İtalyan içindeki del ne anlama geliyor?
İtalyan'deki del kelimesinin anlamı nedir? Makale, tam anlamını, telaffuzunu ve iki dilli örneklerle birlikte del'ün İtalyan'te nasıl kullanılacağına ilişkin talimatları açıklamaktadır.
İtalyan içindeki del kelimesi biraz, daha, birkaç, herhangi birisi, biri, biraz, öylesine, maceracı, maceraperest, mesleğe ait, mesleki, bok gibi, boktan, yüksekokul/üniversite ile ilgili, bağlamsal, savaş sonrası, düşük tabakaya ait, düşük tabaka, Kuzey Amerika'ya özgü, adresli, güney, cesaretle, cesurca, mertçe, rüzgar yönüne, hiç, hiç de, uzmanı/delisi, gün doğumu/şafak vakti, güneş ışığı, gündem, duruş, bedenin duruşu, işkolik kimse, işkolik, keklik üzümü, marangozluk, seher vakti, Kuzey Amerikalı, Ulster, papaz evi, zamanın ruhu, bitiş çizgisi, beslenme çantası, Ortadoğu ile ilgili, yöre sakinleri, güney, yıkılmış, (çevresine) alışmış, alışkın, iğrenç, boktan, bombok, bok gibi, İkinci Dünya Savaşı sonrası, Amerika'nın kuzeyine özgü, Kuzey Amerika, Uzak Doğulu, böyle, bunun gibi, buna benzer, tamamen, tamamıyla, muhasebeci, (basketbol) çember, pota, Akdeniz ülkeleri, Vietnam Savaşı, acı çekme, acı içinde olma, güneşin batma vakti, akşam, kapitalizm yanlısı kimse, kapitalist, sesi yükseltme, sesi artırma, Sebt, Şabat, güneş ışığı, vites kolu, vites, öğle, öğlen, kırpıntılar, caz tarzında, caz, dümen, çok gezmiş/dünyanın birçok yerini görmüş kimse, Sebt, Şabat, gelirin yüzde onu, turizm, kuzeye ait, kuzeyli, o zamanlar, ses kayıtçısı, deniz, o kadar da, çok da, pek de, lüks, Batı (Amerika), güney, baştan sona, tam olarak, tamamen, yönetici, karlanma, başbakan, temel atma, hava, sahne, tıkalı, lanetli, lanet, her günkü, alışılmış, sıradan, olağan, semt, Galler'e özgü, bedensel, fiziksel, rahim boyuyla ilgili, servikal, bitiş (çizgisi, vb.), hükümetle ilgili, devletle ilgili, kalitesiz/işe yaramaz, geçmiş, geçmişte kalmış, eski, lanet olası, kahrolası, sesle ilgili, ses, normalin altındaki, doktora ile ilgili, şu anki, şimdiki, pap, bin yıllık, en büyük boy anlamına gelir. Daha fazla bilgi için lütfen aşağıdaki ayrıntılara bakın.
del kelimesinin anlamı
biraz(partitivo) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Hai del pane? Biraz ekmeğiniz var mı? |
dahaarticolo (partitivo) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Se arrivano delle lettere, puoi tenerle fino a quando non ritorno? |
birkaç
(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Ho qualche domanda da farle. |
herhangi birisi, biri(belirsiz kişi) (zamir: İsmin yerini geçici olarak tutabilen, isim gibi kullanılabilen, isim soylu sözcüktür (örnek: "kitabı gördün mü? > bunu gördün mü?").) Hai incontrato qualcuno dei miei amici? Arkadaşlarımdan herhangi birisiyle tanışmış mıydın? |
biraz
(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Ho mangiato un po' di cioccolatini, ma non molti. Biraz çikolata yedim, ama çok değil. |
öylesine
(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) È così tanto tempo che non ti vedevamo! |
maceracı, maceraperest(kişi) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Non sono abbastanza avventuroso da provare lo skydiving. |
mesleğe ait, mesleki
(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Lo stress professionale a cui Michael era soggetto per il suo nuovo lavoro era insopportabile. |
bok gibi, boktan(volgare, offensivo) (argo, kaba) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) |
yüksekokul/üniversite ile ilgili
(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Oggi gli studenti del primo anno si sono fatti fare le foto per l'università. |
bağlamsal
(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Il significato della frase è altamente contestuale: non possiamo dedurre niente senza sapere come è stata usata. |
savaş sonrası
(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) |
düşük tabakaya ait, düşük tabaka(toplumda) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) |
Kuzey Amerika'ya özgü
(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Sono nordamericano perché sono nato negli USA. |
adresliaggettivo (con indirizzo scritto) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) |
güney
(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) La costa meridionale di questo paese è molto bella. |
cesaretle, cesurca, mertçe
(zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").) Mia madre affrontò il cancro audacemente e con gran senso dell'umorismo. |
rüzgar yönüneavverbio (zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").) Lo yacht navigava sottovento. |
hiç, hiç de
Non mi disturba affatto se vuoi fumare. |
uzmanı/delisi(bir konunun) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
gün doğumu/şafak vakti(letterale) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Dan partì all'alba visto che doveva fare un viaggio lungo quel giorno. |
güneş ışığı(luce del sole) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
gündem
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
duruş, bedenin duruşu
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) La cattiva postura di Robert era una conseguenza della scoliosi. |
işkolik kimse, işkolik
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Sarah è una stacanovista che quasi ogni giorno rimane in ufficio fino a tardi. |
keklik üzümü(kışın yapraklarını dökmeyen bir tür bitki) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) I sempreverdi prosperano nei terreni sabbiosi. |
marangozluk
