İtalyan içindeki tratto ne anlama geliyor?
İtalyan'deki tratto kelimesinin anlamı nedir? Makale, tam anlamını, telaffuzunu ve iki dilli örneklerle birlikte tratto'ün İtalyan'te nasıl kullanılacağına ilişkin talimatları açıklamaktadır.
İtalyan içindeki tratto kelimesi almak, ders çıkarmak, çıkarmak, almak, davranmak, muamele etmek, işlemden geçirmek, bahsetmek, uygulamak, tedavi etmek, haber yapmak, ele almak, ilgili olmak, pazarlık etmek, pazarlık yapmak, yaklaşım, dönüştürmek, davaya başlamak, ele almak, (TV, radyo) bir konuya/habere ayrılan yer ve zaman, elleme, iş yapmak, ilaç vermek, (anlaşmayı, vb.) müzakere etmek/görüşmek, gibi davranmak, hazırlamak, ticaret yapmak, tartışmak, ele almak, tütsülemek, ele almak, işlemek, özellik, hususiyet, alan, saha, bölge, yüz özelliği, darbe, darbe, bölüm, kısım, şerit, etap, bölüm, kısım, parça, kısım, bölüm, genişlik, enginlik, (sindirim, vb.) sistem, vasıf, nitelik, sonuç çıkarmak, iyi kullanmak/değerlendirmek, (batan gemiden, vb.) mal kurtarmak, -erek kazanmak/elde etmek, faydalanmak, yararlanmak, -den beslenmek, çıkar için kullanmak/yararlanmak, kazanç sağlamak, elde etmek, yarar sağlamak, fayda sağlamak, -den türetmek, kâr sağlamak, kazanç sağlamak, avantaj elde etmek, istifade etmek, almak, alıntılamak, alıntı yapmak anlamına gelir. Daha fazla bilgi için lütfen aşağıdaki ayrıntılara bakın.
tratto kelimesinin anlamı
almakverbo transitivo o transitivo pronominale (zevk, vb.) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Adam trae grande soddisfazione dallo scrivere poesie. |
ders çıkarmak(figurato: evincere) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) La lezione da trarre da questa storia è che siamo tutti speciali in qualche modo. |
çıkarmakverbo transitivo o transitivo pronominale (sonuç, vb.) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Puoi tirare la conclusione che vuoi, ma io credo che l'abbia fatto. |
almakverbo transitivo o transitivo pronominale (ilham, vb.) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Trae ispirazione dal suo passato. |
davranmak, muamele etmekverbo transitivo o transitivo pronominale (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) La tratta male. Kız arkadaşına kötü davranıyor (or: muamele ediyor). |
işlemden geçirmekverbo transitivo o transitivo pronominale (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Dobbiamo trattarlo con una soluzione chimica per fargli cambiare colore. |
bahsetmek
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Questo articolo non tratta i problemi del Sudan. |
uygulamakverbo transitivo o transitivo pronominale (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Ha trattato il tavolo con una soluzione pulente protettiva. |
tedavi etmek(iyileştirmeye çalışmak) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Il dottore ha curato il paziente. Doktor, hastayı tedavi etti. |
haber yapmak(giornalismo) (gazetecilik) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Ha seguito la Casa Bianca per il giornale per due anni. |
ele almakverbo transitivo o transitivo pronominale (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Questo articolo tratta la pena di morte. |
ilgili olmak
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Questo libro tratta di storia. |
pazarlık etmek, pazarlık yapmak
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) I negozianti trattarono intensamente, ma alla fine il consiglio comunale non cambiò il regolamento. |
yaklaşımverbo intransitivo (letteratura) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Mi piace il modo in cui questo libro tratta dei bambini. |
dönüştürmekverbo transitivo o transitivo pronominale (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Tratta il legno per produrre carbone per cucinare. |
davaya başlamak(materia di un processo) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Questo caso deve essere trattato in modo efficace, o potremmo perdere in tribunale. |
ele almakverbo transitivo o transitivo pronominale Ho intenzione di trattare questa questione con serietà. |
(TV, radyo) bir konuya/habere ayrılan yer ve zaman(giornalismo) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Quella stazione radio è la migliore per come segue i problemi dell'istruzione. |
elleme
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
iş yapmak
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) |
ilaç vermek(mediante farmaci) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Devi curare il mal di gola: non si cura da solo. |
(anlaşmayı, vb.) müzakere etmek/görüşmekverbo intransitivo (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Questo corso intende insegnare ai venditori a negoziare. |
gibi davranmakverbo transitivo o transitivo pronominale (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Ha affrontato la situazione come se non fosse successo niente. Hiçbir şey olmamış gibi davrandı. |
hazırlamakverbo transitivo o transitivo pronominale (anlaşma, vb.) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) La casa cinematografica è riuscita a negoziare un accordo con l'agente di una grande star hollywoodiana. |
ticaret yapmak
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Ha realizzato le sue fortune commerciando in armi illegali. |
tartışmak
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) I membri del comitato hanno discusso i vantaggi di un rialzo delle tasse. |
ele almak(mecazlı) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Einstein approcciava i problemi in un modo unico. |
tütsülemek(cibi: con sale) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Questo prosciutto non è cotto, bensì sotto sale. |
ele almak(konu, mesele, vb.) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Questa rivista si occupa dei problemi attuali dell'istruzione. |
