İtalyan içindeki vita ne anlama geliyor?
İtalyan'deki vita kelimesinin anlamı nedir? Makale, tam anlamını, telaffuzunu ve iki dilli örneklerle birlikte vita'ün İtalyan'te nasıl kullanılacağına ilişkin talimatları açıklamaktadır.
İtalyan içindeki vita kelimesi hayat, yaşam, ömür, bel, canlı hayat, hayat, deneyim, tecrübe, canlılık, can, hayat, canlılık, kullanım süresi, can, hayat, yaşam, ömür, bel kısmı, varolma, varoluş, ömür, hayat, kullanım ömrü, hareketlilik, ömür, yaşam kaynağı, göbek, ömür, ile yaşamak, ömür, hayat, yaşam, can damarı, ömür boyu hapis, müebbet hapis, yaşayan, cesur, atılgan, oyuncu, oyunbaz, kurtarıcı, gizlilik, mahremiyet, canlı, yaşayan, hayatta olan, yardım eden/imdada yetişen kimse, yumurtlamak, canını vermek, canını feda etmek, sağ, hayatta, canlı, diri, hareketli, enerjik, ölmek üzere olan, hayati tehlike oluşturan, hayatımda hiç, hiçbir zaman, varlıklı, hali vakti yerinde, ömür boyu, hayatım boyunca, yaşamım boyunca, hayatta bir kez, hayatta bir kere, hayatta bir defa, yaşasın, hayata bak/amma da güzel hayat, başka işin mi yok, yaşam tarzı, yaşam biçimi, gece hayatı, eğlence hayatı, ölümden sonraki hayat, ahiret, öbür dünya, bel ölçüsü, gece kulübüne gitme, ev hayatı, geçim, hayat iksiri, yaşam iksiri, abıhayat, bengisu, sonsuz hayat/yaşam, ebedi hayat/yaşam, ahiret, zor hayat, zor yaşam, güç hayat, güç yaşam, ölüm kalım meselesi, yaşam standardı, yaşam biçimi, günlük hayat, günlük yaşam, günlük hayat, ortalama ömür, yaşam sigortası, hayat sigortası, yaşam destek ünitesi, mücadele, gerçek hayat, yaşam sigortası, hayat sigortası, yaşam kalitesi, sosyal hayat, sosyal yaşam, hareketlilik, düşük belli, gerçek hayat tecrübesi, yaşam şartları, hayat şartları, yaşam becerileri, hayatı/işi kolay olmak, yaratmak, intihar etmek, kendini öldürmek, canına kıymak, meydana getirmek, yaşam tarzıyla ilgili, yaşam biçimiyle ilgili, ne haber, sapına kadar, hareketsizlik, yaşam felsefesi, hayat felsefesi, banliyö yaşamı, gece kulübüne giden, inandırıcı olmak anlamına gelir. Daha fazla bilgi için lütfen aşağıdaki ayrıntılara bakın.
