İtalyan içindeki avere ne anlama geliyor?
İtalyan'deki avere kelimesinin anlamı nedir? Makale, tam anlamını, telaffuzunu ve iki dilli örneklerle birlikte avere'ün İtalyan'te nasıl kullanılacağına ilişkin talimatları açıklamaktadır.
İtalyan içindeki avere kelimesi (hastalığı) olmak, sahip olmak, sahip olmak, -si olmak, -si bulunmak, almak, -miş, -mış, almak, teslim almak, , sahip olmak, sahip olmak, zengin olmak, varlıklı olmak, takmak, üzerinde taşımak, taşımak, takınmak, -mışsın, sahip olmak, -dı, -di, sahip olmak, -e sahiptir, karşılaşmak, yaşında olmak, yüz yüze gelmek, sahip olmak, elinde tutmak, misafir etmek, konuk etmek, olmak, ile karşılaşmak, bulundurmak, taşımak, (sahip olunan) mal, -dır, -dir, işletmek, çalıştırmak, bulundurmak, elinde bulundurmak, baba olmak, başına gelmek, takmak, misafir etmek, konuk etmek, ruhsatlı, başarısızlıkla sonuçlanan, başarısız olan, küçümseyen, harbi haklı, yaşlanmış, ihtiyarlamış, hak etmek, malı, -meli, bilgili olmak, düşük yapmak, başarısız olmak, korkmak, gerektirmek, icap ettirmek, ilgili olmak, alakalı olmak, (cinsi yönden) yakın, mahrem, mahrum, hassas, önemseme, bilerek yapmak, diğer olayların arasında meydana gelmek, (başka bir olay olurken) meydana gelmek, başarılı olmak, muvaffak olmak, bebek düşürmek, çocuk düşürmek, midesi bulanmak, kontrolünü kaybetmek, saymak, hürmet etmek, (yaş) onaltı, büyük etkisi olmak, planlamak, kusmak, çıkarmak, istifra etmek, üstün gelmek, galip gelmek, kusmak, istifrağ etmek, sızdırmak, önemli olmak, mühim olmak, düzeltme, zorunda olmak, kır saçlı, başı dönmek, susamış, susuz, aç, boş hayallere kapılmak, bağlantı kurmak, deneyimlemek, tecrübe etmek, atamak, başarılı, evini/vatanını özleyen, çok aç, açıkmış, şık, yanakları/yüzü kızarmış/kızarık, cesur, yürekli, huysuz, aksi, yetersiz, uçuş sersemi, üzgün, kederli, akşamdan kalma, aç, karnı aç, ağır işiten, güç işiten, işitme güçlüğü çeken, keskin gözlü, aceleyle, acele ile, canı birşey yapmak istememek, havasında olmamak, aklı başında olmak, kafası yerinde olmak, geniş omuzlu, kontrollü, korkmuş, istekli, ağlamaklı anlamına gelir. Daha fazla bilgi için lütfen aşağıdaki ayrıntılara bakın.
avere kelimesinin anlamı
(hastalığı) olmakverbo transitivo o transitivo pronominale (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Al momento ha l'influenza. Şu anda gribi vardır. |
sahip olmakverbo transitivo o transitivo pronominale (genitori) (çocuk) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Hanno due figlie femmine e un maschio. |
sahip olmak, -si olmak, -si bulunmakverbo transitivo o transitivo pronominale (in mente) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Ha molti progetti. Bir sürü planı vardır. |
almakverbo transitivo o transitivo pronominale (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Posso avere un'altra tazza di tè, per favore? Bir bardak daha çay alabilir miyim lütfen? |
-miş, -mış
Ho perso le chiavi. |
almak, teslim almak
(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Hai già avuto i risultati del tuo esame? |
verbo transitivo o transitivo pronominale (organo) |
sahip olmakverbo transitivo o transitivo pronominale (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Ha una casa grande e due automobili. |
sahip olmak
(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Ha una personalità molto forte. Il programma ha un pulsante di eliminazione. Güçlü bir kişiliğe sahiptir. |
zengin olmak, varlıklı olmakverbo intransitivo (geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").) Quelli che hanno non comprendono sempre quelli che non hanno. |
takmak(kravat, şapka, vb.) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Al giorno d'oggi tutti indossano i jeans. |
üzerinde taşımak
(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) |
taşımak(un sorriso, ecc.) (yüz ifadesi, vb.) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Sono usciti dal cinema con il sorriso. |
takınmakverbo transitivo o transitivo pronominale (tavır, vb.) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Mostra uno sguardo compiaciuto quando vince. |
-mışsın
Dimmi che cosa hai fatto. |
sahip olmakverbo transitivo o transitivo pronominale (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Hai un bel coraggio a parlarmi in quel modo! James ha una splendida collezione di dischi. |
-dı, -diverbo transitivo o transitivo pronominale (3° persona singolare maschile) Mi ha dato un mucchio di lavori da fare per la casa prima di pranzo. |
sahip olmakverbo transitivo o transitivo pronominale (bir şeye) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Ho la sensazione che siamo già stati qui. |
-e sahiptirverbo transitivo o transitivo pronominale (terza persona singolare) (3. tekil şahıs) Ha una nuova macchina. Yeni bir otomobile sahiptir. |
karşılaşmak
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Ebbe un incidente mentre andava in tribunale. |
yaşında olmakverbo transitivo o transitivo pronominale (età) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Robert ha dieci anni. |
yüz yüze gelmek
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Il viaggiatore ha una strana visione entrando in città. |
sahip olmak, elinde tutmakverbo (possedere) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Leah ha le chiavi della macchina. |
misafir etmek, konuk etmek(ospitare) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) |
olmakverbo transitivo o transitivo pronominale (opinione, idea) (düşüncede, fikirde) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Sappiamo che non tutti i membri del partito hanno la stessa opinione in materia. |