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Ross insegna a un corso serale di falegnameria e di produzione di mobili. |
seher vakti
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Marlow era sveglio prima dell'alba per andare a correre. |
Kuzey Amerikalı(USA) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Brad lavorò al nord, tra i nordisti, per dieci anni. |
Ulster(Kuzey İrlanda'da bir bölge) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) L'Ulster è composto da nove contee. |
papaz evi(Anglikan kilisesinde) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Il parroco e sua moglie vivevano nella canonica. |
zamanın ruhu
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
bitiş çizgisi(sportivo) (yarış) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Solo 12 corridori sono arrivati al traguardo. |
beslenme çantası
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Ho messo un tramezzino nel mio portapranzo, pronto da mangiare più tardi. |
Ortadoğu ile ilgili
(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) |
yöre sakinlerisostantivo plurale maschile (persone del luogo) (çoğul isim: Birden fazla varlığı ya da kavramı ifade eder.) |
güney
(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Gli accenti meridionali sono diversi da quelli settentrionali. |
yıkılmış
(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) A causa della sconfitta 5-0, le speranze della squadra di vincere la coppa sono andate distrutte. |
(çevresine) alışmış, alışkın
(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) |
iğrenç, boktan, bombok, bok gibi(volgare, offensivo) (argo, kaba) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) |
İkinci Dünya Savaşı sonrası(dopo la seconda guerra mondiale) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Il Giappone postbellico visse un'impressionante crescita economica. |
Amerika'nın kuzeyine özgü, Kuzey Amerikaaggettivo (USA) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) |
Uzak Doğulu
(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Sebbene sia asiatico, Yuichi parla perfettamente francese e inglese. |
böyle, bunun gibi, buna benzer
(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Non ho mai visto una torta così bella! Daha önce hiç böyle bir pasta görmemiştim. |
tamamen, tamamıyla
(zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").) |
muhasebeci(finanza, contabilità) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Questi dati saranno analizzati dal controller dell'ufficio finanziario. |
(basketbol) çember, pota(pallacanestro) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
Akdeniz ülkeleri(area del Mediterraneo) Vivere ovunque sul Mediterraneo mi andrebbe bene. |
Vietnam Savaşı(guerra del Vietnam) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Migliaia di reduci vivono ancora con i ricordi del Vietnam. |
acı çekme, acı içinde olma(figurato) (mecazlı) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Aspettare i risultati dell'esame è stato un purgatorio. |
güneşin batma vakti, akşam
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Il giro "dolcetto o scherzetto" inizia al tramonto. |
kapitalizm yanlısı kimse, kapitalist
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Il capitalista si rese presto conto che non era il benvenuto nel paese comunista. |
sesi yükseltme, sesi artırma
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
Sebt, Şabat(Hristiyanlıkta Pazar günü) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Molti negozi non sono aperti di domenica. |
güneş ışığı(calore del sole) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Il gatto si crogiolava al sole. |
vites kolu, vites
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Ho imparato a guidare con le macchine dal cambio automatico e talvolta, quando guido una macchina automatica, cerco ancora istintivamente il cambio. |
öğle, öğlen
Audrey si accese la sua sigaretta pomeridiana e aspirò profondamente. // Schiaccio sempre un pisolino pomeridiano. |
kırpıntılar
(çoğul isim: Birden fazla varlığı ya da kavramı ifade eder.) |
caz tarzında, caz(musica) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Il negozio è specializzato in dischi jazz degli anni Cinquanta. |
dümen
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Il capitano prese il timone. |
çok gezmiş/dünyanın birçok yerini görmüş kimse
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Il caffè è famoso tra cosmopoliti e scrittori. |
Sebt, Şabat(Musevilikte Cumartesi) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
gelirin yüzde onu(kiliseye, yardım kuruluşuna verilen) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
turizm
Puoi ottenere informazioni dall'ufficio turistico. Questa isola è una famosa meta turistica. |
kuzeye ait, kuzeyli
(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Il paese è famoso per la sua cucina settentrionale. |
o zamanlar(di quel tempo) (zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").) Quando lo incontrai, l'allora diciassettenne era la stella della squadra di basket della sua scuola. |
ses kayıtçısı(film) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
deniz
La tartaruga marina va sulla spiaggia per accoppiarsi. |
o kadar da, çok da, pek de
(zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").) Il film non era così bello. Film pek de iyi değildi. |
lüks
(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) A Dana piacevano le cose lussuose che però con il suo stipendio non poteva permettersi. |