vita kelimesinin anlamı
hayat, yaşam, ömürsostantivo femminile (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Ha condotto una vita interessante. İlginç bir hayat geçirdi. |
bel(vücut) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
canlı hayatsostantivo femminile (organizmalar) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Gli scienziati sono rimasti sorpresi di scoprire la vita in fondo al mare. Denizin dibinde canlı hayata rastlamak bilim adamlarını şaşırttı. |
hayatsostantivo femminile (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Pensi che ci sia vita intelligente su altri pianeti? Sence diğer gezegenlerde hayat var mı? |
deneyim, tecrübesostantivo femminile (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Ha una vita sociale attiva. |
canlılıksostantivo femminile (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Quella attrice dà veramente vita al suo personaggio. |
can(figurato) (değerli kişi, mecazlı) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Adoro il mio bambino. È la mia vita. |
hayat, canlılıksostantivo femminile (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) I bambini sono davvero pieni di vita. Çocuklar hayat doludurlar. |
kullanım süresi
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) La durata di questa batteria dovrebbe essere di venti ore. |
cansostantivo femminile (figurato: persona) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Venti anime hanno perso la vita nel bombardamento. |
hayat, yaşamsostantivo femminile (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
ömür(durata di un oggetto) (nesne) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
bel kısmısostantivo femminile (giro vita, abbigliamento) (giysi) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Questo abito ha una vita stretta e rimane molto attillato. |
varolma, varoluşsostantivo femminile (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Dovremmo tutti impegnarci per una vita migliore. |
ömür, hayatsostantivo femminile (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Ha amato molte donne nella sua vita. |
kullanım ömrü(durata) (giysi) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Ha ancora molta vita davanti a sé questo cappotto. |
hareketlilik(figurato) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
ömür(kişi) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) La durata media della vita umana è in aumento nella maggior parte dei paesi. |
yaşam kaynağısostantivo femminile (figurato) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Lei lo guardò negli occhi semichiusi mentre la sua vita lo abbandonava lentamente. |
göbeksostantivo femminile (fianchi) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) La vita continuava ad aumentargli, così ha dovuto comprare nuovi vestiti più grandi. |
ömür
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) La vita di un'efemera è molto breve. |
ile yaşamak
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) |
ömür, hayat, yaşamsostantivo femminile (kişi) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Tina non aveva mai visto una tempesta simile in vita sua. |
can damarı(figurato) (mecazlı) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) L'agricoltura è la linfa vitale di quel paese. |
ömür boyu hapis, müebbet hapis
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Il giudice lo ha condannato all'ergastolo. |
yaşayan
(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Lui è il più grande scrittore norvegese vivente. |
cesur, atılgan
(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) I loro bambini sono esuberanti ma ben disciplinati. |
oyuncu, oyunbaz
(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Il cucciolo vivace balzò sul gomitolo di filo. |
kurtarıcı
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
gizlilik, mahremiyet
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) L'attore ha chiesto alla stampa di rispettare la privacy della sua famiglia. |
canlı, yaşayan, hayatta olanaggettivo (mecazlı) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) |
yardım eden/imdada yetişen kimse(resmi olmayan dil) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Grazie mille di avermi prestato la macchina oggi! Sei il mio salvatore! |
yumurtlamak(kurbağa, balık) (geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").) Una rana genera migliaia di girini ogni anno. |
canını vermek, canını feda etmek(vatan için, vb.) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) |
sağ, hayatta, canlı, diri
(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Due delle quattro sorelle Hall sono ancora vive. Dört kardeşten ikisi hala hayattadır (or: sağdır). |
hareketli, enerjikaggettivo (kişi, mecazlı) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Allora, così pieno di energia oggi! Perché così entusiasta? |
ölmek üzere olan