ile karşılaşmakverbo transitivo o transitivo pronominale (tepki, vb.) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Il discorso del presidente al Congresso ha ricevuto reazioni diverse, un partito ha esultato, l'altro ha fischiato. |
bulundurmakverbo transitivo o transitivo pronominale (mal, vb.) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Questo negozio non tiene tutti i marchi di abbigliamento. Bu mağaza her marka kıyafeti bulundurmuyor. |
taşımakverbo transitivo o transitivo pronominale (silah, vb.) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Stai attento, ha una pistola! |
(sahip olunan) mal
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Tutte gli averi di Simon entrano nel bagagliaio di questa macchina. |
-dır, -dir(durum bildirir) Barry è malato. Barry hastadır. |
işletmek, çalıştırmak
(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Gina gestisce un panificio per celiaci in California. |
bulundurmak, elinde bulundurmak(avere di riserva) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) No, non teniamo in magazzino libri in lingua straniera, ma possiamo ordinarle questo titolo. |
baba olmak
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Ha procreato sette figli. |
başına gelmek
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Ho provato uno shock quando l'ho visto di nuovo! |
takmak(indossare) (kol saati, takı, vb.) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Le coppie sposate portano l'anello. |
misafir etmek, konuk etmekverbo transitivo o transitivo pronominale (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Avremo qui i suoi genitori in visita durante le vacanze. |
ruhsatlı(kişi) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) |
başarısızlıkla sonuçlanan, başarısız olan
(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) I tentativi di raggiungere gli automobilisti bloccati sono stati infruttuosi. |
küçümseyen(kişi) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Quando si tratta di musica pop il professore è sprezzante. A lui piace solo la classica. |
harbi haklı(argo) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Come facevi a sapere quella risposta? È giustissima! |
yaşlanmış, ihtiyarlamış
(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) |
hak etmek
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) |
malı, -meli
Devi prendere una nuova patente. Gümrükte bavulunuzu memura göstermeye mecbursunuz. |
bilgili olmak(bir konuda) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) |
düşük yapmak(aborto spontaneo) (geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").) |
başarısız olmak(figurato) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Secondo me l'accordo sarebbe stato molto vantaggioso per la mia attività, ma è saltato all'ultimo minuto. |
korkmak
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Temo che abbiano avuto un incidente. |
gerektirmek, icap ettirmek
(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) |
ilgili olmak, alakalı olmak
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) |
(cinsi yönden) yakın, mahrem(sessualità) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) |
mahrum
(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) |
hassas
(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) |
önemseme
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) L'interesse per gli altri ti rende un buon vicino di casa. |
bilerek yapmak
(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Non voleva far esplodere il serbatoio di gas quando ha acceso la sigaretta. |
diğer olayların arasında meydana gelmek, (başka bir olay olurken) meydana gelmek
(geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").) Tra i due regni intercorse un periodo di calma. |
başarılı olmak, muvaffak olmak
(geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").) L'attività familiare prosperava grazie al lavoro di tutti. |
bebek düşürmek, çocuk düşürmek(aborto spontaneo) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) |
midesi bulanmak
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) |
kontrolünü kaybetmek(psiche) (mecazlı) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Se non ti prendi qualche giorno di ferie per rilassarti finirai per esaurirti. |
saymak, hürmet etmek
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) |
(yaş) onaltı
(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) |
büyük etkisi olmak(birisi üzerinde) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Sono anni che i Democratici controllano i seggi per il Senato del New Jersey. |
planlamak
(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Karen intende andare in pensione a sessant'anni. |
kusmak, çıkarmak, istifra etmek
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) |
üstün gelmek, galip gelmek
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Maggie e Linda non sapevano che auto comprare, ma alla fine l'Audi ha prevalso sulla Renault. |
kusmak, istifrağ etmek
(geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").) Peter vomitò non appena scese dalle montagne russe. |
sızdırmak(informale: liquidi) (su, vb.) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Il rubinetto perdeva, perciò ho sostituito la guarnizione. |
önemli olmak, mühim olmak(seguito da avverbio) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) |
düzeltme(davranış, vb.) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
zorunda olmak
(geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").) Non devi disturbarti così tanto per me. |
kır saçlı(kişi) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) La madre di Joanne ha solo trent'anni ma ha già i capelli grigi. |
başı dönmek(figurato: testa) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Mark girò e girò finché non gli girò la testa. |
susamış, susuz
(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) |
aç(figurativo) (bilgiye, vb. mecazlı) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Era molto interessato ai progetti ed era sempre affamato di nuove informazioni su di essi. |
boş hayallere kapılmak
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) |
bağlantı kurmak
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Dan ha chiamato il suo capo e gli ha chiesto di interfacciarsi con lui per un attimo. |
deneyimlemek, tecrübe etmek(mecazlı) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Vorrei provare solo un po' del suo stile di vita. |
atamak(birisini bir yere) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) |
başarılı
(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) La sua proposta per l'incarico ha avuto successo. |
evini/vatanını özleyen
(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Laura ha nostalgia di casa da quando si è trasferita. |
çok aç, açıkmış(idiomatico) (mecazlı) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) A che ora sarà pronta la cena? Ho una fame da lupi! |
şık(kişi) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Ellen è molto elegante, ha sempre un aspetto magnifico. |
yanakları/yüzü kızarmış/kızarık
(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Hai il viso tutto arrossato per la corsa. |
cesur, yürekli
(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) L'intrepido (or: il coraggioso) gattino tentò di saltare dal tavolo al bancone, ma cadde invece sul pavimento. |
huysuz, aksi
(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Dopo la sconfitta, Eddie è rimasto imbronciato per ore. |
yetersiz(per un lavoro, borsa di studio, ecc.) (kişi) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) |
uçuş sersemiverbo transitivo o transitivo pronominale (saat farkı nedeniyle) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Dopo essere ritornato a casa dall'Europa avevo un jetlag così forte che mi svegliavo alle quattro ogni mattina. |
üzgün, kederli
(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) |
akşamdan kalma
(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Mark rimase con i postumi della sbornia per tutta la giornata successiva. |
aç, karnı açverbo transitivo o transitivo pronominale (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) |
ağır işiten, güç işiten, işitme güçlüğü çeken
(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) |
keskin gözlüverbo (mecazlı) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Il vecchio signor Williams ha l'occhio di un falco: non gli sfugge mai nulla. |
aceleyle, acele ile
(zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").) |
canı birşey yapmak istememek, havasında olmamak(informale) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Non me la sento di ascoltare le tue bugie. |
aklı başında olmak, kafası yerinde olmakaggettivo (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) È un tipo simpatico, ma non credo che sia del tutto a posto con la testa. |
geniş omuzluverbo transitivo o transitivo pronominale (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) James ha le spalle così larghe perché fa sollevamento pesi ogni giorno. |
kontrollü
(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) |
korkmuş
(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Stai tremando! Hai forse paura? ⓘQuesta frase non è una traduzione della frase di origine. Çok korkmuş bir hali vardı. |
istekliverbo transitivo o transitivo pronominale (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Non esitare a contattarmi se ne hai voglia. |
ağlamaklı(kişi) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) |
İtalyan öğrenelim
Artık avere'ün İtalyan içindeki anlamı hakkında daha fazla bilgi sahibi olduğunuza göre, seçilen örnekler aracılığıyla bunların nasıl kullanılacağını ve nasıl yapılacağını öğrenebilirsiniz. onları okuyun. Ve önerdiğimiz ilgili kelimeleri öğrenmeyi unutmayın. Web sitemiz sürekli olarak yeni kelimeler ve yeni örneklerle güncellenmektedir, böylece bilmediğiniz diğer kelimelerin anlamlarını İtalyan içinde arayabilirsiniz.
avere ile ilgili kelimeler
İtalyan sözcükleri güncellendi
İtalyan hakkında bilginiz var mı
İtalyan (italiano) bir Roman dilidir ve çoğu İtalya'da yaşayan yaklaşık 70 milyon insan tarafından konuşulmaktadır. İtalyanca Latin alfabesini kullanır. J, K, W, X ve Y harfleri standart İtalyan alfabesinde yoktur, ancak yine de İtalyancadan ödünç alınan kelimelerde görünürler. İtalyanca, 67 milyon kişiyle (AB nüfusunun %15'i) Avrupa Birliği'nde en çok konuşulan ikinci dildir ve 13.4 milyon AB vatandaşı (%3) tarafından ikinci dil olarak konuşulmaktadır. İtalyanca, Vatikan'ın başlıca çalışma dilidir ve Roma Katolik hiyerarşisinde lingua franca olarak hizmet eder. İtalyanların yayılmasına yardımcı olan önemli bir olay, Napolyon'un 19. yüzyılın başlarında İtalya'yı fethi ve işgaliydi. Bu fetih, birkaç on yıl sonra İtalya'nın birleşmesini teşvik etti ve İtalyan dilinin dilini zorladı. İtalyanca, yalnızca sekreterler, aristokratlar ve İtalyan mahkemeleri arasında değil, aynı zamanda burjuvazi tarafından da kullanılan bir dil haline geldi.