Batı (Amerika)(US) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Gli stati occidentali occupano più della metà della superficie degli Stati Uniti. |
güney(rüzgar) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Un vento meridionale soffiava leggermente. |
baştan sona
(zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").) Quando la canzone è completamente finita metti su un altro CD. |
tam olarak
(zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").) Sono completamente al verde, devo trovare un lavoro. |
tamamen
(zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").) |
yönetici
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) È un dirigente di cinque grandi compagnie. |
karlanma(ricezione televisiva) (televizyon) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Fammi sistemare l'antenna per vedere se riesco a liberarmi dalla nebbia su questo canale. |
başbakan(generico: capo del governo) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Il primo ministro è il premier del Regno Unito. |
temel atma(bina) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
hava
|
sahne
L'attore teatrale non voleva lavorare nel cinema. |
tıkalı
(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Le mie orecchie erano completamente tappate! |
lanetli, lanet(colloquiale) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Quel cacchio di coniglio ha mangiato di nuovo la mia lattuga. Lanet tavşan yine marullarımı yedi. |
her günkü, alışılmış, sıradan, olağan
(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Gli incidenti stradali su questa strada sono un evento quotidiano. Bu yol üzerinde meydana gelen otomobil kazaları artık alışılmış olaylardandır. |
semt
(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Il negozio di alimentari di zona è a due isolati di distanza. ⓘQuesta frase non è una traduzione della frase di origine. Bu işle mahalli idare ilgilenmektedir. |
Galler'e özgüaggettivo (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Per come parlavano, le persone sedute al tavolo di fianco al nostro sembravano del Galles. |
bedensel, fiziksel
(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) |
rahim boyuyla ilgili, servikal
(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) |
bitiş (çizgisi, vb.)
(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Solo quattro cavalli arrivarono alla linea del traguardo. |
hükümetle ilgili, devletle ilgiliaggettivo (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Tutti i libri su quello scaffale sono pieni di regolamentazioni del governo. |
kalitesiz/işe yaramaz(colloquiale: pessimo) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Chi ha progettato queste sedie pieghevoli del cacchio? |
geçmiş, geçmişte kalmış, eski
(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) I facchini della stazione ferroviaria appartengono a un'era passata. |
lanet olası, kahrolası(informale) (argo) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Sei completamente fuori della tua maledetta testa? |
sesle ilgili, sesaggettivo (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) |
normalin altındakiaggettivo (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) La qualità di questa relazione è più bassa del normale; non è accettabile. |
doktora ile ilgililocuzione aggettivale (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Rebecca ha scritto la sua tesi di dottorato sulla termodinamica. |
şu anki, şimdiki(sport: campione) (şampiyon, vb.) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Bob è il campione di pugilato in carica a New York. |
paplocuzione aggettivale (pap testi) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Aspetto i risultati del pap test dall'ospedale. |
bin yıllıklocuzione aggettivale (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) |
en büyük boy
(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Irene ha comprato una scatola di fazzoletti extra large. |
İtalyan öğrenelim
Artık del'ün İtalyan içindeki anlamı hakkında daha fazla bilgi sahibi olduğunuza göre, seçilen örnekler aracılığıyla bunların nasıl kullanılacağını ve nasıl yapılacağını öğrenebilirsiniz. onları okuyun. Ve önerdiğimiz ilgili kelimeleri öğrenmeyi unutmayın. Web sitemiz sürekli olarak yeni kelimeler ve yeni örneklerle güncellenmektedir, böylece bilmediğiniz diğer kelimelerin anlamlarını İtalyan içinde arayabilirsiniz.
del ile ilgili kelimeler
İtalyan sözcükleri güncellendi
İtalyan hakkında bilginiz var mı
İtalyan (italiano) bir Roman dilidir ve çoğu İtalya'da yaşayan yaklaşık 70 milyon insan tarafından konuşulmaktadır. İtalyanca Latin alfabesini kullanır. J, K, W, X ve Y harfleri standart İtalyan alfabesinde yoktur, ancak yine de İtalyancadan ödünç alınan kelimelerde görünürler. İtalyanca, 67 milyon kişiyle (AB nüfusunun %15'i) Avrupa Birliği'nde en çok konuşulan ikinci dildir ve 13.4 milyon AB vatandaşı (%3) tarafından ikinci dil olarak konuşulmaktadır. İtalyanca, Vatikan'ın başlıca çalışma dilidir ve Roma Katolik hiyerarşisinde lingua franca olarak hizmet eder. İtalyanların yayılmasına yardımcı olan önemli bir olay, Napolyon'un 19. yüzyılın başlarında İtalya'yı fethi ve işgaliydi. Bu fetih, birkaç on yıl sonra İtalya'nın birleşmesini teşvik etti ve İtalyan dilinin dilini zorladı. İtalyanca, yalnızca sekreterler, aristokratlar ve İtalyan mahkemeleri arasında değil, aynı zamanda burjuvazi tarafından da kullanılan bir dil haline geldi.