(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Il corpo moribondo giaceva sul letto dell'ospedale collegato alle macchine. |
hayati tehlike oluşturan
(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Le lesioni che aveva riportato nell'incidente d'auto lo mettevano in pericolo di vita. |
hayatımda hiç, hiçbir zaman
Non avevo mai visto un cane così brutto in vita mia! |
varlıklı, hali vakti yerindeverbo transitivo o transitivo pronominale (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Dopo aver pagato tutti i debiti, avevamo una vita facile. |
ömür boyuavverbio (zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").) Il matrimonio è un impegno per tutta la vita. |
hayatım boyunca, yaşamım boyuncaavverbio (zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").) Sono nato a Manchester e ci vivo da sempre. |
hayatta bir kez, hayatta bir kere, hayatta bir defalocuzione avverbiale (zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").) Un'opportunità come questa capita solo una volta nella vita. |
yaşasın(esclamazione di supporto) (ünlem: Üzüntü, sevinç, korku, kızgınlık, şaşkınlık gibi duyguları belirtir veya bir kimseyi çağırmak için kullanılır.) La folla gridò all'unisono: "Lunga vita al re!". |
hayata bak/amma da güzel hayatinteriezione George lavora più di 80 ore alla settimana. Che vita grama! |
başka işin mi yok(colloquiale, potenzialmente offensivo) (ünlem: Üzüntü, sevinç, korku, kızgınlık, şaşkınlık gibi duyguları belirtir veya bir kimseyi çağırmak için kullanılır.) |
yaşam tarzı, yaşam biçimisostantivo maschile (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) A Karen piaceva vivere in una grande città perché le offriva il tipo di stile di vita che le piaceva. |
gece hayatı, eğlence hayatısostantivo femminile (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) La spiaggia era magnifica, ma il paese non aveva vita notturna. |
ölümden sonraki hayat, ahiret, öbür dünyasostantivo femminile (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Stuart ha forti convinzioni religiose e crede nella vita nell'aldilà. |
bel ölçüsüsostantivo maschile (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Il giro vita di questi jeans misura quasi 84 cm. |
gece kulübüne gitmesostantivo maschile (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Io e la mia ragazza tutti i fine settimana andiamo per locali. |
ev hayatı
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
geçimsostantivo maschile (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Il costo della vita in questa città è tremendamente alto. |
hayat iksiri, yaşam iksiri, abıhayat, bengisusostantivo maschile (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) La ricerca per l'elisir di lunga vita risale a migliaia di anni fa. |
sonsuz hayat/yaşam, ebedi hayat/yaşamsostantivo femminile (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) I cristiani credono che grazie alla fede e alle opere buone possono ottenere la vita eterna con Dio. |
ahiretsostantivo femminile (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Spero di reincarnarmi in un gatto nella vita futura. |
zor hayat, zor yaşam, güç hayat, güç yaşamsostantivo femminile (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Chi lavora nelle miniere di carbone ha una vita difficile. |
ölüm kalım meselesisostantivo femminile (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Uscire in fretta da una casa in fiamme è una questione di vita o di morte. |
yaşam standardısostantivo maschile (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Quando persi il lavoro i mio tenore di vita crollò. |
yaşam biçimisostantivo maschile (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Per molti l'utilizzo di dispositivi di mobile computing è diventato uno stile di vita. |
günlük hayat, günlük yaşamsostantivo femminile (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Certe persone praticano la loro religione solo nei giorni di festa, mentre per altri è parte della vita quotidiana. |
günlük hayatsostantivo femminile (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) L'insegnante ha fatto vedere agli studenti come usano la matematica nella vita quotidiana. Prendere la medicina diventò parte della sua vita di ogni giorno. |
ortalama ömürsostantivo femminile (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) L'aspettativa di vita media per un uomo statunitense è di circa 75 anni. |
yaşam sigortası, hayat sigortasısostantivo femminile (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Ho fatto un'assicurazione sulla vita per aiutare la mia famiglia nel caso in cui mi dovesse succedere qualcosa. |
yaşam destek ünitesiverbo transitivo o transitivo pronominale (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Ci sono questioni etiche associate al tenere in vita artificialmente una persona. Essendo Gianni in stato di morte cerebrale, la famiglia ha deciso di non tenerlo più in vita artificialmente. |