işlemekverbo transitivo o transitivo pronominale (konu, vb.) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) L'articolo non affrontava nemmeno la questione principale. |
özellik, hususiyet
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) La cortesia è spesso considerato un tratto tipicamente inglese. |
alan, saha, bölge
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
yüz özelliği
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Quando Linda si guarda attentamente allo specchio riesce a vedere i tratti di sua madre. |
darbesostantivo maschile (kalem, fırça, vb.) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Lo scrivano ha fatto un tratto ben definito su ogni grazia. |
darbesostantivo maschile (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) La lettera T è formata con due tratti. |
bölüm, kısımsostantivo maschile (di strada) (yol, vb.) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Il tratto di strada davanti a noi è dritto e pianeggiante. |
şeritsostantivo maschile (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Holly ha usato dei tratti per dare ombreggiatura all'incisione. |
etap(spec. sport, ciclismo) (yarış, vb.) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Guidava la classifica dei ciclisti alla fine della terza tappa. |
bölüm, kısım, parça
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Nella parte bassa del pascolo manca un tratto di staccionata. |
kısım, bölüm
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
genişlik, enginlik
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Il pilota guardò verso il sole che tramontava al di là della distesa. |
(sindirim, vb.) sistemsostantivo maschile (anatomia) (anatomi) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Nell'apparato digerente possono svilupparsi diversi tipi di tumore. |
vasıf, nitelik
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Una caratteristica comune dei dipinti rococò è l'abbondanza di orpelli. |
sonuç çıkarmak
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Il campione era troppo piccolo perché i ricercatori potessero trarre una conclusione con certezza. |
iyi kullanmak/değerlendirmek
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) |
(batan gemiden, vb.) mal kurtarmakverbo transitivo o transitivo pronominale (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) I sommozzatori recuperarono parte del carico dal relitto. |
-erek kazanmak/elde etmekverbo transitivo o transitivo pronominale (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Che profitto ci trai dal mentire sulla faccenda? |
faydalanmak, yararlanmakverbo transitivo o transitivo pronominale (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Tutti possiamo trarre vantaggio dall'essere pazienti. |
-den beslenmekverbo transitivo o transitivo pronominale (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Il complesso traeva energia dalla folla. |
çıkar için kullanmak/yararlanmak
(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Il governo si è messo in moto per cercare di utilizzare al meglio le proprie risorse petrolifere. |
kazanç sağlamak
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Se tu volessi consigliarci, potremmo trarre grossi vantaggi dalla tua esperienza. |
elde etmek
(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) La cocaina è ricavata dalle foglie della pianta di coca. |
yarar sağlamak, fayda sağlamak(trarre vantaggio da [qlcs]) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Il mio collega ha cercato di approfittare del mio errore. |
-den türetmekverbo transitivo o transitivo pronominale (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Sherlock Holmes era in grado di trarre conclusioni accurate su una persona dai minimi particolari. |
kâr sağlamak, kazanç sağlamak, avantaj elde etmek
(geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").) La compagnia beneficerà dell'aumento delle vendite. Bu hizmetten tüm halk faydalanabilecektir (or: yararlanabilecektir). |
istifade etmek
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Possiamo tutti trarre vantaggio da questa informazione. |
almak
(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Questo musical prende ispirazione da un'opera di Shakespeare. |
alıntılamak, alıntı yapmakverbo transitivo o transitivo pronominale (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Questo verso di poesia è preso dall'Inferno di Dante. |
İtalyan öğrenelim
Artık tratto'ün İtalyan içindeki anlamı hakkında daha fazla bilgi sahibi olduğunuza göre, seçilen örnekler aracılığıyla bunların nasıl kullanılacağını ve nasıl yapılacağını öğrenebilirsiniz. onları okuyun. Ve önerdiğimiz ilgili kelimeleri öğrenmeyi unutmayın. Web sitemiz sürekli olarak yeni kelimeler ve yeni örneklerle güncellenmektedir, böylece bilmediğiniz diğer kelimelerin anlamlarını İtalyan içinde arayabilirsiniz.
tratto ile ilgili kelimeler
İtalyan sözcükleri güncellendi
İtalyan hakkında bilginiz var mı
İtalyan (italiano) bir Roman dilidir ve çoğu İtalya'da yaşayan yaklaşık 70 milyon insan tarafından konuşulmaktadır. İtalyanca Latin alfabesini kullanır. J, K, W, X ve Y harfleri standart İtalyan alfabesinde yoktur, ancak yine de İtalyancadan ödünç alınan kelimelerde görünürler. İtalyanca, 67 milyon kişiyle (AB nüfusunun %15'i) Avrupa Birliği'nde en çok konuşulan ikinci dildir ve 13.4 milyon AB vatandaşı (%3) tarafından ikinci dil olarak konuşulmaktadır. İtalyanca, Vatikan'ın başlıca çalışma dilidir ve Roma Katolik hiyerarşisinde lingua franca olarak hizmet eder. İtalyanların yayılmasına yardımcı olan önemli bir olay, Napolyon'un 19. yüzyılın başlarında İtalya'yı fethi ve işgaliydi. Bu fetih, birkaç on yıl sonra İtalya'nın birleşmesini teşvik etti ve İtalyan dilinin dilini zorladı. İtalyanca, yalnızca sekreterler, aristokratlar ve İtalyan mahkemeleri arasında değil, aynı zamanda burjuvazi tarafından da kullanılan bir dil haline geldi.