. Bu fetih, birkaç on yıl sonra İtalya'nın birleşmesini teşvik etti ve İtalyan dilinin dilini zorladı. İtalyanca, yalnızca sekreterler, aristokratlar ve İtalyan mahkemeleri arasında değil, aynı zamanda burjuvazi tarafından da kullanılan bir dil haline geldi.