mücadele(iş hayatı) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Volevo fuggire da una vita in continua corsa e lavorare da casa. |
gerçek hayatsostantivo femminile (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Nella vita reale i brutti anatroccoli diventano brutte anatre, non cigni. |
yaşam sigortası, hayat sigortasısostantivo femminile (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Le persone con figli piccoli sono più propense a stipulare un'assicurazione sulla vita. |
yaşam kalitesi
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
sosyal hayat, sosyal yaşamsostantivo femminile (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
hareketliliksostantivo femminile (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Preferisco la frenesia della grande città alla quiete della campagna. |
düşük bellisostantivo plurale maschile (pantaloni) (kot pantolon) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Negli anni 60 mia madre aveva un paio di pantaloni rossi a vita bassa con i fiori rosa. |
gerçek hayat tecrübesi
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Per questo lavoro Dan offre una vita di esperienze sul campo. |
yaşam şartları, hayat şartlarısostantivo plurale femminile (çoğul isim: Birden fazla varlığı ya da kavramı ifade eder.) Le condizioni di vita nella ex URSS oscillavano tra povere e miserevoli. |
yaşam becerileri
(çoğul isim: Birden fazla varlığı ya da kavramı ifade eder.) |
hayatı/işi kolay olmakverbo intransitivo (figurato) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Si ritiene che le persone ricche di famiglia abbiano una vita più facile. |
yaratmak
(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Mia sorella crea oggetti d'arte. ⓘQuesta frase non è una traduzione della frase di origine. ⓘQuesta frase non è una traduzione della frase di origine. Bu eseri yaratmak yetenek gerektiren bir iştir. |
intihar etmek, kendini öldürmek, canına kıymak
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) L'opinione della gente riguardo all'immoralità del suicidarsi è discordante. |
meydana getirmek
(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) |
yaşam tarzıyla ilgili, yaşam biçimiyle ilgililocuzione aggettivale (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Tom ha fatto alcune scelte di stile di vita sbagliate. |
ne haber
(ünlem: Üzüntü, sevinç, korku, kızgınlık, şaşkınlık gibi duyguları belirtir veya bir kimseyi çağırmak için kullanılır.) Non ti vedo da secoli. Come va la vita? |
sapına kadarlocuzione avverbiale (argo) (zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").) "Per quale squadra di calcio tifi?" "Manchester United tutta la vita!" |
hareketsizlik
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
yaşam felsefesi, hayat felsefesisostantivo femminile (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) La mia filosofia è che di solito la gente fa le scelte giuste. |
banliyö yaşamı
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
gece kulübüne giden
(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Il mio fidanzato, che ama la vita notturna, rincasa troppo tardi! |
inandırıcı olmakverbo transitivo o transitivo pronominale (resim, tiyatro, vb.) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Le sue storie sembrano prendere vita, tanta è la passione con cui le racconta. |
İtalyan öğrenelim
Artık vita'ün İtalyan içindeki anlamı hakkında daha fazla bilgi sahibi olduğunuza göre, seçilen örnekler aracılığıyla bunların nasıl kullanılacağını ve nasıl yapılacağını öğrenebilirsiniz. onları okuyun. Ve önerdiğimiz ilgili kelimeleri öğrenmeyi unutmayın. Web sitemiz sürekli olarak yeni kelimeler ve yeni örneklerle güncellenmektedir, böylece bilmediğiniz diğer kelimelerin anlamlarını İtalyan içinde arayabilirsiniz.
vita ile ilgili kelimeler
İtalyan sözcükleri güncellendi
İtalyan hakkında bilginiz var mı
İtalyan (italiano) bir Roman dilidir ve çoğu İtalya'da yaşayan yaklaşık 70 milyon insan tarafından konuşulmaktadır. İtalyanca Latin alfabesini kullanır. J, K, W, X ve Y harfleri standart İtalyan alfabesinde yoktur, ancak yine de İtalyancadan ödünç alınan kelimelerde görünürler. İtalyanca, 67 milyon kişiyle (AB nüfusunun %15'i) Avrupa Birliği'nde en çok konuşulan ikinci dildir ve 13.4 milyon AB vatandaşı (%3) tarafından ikinci dil olarak konuşulmaktadır. İtalyanca, Vatikan'ın başlıca çalışma dilidir ve Roma Katolik hiyerarşisinde lingua franca olarak hizmet eder. İtalyanların yayılmasına yardımcı olan önemli bir olay, Napolyon'un 19. yüzyılın başlarında İtalya'yı fethi ve işgaliydi. Bu fetih, birkaç on yıl sonra İtalya'nın birleşmesini teşvik etti ve İtalyan dilinin dilini zorladı. İtalyanca, yalnızca sekreterler, aristokratlar ve İtalyan mahkemeleri arasında değil, aynı zamanda burjuvazi tarafından da kullanılan bir dil haline geldi.