Fransızca içindeki hurler ne anlama geliyor?
Fransızca'deki hurler kelimesinin anlamı nedir? Makale, tam anlamını, telaffuzunu ve iki dilli örneklerle birlikte hurler'ün Fransızca'te nasıl kullanılacağına ilişkin talimatları açıklamaktadır.
Fransızca içindeki hurler kelimesi ulumak, bağırmak, feryat etmek, bağırmak, haykırmak, gürlemek, çığlık atmak, bağırmak, yüksek sesle çalmak, çığlık atmak, çığlık atmak, feryat etmek, bağırarak söylemek, ulumak, havlamak, haykırmak, bağırmak, bağırıp çağırmak, bağırmak, bağırmak, feryat etmek, çığlık atmak, bağırarak konuşmak, yüksek sesle konuşmak, bağırmak, bağırarak söylemek, (bebek) bağırarak ağlamak, bağırmak, yüksek sesle ağlamak, zırlamak, acı/tiz bir sesle bağırmak/çığlık atmak, çok komik, gülmekten öldüren, gülmekten çatlatan, bağırmak, haykırmak, bağırıp çağırmak, bağırmak, kahkahayı basmak anlamına gelir. Daha fazla bilgi için lütfen aşağıdaki ayrıntılara bakın.
hurler kelimesinin anlamı
ulumakverbe intransitif (chien, loup) (köpek, kurt) (geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").) La nuit, Seth entendait toujours son chien hurler à la lune. |
bağırmak, feryat etmek
(geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").) Lily a hurlé comme si c'était la fin du monde lorsqu'elle s'est cogné l'orteil. |
bağırmak, haykırmak, gürlemekverbe intransitif (personne) (yüksek sesle) (geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").) Quand la patronne de Brian s'est rendu compte de l'erreur de ce dernier, elle lui a hurlé de venir dans son bureau. |
çığlık atmak
(geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").) Le prisonnier hurlait de douleur pendant qu'on le torturait. |
bağırmakverbe transitif (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) M. Smith hurla, "tout le monde à sa place !" |
yüksek sesle çalmakverbe intransitif (figuré : musique) (müzik) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Un titre de heavy metal hurlait de son autoradio. |
çığlık atmakverbe intransitif (geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").) Vu la façon dont hurle (or: crie) le patron, il doit être très en colère. |
çığlık atmak, feryat etmekverbe intransitif (geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").) Molly a hurlé lorsque son frère lui a versé de l'eau froide dans le dos. |
bağırarak söylemekverbe transitif (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) « Sors de ma chambre ! » hurla (or: cria) Sally à sa sœur. |
ulumak, havlamakverbe intransitif (geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").) Les nuits de ciel dégagé, on peut entendre les loups hurler à la lune. |
haykırmakverbe transitif (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) La femme hurlait (or: criait) des injures au vendeur. |
bağırmak, bağırıp çağırmak
(geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").) Fiona pouvait entendre le patron crier de l'extérieur du bâtiment. |
bağırmak
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) J'ai crié « Stop ! » alors qu'elle allait griller un feu rouge. |
bağırmak, feryat etmek, çığlık atmak
(geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").) Rachel a crié lorsqu'elle a vu l'araignée. |
bağırarak konuşmak, yüksek sesle konuşmak
(geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").) Je suis juste à côté, pas la peine de crier (or: de hurler) ! |
bağırmak
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Les fans criaient des encouragements depuis la ligne de touche. |
bağırarak söylemek
(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Jim a crié quelque chose de la fenêtre mais je ne pouvais pas comprendre ce qu'il disait. |
(bebek) bağırarak ağlamak(bébé) (geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").) Personne ne pouvait dormir parce que le bébé criait énormément. |
bağırmak(personne, familier) (geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").) Le principal beugla de colère. |
yüksek sesle ağlamak, zırlamak
(geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").) Le petit crie (or: hurle) parce que sa mère ne veut plus qu'il regarde la télé. |
acı/tiz bir sesle bağırmak/çığlık atmak(personne) (geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").) Betty hurla et poussa des cris stridents pendant tout le grand huit. |
çok komik, gülmekten öldüren, gülmekten çatlatanlocution adjectivale (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Ce film est vraiment à hurler de rire. |
bağırmak, haykırmak, bağırıp çağırmak
(geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").) Ce n'est pas la peine de me crier dessus pour que j'aille plus vite, la limite est de 45 km/h ! |
bağırmak
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Patrick est sorti comme un fou de la maison, criant que ses parents ne le reverraient plus. |
kahkahayı basmak
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Le public a éclaté de rire (or: a hurlé de rire) en entendant la blague de l'humoriste. |
Fransızca öğrenelim
Artık hurler'ün Fransızca içindeki anlamı hakkında daha fazla bilgi sahibi olduğunuza göre, seçilen örnekler aracılığıyla bunların nasıl kullanılacağını ve nasıl yapılacağını öğrenebilirsiniz. onları okuyun. Ve önerdiğimiz ilgili kelimeleri öğrenmeyi unutmayın. Web sitemiz sürekli olarak yeni kelimeler ve yeni örneklerle güncellenmektedir, böylece bilmediğiniz diğer kelimelerin anlamlarını Fransızca içinde arayabilirsiniz.
hurler ile ilgili kelimeler
Fransızca sözcükleri güncellendi
Fransızca hakkında bilginiz var mı
Fransızca (le français) bir Roman dilidir. İtalyanca, Portekizce ve İspanyolca gibi, bir zamanlar Roma İmparatorluğu'nda kullanılan popüler Latince'den gelir. Fransızca konuşan bir kişi veya ülke "Francophone" olarak adlandırılabilir. Fransızca 29 ülkede resmi dildir. Fransızca, Avrupa Birliği'nde en çok konuşulan dördüncü ana dildir. Fransızca, İngilizce ve Almanca'dan sonra AB'de üçüncü sırada yer alır ve İngilizce'den sonra en yaygın olarak öğretilen ikinci dildir. Dünyanın Fransızca konuşan nüfusunun çoğunluğu, birinci veya ikinci dil olarak Fransızca konuşabilen 34 ülke ve bölgeden yaklaşık 141 milyon Afrikalı ile Afrika'da yaşıyor. Fransızca, Kanada'da İngilizce'den sonra en çok konuşulan ikinci dildir ve her ikisi de federal düzeyde resmi dildir. 9,5 milyon kişinin veya %29'unun birinci dili ve 2,07 milyon kişinin veya tüm Kanada nüfusunun %6'sının ikinci dilidir. Diğer kıtaların aksine, Fransızcanın Asya'da popülaritesi yoktur. Şu anda, Asya'daki hiçbir ülke Fransızca'yı resmi dil olarak tanımıyor.